Murat Güçlü

Murat Güçlü

29 EKİM 1914- 29 EKİM 1923

29 EKİM 1914- 29 EKİM 1923

Kıtalara hükmetmiş bir imparatorluktan, Anadolu’da yeni bir Cumhuriyet ile yoluna devam eden bir devletiz. 29 Ekim 1923 Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş tarihi olarak haklı olarak devlet ve milletçe kutlanmaktadır. Cumhuriyet sürecine giden yolda çok önemli başka bir 29 Ekim daha var. Osmanlı 29 Ekim 1914 tarihinde 1. Umumi Harbe iştirak etmiştir. 1914’de savaşa giriş ile başlayan büyük mücadele 1923’te nihayete ermiştir. Bu sebeple 1914-1923 arası kesintisiz ve tek bir mücadeledir, o günlerde yaşananları, verilen mücadeleyi, uluslararası ilişkileri, paylaşım anlaşmalarını ibret almak için tafsilatlı olarak okumalı, öğrenmeliyiz.

Bugünlere baktığımızda bu devletin kuruluşundaki aşamaları, son kale olan Anadolu’nun milletimiz için önemini unutmuş gibiyiz. Yaklaşık bir asırdır savaştan uzak kalmamız Anadolu’nun ne kadar mühim bir toprak parçası olduğunu, milletin devamı için ne kadar elzem olduğunu bize unutturmuş gibi.

Kaybedilen her karış toprakta özellikle Balkanlarda tarihin gördüğü en kanlı soykırımlara maruz kalmış, Müslüman Türkler (ki Balkanlar’da Müslüman ve Türk eş anlamlı olarak kullanılmaktadır, hatta Müslüman yerine Türk kullanılmaktadır) son kale olarak Anadolu’ya sığınmışlardır. Anadolu’yu korumak sadece bir toprak parçasını korumak değildir, Anadolu sığınılacak son limandır ve Anadolu’nun kaybı milletin sonudur. Bu sebeple haklı bir beka tehdidine maruz kalınmıştır.

Bugün liberal ekonomi ve siyaset politikalarının öngördüğü şekilde bireyselliğin ve şahsi özgürlüklerin ön plana çıktığı zamanları yaşıyoruz. Ancak bu birey olma hali, şahsi özgürlükler meselesi kamusal sorumluluklarımızı unutturmuş durumda. Bireyler ancak toplumlarına karşı sorumluluklarının farkında olarak bunu da milli bir şuurla yoğurarak oluşturulan koza içinde mümkün olabileceği unutulmuş haldedir. Önceki nesillerin görmediği, hayal dahi edemediği imkanlara sahip olmamız kamuya karşı sorumluluklarımızı azaltan ve bireyleri toplumdan uzaklaştıran bir hale getirmiştir. Bugün kullandığımız ve doğal hak kabul ettiğimiz bu imkanların sağlanabilmesi için önceki nesillerin bıraktığı mirasın niteliğini kavramaktan uzak, bu miras için ödenen bedellerin büyüklüğü karşısında ezilmek bir yana farkında dahi olmadan yaşamlarını sürdürmek bu millete yakışmamaktadır.

Tarihi bilmeyen bir toplumuz. Tarih yapmaktan tarih yazmaya vakit bulamamış bir millet olduğumuzu beyanla tarih yazmak ve yazılanı okumak konusunda eksikliğimizi kabul etmekteyiz. Tarihini bilmeyen milletler için tarihleri tekerrür etmeye mecburdur. Dünümüz yarınımızdır. Elde edilen kazanımların değerini anlamak ve bu imkanları korumak ve gelecek nesillere aktarabilmek için ödenen bedelleri hatırdan çıkarmamak ve bu dönemde verilen mücadelenin hem stratejik olarak takdir edilmesi gerektiğini hem de hayatları bahasına bu mücadeleyi yapmış olan kahramanlarımızın azim ve kararlılıklarını unutmamak elzemdir.

Allah bu millete bir daha böyle bir dönemi yaşatmasın.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Güçlü Arşivi
SON YAZILAR