28 Şubat Bir Özgürlük Mücadelesinin Adıdır

28 Şubat’ta tankların aslında Sincan’da değil insanların zihinlerinde yürüdüğünü ifade eden KİMDER ve ÖNDER Konya İl Başkanı ve bir 28 Şubat mağduru olan Salih Zeki İnce 28 Şubat’ın tam anlamıyla demokratik bir hak arama mücadelesinin adı olduğunu söyledi
28 Şubat Bir Özgürlük Mücadelesinin Adıdır

Tarihe Postmodern darbe olarak geçen ve etkisi bin yıl sürecek denilen 28 Şubat’ın üzerinden tam 20 yıl geçti. Kadınların başörtüsü olduğu için okullara sokulmadığı, dinini vecibelerini yerine getirmek isteyen insanların adeta kamusal alandan silindiği, var olan toplumsal düzeni korku ve tehlike mantığına endeksleyen kararların kâğıda döküldüğü günün adıdır 28 Şubat. Post Modern Darbenin 20. yılında KİMDER ve ÖNDER Konya İl Başkanı ve aynı zamanda bir 28 Şubat mağduru olan Salih Zeki İnce ile o günleri konuştuk. “KİMDER olarak İmam Hatip Mezunlarının ve mensuplarının sosyal hayatlarını düzenleyen bir derneğiz. Okullarla çalışmamanın bir eksiklik olduğunu fark ederek 2016 yılından itibaren okullar ile birlikte çalışmaya başladık. Özellikle öğrencilerin okul dışı faaliyetlerinin yönlendirilmesi ve organize edilmesi süreçlerinde çalışmalar yapıyoruz. Okulların içi zaten Milli Eğitim Bakanlığımız ve Müdürlüğümüz tarafından dolduruluyor. Eğer siz bundan sonra ailesine ulaşıncaya kadarki olan süreçte güvenli ortamlar sağlayamazsanız, gelecekteki hayalleri, planlarını öngörüp stratejik bir yol haritası belirleyemezseniz yetiştirmeye çalıştığınız nesil ya heba olur ya da birilerinin eline malzeme olur.  KİMDER olarak bizde öğrenci odaklı çalışmalar yapıyoruz. Standart bir yaptırma ve yaşatma derneğinin çok ötesinde çalışmalar yapmaya çalışıyoruz. Sivil Toplumun ne olduğunu anlatmak adına örnek çalışmalar yürütmeye çalışıyoruz.” dedi.

“28 ŞUBATTA TANKLAR ASLINDA ZİHİNLERDE YÜRÜDÜ”

28 Şubat’ta tankların aslında Sincan’da değil insanların zihinlerinde yürüdüğünü ifade eden İnce, “28 Şubat 1997’nin üzerinden tam 20 yıl geçti. Şimdiki gençler o günleri okuduklarından ya da duyduklarından anlamaya çalışıyorlar ancak yaşamadığınız bir şeyi anlayabilmeniz çok zordur. Bazen öğrenciler 28 Şubat’ın nasıl anlatırsınız dediğinde rüyalarımızın kabus ile takas edildiği, hayallerinizin mezatta satıldığı bir gün olarak ifade ediyorum. Hatta şimdiki gençlerin anlayabileceği bir ifadeyle bir gün önce sosyal medyada fenomen iken bir gün sonra tüm hesaplarımızın başkalarının eline geçmesi gibi bir benzetme yapıyorum. O gün aslında tanklar Sincan’da değil bizim zihnimizde yürüdü. Onların planlarına göre 28 Şubat bin yıl sürecekti. Rabbim 2002’den sonra İslami kanada ülkenin yönetimini verince her şey bir anda tersine döndü. Bunda o gecelerdeki gözyaşlarının dualarının da etkisinin olduğunu düşünüyorum. Çünkü çok sayıda mazlum ve mağdur insan vardı. Demokratik hak arama mücadelelerini sonuna kadar sürdürmelerine rağmen dertlerini kimseye anlatamadılar. Hangi mahkemenin kapısını çaldılarsa kapı yüzlerine kapandı.” şeklinde konuştu. 

