Alper Doğan

Alper Doğan

25 yıllık HİZMET 23 Haziran’da haksız bir HEZİMET’e nasıl dönüştü ?

25 yıllık HİZMET 23 Haziran’da haksız bir HEZİMET’e nasıl dönüştü ?

İktidar yıpratır ve her İktidar yıpranır…

Eğer yapmanız gerekenleri muktedir olmanıza rağmen yapmazsanız !

Eğer yapmanız gerekenleri doğru zamanda ve yerinde yapmazsanız !

Eğer yapmanız gerekenleri doğru şekilde hakkaniyetle yapmazsanız !

Eğer yapmanız gerekenleri doğru hedefe yönelik olarak yapmazsanız !

İktidar yıpratır ve her İktidar yıpranır…

Bu ülke zorluklar ülkesidir, bu Şehr-i İstanbul zorluklar şehridir.

Bu şehirde 72,5 milletten insan aynı gökyüzünün altında yaşar.

Bu şehrin insanlarında Roma’nın, Bizans’ın, Rum’un genetiğini de görürsünüz, Ayasofya’dan yayılan risaletin kokusunu da hissedersiniz…

Sultan Fatih’in imametini de, Süleymaniye’nin azametini de, JönTürklerin ihanetini de hatırlamalısınız her daim ve fakat ezanları da duymalısınız İstanbul’da, çan’ları da…

Bu gerçekler ışığında yapmalısınız her ne yapacaksanız…

İstanbul’un böyle karizmatik bir ruhu vardır efendiler, İstanbul’un ateist’i bile azbiraz muhafazakardır !

Popülisttir İstanbul ve bir de protesttir “mazluma-mağdura” her zaman kucak açmıştır İstanbul…  

Ama kızdırmaya gelmez !

Sizin ne yaptığınıza bakmaz, dinlemez,-duymaz sizi, bazen de sebepsiz öfkelenir İstanbul, dargınlaşır, kırgınlaşır, küskünleri vardır İstanbul’un….

Derdinizi Marko Paşa’ya bile anlatabilir ama o Küskünlere anlatamazsınız bazen….

O anda “iletişimsizlik” başlar ve artık sizi dinlemez-duymaz İstanbul…

Şansınız varsa, çakralarınız açıksa şöyle hissedersiniz;

Kitlelere mesaj verememişiz, Kitlelerin mesajını alamamışız !

Gençlere mesaj verememişiz, Gençlerin mesajını alamamışız !

Emeklilere mesaj verememişiz, Emeklilerin mesajını alamamışız !                                   

Kararsız Seçmene mesaj verememişiz, Kararsız Seçmenin mesajını alamamışız !        

Esnaf-Çalışan Seçmene mesaj verememişiz, Esnaf-Çalışan Seçmenin mesajını alamamışız !

Ev Hanımı seçmene mesaj verememişiz, Ev Hanımı Seçmenin mesajını alamamışız ! 

Kızgın-Küskün Seçmene mesaj verememişiz Kızgın-Küskün Seçmenin mesajını alamamışız !

Yok, bunları önceden hissedemezseniz, durum vehamete dönüşür, kazanmak üzere olduğunuzu sandığınız anda kaybedersiniz !

Bunları göremediğiniz, görmek istemediğinizde bir de kendi içinizde yaşadığınız pozitif olguları ve size yakın medyanın goygoylarını-pompalamalarını toplumsal algı zannediverirsiniz !

Sorular-sorgulamalar başlar birden…

En çok merak edilense “daha önce bize oy vermiş kitleler, neden şimdi vermediler” sorusu olur ama soru bu şekliyle doğrumudur ?

Hayır soru bu şekliyle doğru değildir, çünkü bu şehr-i İstanbul’da hep birlikte yaşayıp aynı havayı solusak da aslında “sadece” yüzde 40-45'lik kesim tek bir vücut gibi homojendir !

Yani her seçimde olduğu gibi 23 Haziran İstanbul seçiminde de “sadece” bu yüzde 40-45’lik kesim bizim kemikleşmiş oyumuzu ifade ediyorken, ne bu yukarıda saydığımız kitleler nezdinde, ne de Cumhur İttifakının olmazsa-olmaz partneri Mhp düzleminde tam bir senkronizasyon kurulamamıştır…

23 Haziran Silivri sonuçları bunun en belirgin göstergesi olarak sergilendi…

Neredeyse İlçelerin çoğunda tepkisel-protest davrandı İstanbul !

Sanal gözlüğünüzü çıkartın arkadaşlar !

