15 Temmuz İşgal Girişimi 28 Şubat’ın Devamıdır

28 Şubat mağduru, fikir ve dava adamı Gazeteci-Yazar Tayyar Tercan Yeni Haber gazetesine çarpıcı açıklamalarda bulundu.
15 Temmuz İşgal Girişimi 28 Şubat’ın Devamıdır

15 TEMMUZ GECESİ BU MİLLETE VERİLMİŞ BİR NİMETTİ!

28 Şubat mağduru, fikir  ve dava adamı Gazeteci-Yazar Tayyar Tercan Yeni Haber gazetesine çarpıcı açıklamalarda bulundu. 28 Şubat  mağdurlarından,  nasıl bir medeniyet perspektifine sahip olunmasına kadar önemli tespitlerde bulundu. Türkiye’de ki sistemin değişmesinin de önemli olduğunu belirtti.  Dostu,  Şehid Halil Kantarcı ağabeyi de anlattı. İşte Tayyar Tercan’ın sorunları ve çözüm önerilerine karşı gösterdiği yerinde tespitlerinin bulunduğu  o söyleyişimiz;

Sayın Tayyar  hocam siz bir 28 Şubat mağdurusunuz. Yaşadığınız mağduriyeti anlatır mısınız? Halen zindanlarda olan  28 Şubat mağdurları kimler ve ne sıkıntılar çekiyor  bunları belirtir misiniz?

 28 Şubat  kendilerini bu ülkenin efendisi milleti ise kendilerine  hizmet etmek zorunda  bir köle gibi gören ve varlık şiarı olarak İslam’a düşmanlık eden bir zihniyetin Müslüman Anadolu insanının ruh köküne vurmak istediği bir darbeydi. Sistemin kurucu zihniyeti de diyebiliriz aslında. 28 Şubat bu zihniyetin Anadolu insanının inancına, değerlerine, örfüne,  adetine ve kültürüne yabancı olarak neredeyse her 10 yılda bir yaptığı darbelerden bir tanesiydi . Öncesinde olduğu gibi sonrasında da fırsat buldukça bu darbeye teşebbüs ettiler ve nihayetinde en son 15 Temmuzda tekrar denediler... Bu manada 15 Temmuz işgal girişimi 28 Şubat’ın devamıdır.

Benim hikayem o dönem yaşanan binlercesinden bir tanesi. İnançlı ve inancının hassasiyetini taşıyan bir Müslüman genç olarak yaşama çabamız bu zihniyeti korkutmuş olmalı ki işkenceyle  geçen polis sorgusu     uyduruktan bir iddianame ve  hukukla alakası olmayan bir mahkeme neticesinde 30 yıl ceza 10 yıl zindan hayatı...

Hukuku değil aldığı talimatı uygulayan  Brifingli hakimlerin adaleti bu kadar olurdu zaten.

İşte bu hakimlerin zindana attığı 20 seneden fazla bir zamandır içerde yatan onlarca yüzlerce Müslüman var hala. 28 Şubat’ın darbe olduğunu meclis araştırma komisyonu da dahil bu ülkenin en tepesindeki kişiler dile getirdi. Kamuoyu bu konuda bir çok kez  "zulüm bitsin"  talebinde bulundu ve 15 Temmuz ile Fetocu Kemalist ittifakla bir çok insanın hayatını "yargı eliyle"  karartıldığı belgelendi ama bu insanlar hala zindanda.

Konuyla ilgilenen STK'ların raporlarına göre içerde 300 den fazla Müslüman var o zihniyetin çeşitli tezgahlarla ceza verdiği. Bu insanlar, bugün ülkeyi karanlığa sürüklemek isteyen kökü dışarda olan İslam ve insan düşmanı zihniyetin karşısında sadece inancıyla durmuştu. Bugün bunlarla olan mücadeleyi kazanmanın ve samimiyetin yolu bu insanları zulümden kurtarmakla olur.

Hukuk istiyoruz af değil. Yeniden yargılama yolu açılmalı. Mahkemeler adalet için vardır. Adalet tesis etmeyen mahkeme ne işe yarar?...

 İbda hareketinin Anadolu mayasıyla yoğrulduğu, buna mensubiyeti olanların bu vatan evladı oldukları bilindiği halde neden mağduriyetler yaşanmaya devam ediyor?