“28 ŞUBAT BİR HAK ARAMA MÜCADELESİNİN ADIDIR”

28 Şubat ile birlikte birçok insanın hayallerine veda ettiğini belirten İnce, “1999 yılı özellikle Konya’nın İmam Hatiplerde en çok mezun verdiği yıldı. Yaklaşık 10 bine yakın mezun verdi. Bu 10 bin kişi hayallerini kaybetti. O gün derdinizi ve bu haksızlığı ailenize ve çevremize de anlatamıyordunuz. Ham puanlarla Tıp Fakültesine yerleşebilecek bir puan almışken ek puanlarla birlikte kendinizi Türkiye’nin herhangi bir ön lisans bölümünü tercih ederken buluyordunuz. 28 Şubat’ta hedef bir grup olduğundan kısmen de olsa başarılı olabildiler. Ancak 15 Temmuz’da tüm milleti karşılarına aldıklarından başarılı olamadılar. 28 Şubat tam anlamıyla bizim demokratik anlamda hak arama mücadelemizdi. Biz hiçbir zaman geziciler gibi kırıp dökmedik. 28 Şubat sürecine baktığımızda kimse benim camım kırıldı, kamu malına zarar verdi diyemez. Bizimki tamamen demokratik çerçevede hukuk arama mücadelesiydi. O zaman Ankara’dan İstanbul’a kadar el ele tutuşma eylemi gerçekleştirilmişti.” ifadelerini kullandı.

“İNSANLARI İSTEDİKLERİ ROTAYA SOKTUKLARINI ZANNETTİLER”

28 Şubat sürecinde insanların nasıl bu kadar sağduyulu olabildikleri hakkında da konuşan İnce, “Sanırım muhafazakar duruş bunu gerektiriyordu.28 Şubat çok önemli bir duruşu da beraberinde getirdi. Bir hak arama mücadelesinin nasıl olması gerektiğini tüm dünyaya 28 Şubat sürecinde gösterdik. Başka bir ülkedeki hak arama mücadelesinde insanlar ortalığı yakıp yıkıyorlar. Türkiye’de ise kimsenin malına canına zarar verilmiyor.  Dünyanın hiçbir yerinde kişinin hak ve hürriyetlerine bu şekilde saldırı olmamıştır. Tüm bunlara rağmen insanımız son derece sağduyulu bir duruş sergilemiştir. 28 Şubat sürecinde insanları istedikleri rotaya soktuklarını zannettiler. Onların tabiriyle bir balans ayarı yaptılar. Kaderi yazan bazı gazeteler değil elbette. Kaderi yazan Allah’tır. 2002 yılında sistem değişti ve çarklar farklı işlemeye başladı. O gün tasfiye ettiklerini, yasakladıklarını düşündükleri insanlar devletin başına geçti.” dedi.

“28 ŞUBAT’I UNUTTURMAMALIYIZ”

Geçmişini bilmeyenin geleceğini bilmesinin mümkün olmadığı göz önünde bulundurulduğunda 28 Şubat’ın iyi anlanması gerektiğinin altını çizen İnce, “Elhamdülillah şu anda kamuda başörtüsü problemi yok, İmam Hatip okullarında okumak yeniden bir ayrıcalık haline geldi. Bu süreç öyle doğal bir seyir halinde gerçekleşmedi. O gün bunun acısını yaşayanlar ve bunların mücadelesini verenler sayesinde bu gelişmeler yaşandı. Türkiye’yi bugün bu duruma getiren şey 28 Şubat’ta yaşadıklarımızdır. 28 Şubat sürecinde bugünlere gelebileceğimizi düşünmek bir hayaldi. 28 Şubat bizim neslin Çanakkalesi’dir. 28 Şubat’ta yaşananları layıkıyla anlatamazsak 15 Temmuz’daki ruhu yeninden canlandıramayız. 28 Şubat’taki neslin eylemsel bir yanı vardı. Bizden sonraki neslin eylemsel yanı tamamen törpülendi. Pasifize edilmiş bir topluma dönüştüğümüzü zannediyordum. Ta ki 15 Temmuz’a kadar. 15 Temmuz gecesi gençlerin elinde bayraklarla tankların üstüne koşarken gördükten sonra bu fikrim tamamen değişti. Biz 20 senedir uyuduğumuzu zannediyorduk ancak elhamdülillah uyumamışız. 28 Şubat ruhu 15 Temmuz’da yeniden ortaya çıktı.” diye konuştu.

İSMAİL KOÇ / YENİ HABER GAZETESİ