12 yıllık cinayet çözülemedi

Balıkesir'in Savaştepe ilçesinde okula giderken kaybolduktan 44 gün sonra bir menfezde cesetleri bulunan ilkokul öğrencileri 10 yaşındaki Büşra Karabacak...
12 yıllık cinayet çözülemedi

Balıkesir'in Savaştepe ilçesinde okula giderken kaybolduktan 44 gün sonra bir menfezde cesetleri bulunan ilkokul öğrencileri 10 yaşındaki Büşra Karabacak ve aynı yaştaki kuzeni Tuğçe Yıldırım'ın öldürülmelerinin üzerinden 12 yıl geçti. Olayla ilgili gözaltına alınan ve tutuklandıktan bir süre serbest kalan şahıslarla ilgili bugün adliye önünde açıklama yapan Avukat İbrahim Erenci, Adli Tıp Kurumunu suçladı.

Balıkesir'in Savaştepe ilçesinde 21 Mart 2006 tarihinde yaşanan olayda, Karacalar Mustafa Kangal İlkokulu 4-B sınıfına giden Büşra Karabacak (10) ve kuzeni Tuğçe Yıldırım (10), öğle paydosu için gittikleri evlerinden okula dönerken kaybolmuştu. İki kızın bulunması için jandarma, arama kurtarma ekipleri, köylüler ve yakınları arama kurtarma çalışması başlatırken, kuzenlerden 44 gün sonra acı haber geldi. İki kız çocuğunun cesetleri evlerine 8 kilometre mesafedeki komşu Çamurlu köyü yakınlarında bir menfezde poşete sarılı olarak bulundu. Cesetlerin tanınmayacak durumda olması sebebiyle fazla inceleme yapılamazken, Büşra'nın tırnaklarında erkek deri örneklerine rastlanmıştı. Yapılan kriminal incelemelerin ardından öldürülen kızların tırnak aralarında kalan deri parçalarının DNA'larıyla cinayet zanlıları oldukları iddia edilen S.Y. ve A.Y. kardeşlerin DNA örneklerinin benzerlik gösterdiği iddia edilmiş ve olayla ilgili 4 kişi tutuklanmıştı.

Tutuklandıktan bir süre sonra serbest kalan şüpheliler ile ilgili ailenin Avukatı İbrahim Erenci, bugün Adliye önünde basın açıklaması yaptı. Tuğçe ve Büşra'nın katledilişinin 12.yıl dönümü olmasına rağmen şüphelilerin elini kolunu sallaya sallaya gezdiğini söyleyen Erenci, "Kamuoyunun bu konuda çok büyük hassasiyeti var. Bilindiği üzere 11 yıl sonra yani geçtiğimiz yıl şüphelileri biz tespit ettik. Tespit neticesinde Adli Tıp'ın bir değerlendirme hatası yaptığı yönünde rapor dosyaya intikal etti. Bunun üzerine şahıslar göz altına alındı ve tutuklandı. Yaklaşık 12 gün gözaltında kaldılar ve susma hakkına yakın sayılabilecek bir ifade verdiler. Ondan sonra tutuklandılar. Daha sonra dosyada oluşturulan çelişki nedeniyle haklı olarak soruşturma savcıları Adli Tıp kurumuna bu çelişkinin sebebini ve bu çelişkinin giderilip giderilemeyeceğini sordu. Adli Tıp 5.İhtisas kurulu, "Bizim 11 yıl önce verdiğimiz rapor doğrudur" dedi ve şahıslar salıverildi. Şahısların salıverilmesinin yegane nedeni Adli Tıp Raporu ve daha önce bizce suçluya mahal bırakmayacak düzeyde hatalı olan Adli Tıp raporu konusunda Adli Tıp Kurumunun ısrar etmesidir" dedi.

Adli Tıp Kurumunun son 10 yılda 70'in üzerinde hatalı raporu olduğunu söyleyen Avukat İbrahim Erenci, "Adli Tıp Kurumu bizim kurumumuzdur. Üzerinde Türk Bayrağı var. Biz o kurumu yerlere vurmak istemiyoruz. Ancak Adli Tıp'ın yapmış olduğu değerlendirme raporları ayyuka çıkmıştır. Adli Tıp'ın basına yansımış son 10 yıl içinde 70'in üzerinde hatalı raporu vardır. 11 yıl önce verilen raporda Y-STR kromozomu örtüşüyor. Ama kimlikler nüfuslandırılamıyor diyen Adli Tıp Kurumu bugün, "benim o gün verdiğim rapor doğrudur, hataya düşmedim" diyor. Ama Üniversitelerimiz, dünya çapında otorite satılan öğretim üyelerimiz başta Ersi Abacı Kalfoğlu olmak üzere bu raporun gülünç olduğunu, hatalı olduğunu dolayısı ile Adli Tıp Kurumunun yapmış olduğu hatayı yeni bir raporla düzeltmesi gerektiğini defalarca dile getirdiler. Şimdi Başsavcı ile bir görüşme yaptım. Size ifade ettiğim tüm konularla ilgili Başsavcı ile de hemfikiriz. Bu konuda soruşturmanın nakis bırakılmaması ve bu hadisenin mutlaka çözüme kavuşturulması adına yapılabilecek her türlü adımı talep etmeye hakkımız olduğunu kendileri de teyit etmişlerdir. Şüpheliler asla bu işin sonlandığını, adli tıp genel kurulundan gelen ikinci raporda teyit edilen hatanın kendilerinin özgürcü yaşamasını sağlayacağını düşünmesinler. Biz sonuna kadar bu işin peşindeyiz. Bu davayı bırakmayacağız. Çok önemsiyoruz, ulusal bir sorun olarak görüyoruz" şeklinde konuştu.

Acılı ailelerden Tuğçe Yıldırım'ın annesi Ayşe Yıldırım ise "Bu rapora inanmıyorsa Adli Tıp, ben de ilk rapora inanmıyorum. Bu raporu düzeltecekler. Benim çocuğum 12 yılı bitirdi. Elini kolunu sallaya sallaya geziyor katil zanlıları. Daha biz hala acımızla geziyoruz. Biz koşa koşa yorulduk sanmasınlar, yorulmadık daha biz" diye tepkisini gösterdi.

İHA