Büyük Doğu İbda fikriyatına inanan başta bu fikrin Mimarı Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu olmak üzere bir çok insan,  rejimin zulüm tezgahından geçti ve hala geçiyor. Dikkat edin bu ülkede darbeci laik Kemalist yapıyla beraber kimsenin aklına bile gelmezken İbdacılar dile getiriyordu FETÖ  ihanetini. Herkes muhterem hocam derken biz Amerikan İslam’ının temsilcisi olduklarını yazıyorduk. Nihayetinde 28 Şubat da FETÖCÜLER arka planda olmalarına rağmen polis ve mahkemelerdeki etkinliklerini kullanarak Kemalistlerle ittifak yaptı ve ihanetlerini dile getiren İbdacılara en ağır işkence ve cezaları verdiler. Bir fikir adamı ağır işkencelerle dolu 17 seneyi hücrede geçirdi. Sadece fikrinden korktukları için. ...

Bugün hala zindanda bir çok arkadaşımız var. Cumhurbaşkanımız bir çok defa  açıkça bu zulümlerin bitirilmesini dile getirmesine ve talimat vermesine rağmen bir türlü netice alamıyoruz.

Darbeci Paşalar aklandı üstüne tazminat aldı ve serbestler ama onların mağdur ettiği Müslümanlar hala içerde. Burada dosyalarda ne yazdığı mühim değil. Hepimiz biliyoruz ki bu davalar siyasi idi hukuki değil. Siyasetin çözmesi gereken dosyalar. Kaldı ki birisi hakkında istediğiniz dosyayı hazırlayabileceğinizi hepiniz gördünüz bu süreçte.

Anadolu çocukları. . Bu ifade  şu zamanda çok önemli. Milli olmayan İslam düşmanı bunca grubun saldırısına göğüs gerebilecek insanlar ayakta kalmalı.

 FETÖNÜN İslami Hareketleri zayıflatma operasyonlarını biliyorsunuz. Özellikle 28 Şubat sürecinde olanlarla beraber buna kısaca değinir misiniz?

Yukarda dediğim gibi FETÖCÜLER 28 Şubat’ın görünmeyen aktörleriydi. Arka planda mağdur edebiyatı yaparak aslında FETÖNÜN önünde engel olabilecek bütün İslami gruplar tasfiye etme mücadelesine girdiler. Bugün bu daha net görülüyor. Ve FETÖCÜLER Kemalistlerle beraber  Müslümanları  tasfiye etmeye başladı. Bu tasfiye surecini de yine kendi menfaati için kullandığı için Ergenekon davası da patladı. Gerçek darbeciler de mağdur edilenlerin durumundan faydalanıp serbest kaldı. Adamlar bu ülkeyle beraber bütün ümmeti Batının yedeği yapmakla görevliymiş aslında. 28 Şubat dan sonra Müslümanlara yapılan tezgahların çoğu da FETÖCÜLER tarafından icra edildi.

 15 Temmuz İşgal Girişimini tarihimiz içerisinde nasıl bir yer tuttuğunu belirtir misiniz?

15 Temmuz çok önemlidir. İçimizdeki hainlerin olduğu gibi Batının da maskeni düşüren ve daha da önemlisi bu milletin gücünü fark etmesine vesile olan bir hadise. Bu milletin inancına vatanına değerlerine yapılacak saldırıların cevabının verileceği  yer milletin sinesi olacaktır. Allah bir nimet verdi o gece bize. Bu zulüm düzeniyle ve aktörleriyle hesaplaşma ve yerine inancımıza uygun bir sistem inşa etme fırsatı. Bu nimetin kadrini bilerek adım atmalıyız. Nimetin hakkını verip Şükrü eda edilmezse Allah çeker alır elimizden...

 Sizin gibi bir 28 Şubat mağduru olan, dostunuz, 15 Temmuz Şehidi Halil Kantarcı ağabeyi anlatır mısınız bize?

