30 senedir Konya'da hizmet veren eğitim kurumu başarının sırrını açıkladı

30 senedir Konya eğitim sektörüne hizmet ettiklerini ve bugüne kadar 100 binin üzerinde öğrenciye eğitim verdiklerini söyleyen Atalay, Sistem Temel Lisesi’nde geçen sene sadece 46 öğrencinin Tıp Fakülteleri’ni kazandıklarını söyledi.
30 senedir Konya'da hizmet veren eğitim kurumu başarının sırrını açıkladı

30 senedir Konya eğitim sektörüne hizmet ettiklerini ve bugüne kadar 100 binin üzerinde öğrenciye eğitim verdiklerini söyleyen Sistem Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Naci Atalay, Sistem Temel Lisesi’nde geçen sene sadece 46 öğrencinin Tıp Fakülteleri’ni kazandıklarını söyledi.

30 senedir Konya eğitimine hizmet verdiklerini ve işlerini severek yapmanın başarıyı da beraberinde getirdiğini ifade eden Sistem Koleji ve Sistem Lisesi Yönetim Kurulu Başkanı Naci Atalay, “1980 yılından beri Eğitim sektörünün içindeyim. 1985 yılında eğitim işine Konya’da dershanecilikle başladık. O zamanlar Haşim Bayram ile yola çıktık. Her yıl daha güzel işler yaparak bu günlere kadar geldik. Eğitim bir sevda bir sevgi işidir. Aynı zamanda da zor bir iş. Veliler çocuklarını size emanet ediyor. Çocukların geleceği de bir bakıma size bağlı. Biz de bu işi bu zamana kadar severek yaptık ve bu günlere kadar geldik.  Eğitim işi kesinlikle para kazanmak için yaptığımız bir iş değildir. Çok kısa süre içinde bir okul temeli atacağız. Zaten mevcut bir kolejimiz var. 50 derslikli, Türkiye’nin en modern, en teknolojik okulunu yapacağız. Bir yılı içinde inşaatı tamamlayıp yeni kayıtlar almayı planlıyoruz. Yeni okulumuzla beraber kapasiteniz 2-3 katına çıkacak ve Konya eğitimine hizmet vermeye devam edeceğiz. Bu okula çok büyük bir yatırım yapıyoruz. Belki oraya yaptığımız yatırımın 3-4 yıl içinde bize bir geri dönüşü olacak. Konya’da hiçbir şey yapmayıp arasa alıp satarak yüksek karlar elde edebilirsiniz. Biz eğitimi seviyoruz. Yaptığımız işten de zevk alıyoruz. Bundan dolayı da sektörün içinde 30 yıldır hizmet veriyoruz. Bizi Konya’da 3 yıl üst üste en başarılı eğitim kurumu seçtiler. Eğitim sektöründe 3 kere vergi rekortmeni olduk. Bir takdirname, bir altın bir de gümüş madalya aldık.” dedi.

naci-atalay.jpg

“BAŞARIMIZ TESADÜF DEĞİL”

Sistem Okullarının 30 yıllık tecrübe birikimi ile prensipleri olan eğitim kurumlarından olduğunun bunun da başarıyı beraberinde getirdiğini söyleyen Naci Atalay, “Okullarımız gerçekten başarılı kurumlar. Çok disiplinli bir kurumuz. İşimizi seviyoruz ve işimizin başındayız. Çok değerli öğretmenlerle çalışıyoruz. Konyalı da bize güveniyor. Prensiplerimiz var ve doğru olan şeyleri yapmaya çalışıyoruz. Bu güne kadar 100 binin üstünde öğrenci okutmuşuz. Geçen yıl Sistem Temel Lisesinden 46 öğrencimiz Tıp Fakültesini kazandı. Türkiye’nin hiçbir Temel Lisesinde 46 Tıp Fakültesini kazanan öğrenci çıkabileceğini zannetmiyorum. Ayrıca geçen sene 89 adet Mühendislik Fakültelerini kazanan öğrenci çıkardık ki bunlar da Türkiye’nin en önemli okullarını kazandılar. Siz güzel şeyler yaparsanız başarı da bir şekilde geliyor.  Kolejimizin 720 kişilik kapasitesi bulunuyor. Bizde Ocak-Şubat ayında bir sonraki senenin kayıtları dolar. Hatta 5. sınıflardan da 200 yedek yazdırmışlar.” şeklinde konuştu.

sistem--(2).jpg

“EĞİTİM SİYASETTEN UZAK TUTULMALI”