Bu yüzde 40-45’lik kitlenin milli-manevi bakışının ve 15 Temmuz ruhu olarak sahada gördüğümüz psikolojsinin, bütün Türkiye halkında, özellikle de İstanbul halkının “malum çoğunluğunda” bir kez daha aynıyla vak’i tezahür edeceğini zannetmek belki de en büyük yanılgımız oldu…

23 Haziran bağlamında İstanbul’lunun “Beka sorunu” diye bir sorunu olmadı !

Malum çoğunluğu, S-400’ler pek de ilgilendirmedi !

Suriye’de istiklalimiz için yürütülen son operasyon Pençe Harekatı, bu malum çoğunluğun hiç gündeminde olmadı !

Askerimiz-Polisimiz aslanlar gibi çarpışarak Vatan Savunması için hergün can veriyormuş, hiç duymuyorlardı…

Amerika’nın Avrupa Birliği’nin üzerimizde neler planladığı umurlarında bile değildi !

Pkk ve Fetö, Chp adayını destekliyormuş,

Chp adayı, canlı yayında bile alenen yalan söyleyebiliyormuş,

Bazen önemli bir  konuyu basİTleştirebiliyormuş,

Ekonomik saldırı altındaymışız...

Evet bunlar birer Milli meseledir, Beka sorunudur, her Türk Vatandaşını olduğu gibi İstanbulluları da yakinen ilgilendirir sanmıştık ama meğerse o “malum çoğunluk“ için çok da Tın’mış…

Hadi bunlar, o malum kitleler tarafından belli bir ideolojik saplantıyla savsaklandı diyelim ama ya İstanbul’da “onlara da” yapılan hizmetler, Yol-Su-Kanalizasyon-Köprü-Tünel-Marmaray-Avrasya Tüneli-Osman Gazi köprüsü-Hastaneler-Dünyanın en büyük Havaalanı vs. vs. bunlar artık önemli değilmiymiş ?

Yani nasıl olur, bu insanlar İstanbul’da yaşamıyor mu, bunları görmüyorlar mı ?

Evet görmüyor-görse de önemsemiyorlar, hûlasa yukarıda sayılan ve bu minvalde çoğaltılabilecek gerçekler “yüzde 40-45 harici” kitleleri pek de ilgilendirmiyor !!!

İşte sahadaki “reel gerçeklik” beğenin-beğenmeyin budur ve bu durum bir “iyi-kötü” kritizasyonuna tabi tutulmadan bakılırsa, Seçim Sonuçları ve sonuçlardan ders almak kolaylaşabilir !

Nasıl mı, empati yapın ya da şöyle yaparsanız algılayabilmeniz kolaylaşacaktır;

Kiminin karnı açmış,

Kiminin parası yokmuş,

Kiminin işi yokmuş,

Kiminin sofrasında birilerinin yediği yemeklerden yokmuş,

Kiminin emekli maaşından şikayeti varmış,

Kimi emeklilikte yaşa takılmış,

Kimi ekonomiyi iyi yönetemediğimize,

Kimi elektrik zamlarına takılmış,

Kimi, su zamlarına,

Kimi benzin-mazot zamlarına takılmış,

Kimi artık geçinemiyormuş,

Kimi ne olursa olsun mazlumdan yanaymış,

Kimi “çaldılar” kısmına inanmamış,

Kimine doğru anlatılamamış,

Kimi istikbalini göremiyormuş,

Kimi istikbalin karanlık olduğunu görüyormuş,

Kimi hergün her an tv’lerde Reis’imizi görmeye takılmış,

Kimi Hazine Bakanımıza gıcıkmış,

Kimi Yüksek İstişare Kurulu’nun yeni üyesine,

Kimi Apo ve Osman Öcalan rezaletine kızmış,

Kimi birilerinin aniden aldığı villalara hayret etmiş,

Kimi birilerinin aldığı Audi’lere, Mercedes’lere şaşırmış,

Kimi Danışmanların sayısına-maaşlarına takılmış,

Kimi Fetö’yle böyle mücadele mi olur demiş,

Kimi Müslüman Burjuvaları eleştiriyor,

Kimi yıllarca mücahedenin sonunda bir asgari ücretli iş bulamadığını…

Nasıl, tablo biraz daha netleşti ve anlamaya başladınız değil mi ?

Anlaşılması gereken şudur ; AkParti oy falan kaybetmemiştir, oyunu korumuştur ama yaptığı yanlışlardan dolayı malum çoğunluktan aldığı “kararsız-yüzer gezer” oylar yön değiştirmiştir.

Yapılması gereken de şudur ; AkParti elinde “sadece” yüzde 40-45’lik bir dilim olduğunu, bunlara gözü gibi bakması gerektiğini unutmamalı ve şu malum çoğunluğun rüzgara göre yön değiştirdiğini bilerek politika geliştirmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alper Doğan Arşivi
SON YAZILAR