Halil Kantarcı 28 Şubat darbesinde tankların önünde durma iradesi gösteren yiğit samimi yüzü güzel gönlü güzel bir Müslümandı. Ömrü İslam’a hizmetle geçti. Bu yolda çile çekti,  bedel ödedi ve hamdolsun ki o yolda çabalarken, savaşırken Şehadete kavuştu. İbda fikriyatına bağlı, inandığı sistemin hakim olmadığı  için çabalayan bir akıncıydı Halil. Daha 15 yaşındayken zulümle tanıştı. Zulüm gördü ama başını eğmedi yolundan dönmedi. 9 yıl zindanda yattı çıkınca davası için mücadele etmeye devam etti. Halil iyi bir dava adamı, iyi bir aile babası, iyi bir eş, iyi bir dost,  iyi bir abi ve  iyi bir insandı. İnsan olmanın ve insan kalabilmenin bu kadar zor olduğu bir zamanda bütün bu iyilikleri haliyle edasıyla üzerinde taşıyan güzel bir adamdı. Bu yüzden sesini duyan her ruhta bir iz bıraktı. İslam’ı hakim kılma mücadelesini son nefesine kadar sürdürdü. Halil’i anlamanın duruşunu,  şahsiyetini  mücadelesini kavramanın yolu Halil’in inandığı davayı,  İbda fikriyatını anlamaktan geçer. Şehadet istiyordu,  Rabbimin makbul kuluymuş... Kazandı. Rabbim bize de nasip etsin...

Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatını değerlendirir misiniz?

 Ülke güvenliği için yapılması gereken neyse o yapılmalı. Elbette ki bizim güvenlik sınırımız El Bab’dan değil, Kudüs'ten başlar aslında.  Fakat PYD üzerinden yapılmak istenen tezgahın farkında olarak gereken adım atılıyordur inşallah.

 Türkiye bir referandum sürecine girdi. Yeni Anayasayı ve referandum sürecini değerlendirir misiniz?

Referandum süreci de aynı şekilde bir zihniyet mücadelesi. Bizim durduğumuz yerden durum çok açık. Bu sistem değişmeli. Revize edip rahatlatalım mantığı değil istediğimiz sisteme yol verici bir hamle olarak değerlendiriyor ve destekliyoruz. Kime hayrı oldu ki mevcut sistemin ? Yahu bu ülkede solcusundan Kürtçüsüne her kesim bu sistemin zulmünden bahsederken ki asıl zulmü Müslümanlar olarak biz gördük bu sistemi koruma kavgası mı vereceğiz ? Değişmek zorunda başka yolu da yok zaten.

Büyük Doğu ve Baş Yücelik idealini kısaca açıklar mısınız?

İslam’ın emir subaylığı olan Büyük Doğu,  Anadolu'yu merkez alarak coğrafyamız başta olmak üzere yeryüzünü keyfiyet ve kemiyetiyle hakka esaret özgürlüktür ölçüsünü  başa alarak İslam hakimiyetiyle özgürleştirmek isteyen, nasıl bir devlet sorusuyla birlikte  diliyle kültürüyle edebiyat, sanat ve estetiğiyle fert, devlet ve topluma, nispet noktası ve dış yüz çerçevesiyle yaşanabilir bir hayat ideali teklif eden  sistem çapında ortaya konulmuş dünya görüşümüzün adıdır.

Büyük Doğu İbda fikriyatının  devlet idealinin adıdır Başyücelik.  İslam’a nispetle çerçevesi çizilmiş tarihiyle kültürüyle değerleriyle her şeyin yerli yerine oturtulduğu, bu toprakların ürünü sistem çapında bir fikir. Egemen dünya düzeniyle mücadele ederken bu düzene alternatif dünya görüşün nedir sorusunun cevabı... Müslüman dünyanın en önemli problemi de budur. Savaşmak kolay da sonrasında ne koyacaksın yerine ?

 Son olarak Yeni Haber gazetesi ve okurlarına ne mesaj vermek istersiniz?

Rabbim istikametinden ayırmasın. Zor bir süreçten geçiyoruz ümmet olarak.  Anadolucuyuz biz. Bizim için Gazze'de Anadolu’dur Saraybosna’da. Anadolu ruhunu  kuşanarak istikamet üzere yürümek zorundayız. Biz sadece biz değiliz bunu unutmayın. Bütün ümmet hatta mazlum bütün dünya gözünü bize dikmiş bekliyor ayağa kalkmamızı.

Liyakat sahibi olmak ve cemiyet kavgasının yanında nefis mücadelesini de sürdürerek dava adamlığının hakkını vermek zorundayız. Dünyadaki zulmün kaynağı zalimler.  Ama bunu engellememenin vebali de bizim üzerimizde.

Rabbim vatana, millete ve ümmete zeval vermesin.

SAİD BULUT