Eğitim işinin farklı bir iş olduğunu ve siyasetten uzak olması gerektiğini aktaran Atalay, “Buraya gelen her öğrencimiz bizim evladımız, bizim çocuğumuz. Bu öğrencilerimize farklı davranılmamalı. Başı açık öğrencimiz de bizim evladımız, başı kapalı olan öğrencimiz de bizim evladımız. 30 senedir hiçbir ayrım yapmadan çalışıyoruz. Bugüne kadar malum cemaatin kurumları bizimle çok uğraştılar. Tek rakipleri olarak bizi görüyorlardı. Biz nereye bir eğitim kurumu açtıysak hemen karşımıza bir başka eğitim kurumu açtılar.  Bizi en büyük rakipleri gördüler ve bizimle çok uğraştılar. Çok şükür biz yolumuza devam ediyoruz. Bu sektörden çok insan devşirdiler ancak geldikleri noktayı hepimiz gördük.” ifadelerini kullandı.

sistem--(1).jpg

“MERDİVEN ALTI EĞİTİM KURUMLARINA DİKKAT EDİLMELİ”

Dershanelerin kapanmasından sonra eğitimde bir bocalama yaşandığını söyleyen Atalay, “Dershanelerin kapanmasından önce Türkiye’de 3.500 dershane vardı. Dershanelerin kapanması ile birlikte eğitim sektöründe bir bocalama yaşandı. Özellikle veliler çocuklarını hangi okullara gönderecekleri konusunda bir arayışa girdiler. Temel Liseler tek başına bu boşluğu dolduramadılar. Kapanan 3500 dershane yerine yalnızca fiziki şartları uygun olan 1200 Temel Lise açılabildi. Biz dershane iken bugünün rakamlarıyla 2000, 2500 liraya kayıt alabiliyorduk. Haftada 17 saat ders yapıyorduk. Şimdi ise bizim fiyatlarımız 17 bin lira ve 40 saat ders yapıyoruz. Dolayısıyla da velilerin bu ücretleri ödemeleri zor görünüyor. Böyle olunca da sektörde kaçak kurslar çoğaldı. Özel Eğitim Kursu adı altında, Etüt Merkezi adı altında açılan merdiven altı kurumlar oldu. Bu işi izin alarak yapan arkadaşlarınkinde bir sıkıntı yok. Asıl sıkıntı izin almadan merdiven altı çok fazla sayıda bu işi yapan oldu. Bunlar da sektöre büyük zarar verdi. Yasal olan kursların sayılarının arttırılması gerekiyor. Bu konuda bir istek var. Milli Eğitim Bakanlığı kendi okullarında kurs da açsa maalesef talepleri karşılayamıyor.” diye konuştu.

sistem--(3).jpg

“ÖZEL OKULLAŞMA DAHA DA ARTACAKTIR”

Devletimizin teşvikleri ve birçok başka nedenle özel eğitime olan ilginin son yıllarda artış gösterdiğini belirten Atalay, “Bu artmak zorunda da zaten. Gelişmiş ülkelerde özel okullaşma oranı yüzde 15’lerde bulunuyor. Hatta bazı ülkelerde bu oran yüzde 20’lere, yüzde 30’lara kadar çıkabiliyor. Bizim ülkemizde ise bu oran yüzde 3’lerdeydi. Milli Eğitim Bakanlığı bu oranı yüzde 10’lara, 15’lere çıkarabilmek için büyük gayret sarf etti. Bu konuda öğrencilere ve velilere destekler verildi. Tüm bunlara rağmen Temel Liselerin de açıklamasıyla bu oran yüzde 7’lerde bulunuyor. Özel okullar bir yerde devletin yükünü paylaşıyor. Aynı zamanda da kaliteyi kesinlikle arttırıyor. İster kabul edin ister etmeyin özel okulların düzenleri devlet okullarınkinden çok farklı. Devlet okullarının imkânları sınırlı. O nedenle de özel okullara büyük ihtiyaç var. Eskiden Türkiye’de ortalama gelir, 2 bin, 3 bin civarındaydı. Şimdilerde 9-10 bin dolarlara çıktı. Biraz da insanlar eğitimin önemini anladılar. Bu nedenle de özel okullara bir yönelme oldu. İnsanların gelirleri ne olursa olsun çocuklarını iyi okullarda okutmak istiyorlar. O nedenle de özel eğitimin önemi arttı. Artmaya da devam ediyor.” ifadelerini kullandı.
İSMAİL KOÇ / YENİ HABER GAZETESİ