AB Bakanı Ömer Çelik, İngiltere'nin kararını değerlendirdi

AB Bakanı Ömer Çelik, "İngiltere’de ana akım siyasiler de aşırı sağın söylemlerine itibar ettiler. Cameron aşırı sağın provakatif ve manipülatif Türkiye karşı kampanyalarına direnemedi." dedi.
AB Bakanı Ömer Çelik, İngiltere'nin kararını değerlendirdi

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, İngiltere'nin AB'den ayrılma kararıyla ilgili, "İngiltere’de ana akım siyasiler de aşırı sağın söylemlerine itibar ettiler. Özellikle Cameron aşırı sağın provakatif ve manipülatif Türkiye karşı kampanyalarına direnemedi. Kendisi de Türkiye karşıtı kampanya yaptı." dedi.

Bakanlıkta basın toplantısı düzenleyen Çelik, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İngiltere'nin AB’den referandum sonucu çıkma kararı almasıyla dünyanın yeni bir güne uyandığını belirten Çelik, "Bunun sonucunda pek çok değerlendirme yapılacaktır. Şu veya bu yönde yepyeni bir dönem olacak AB'nin geleceği ve dünyanın geleceği ile ilgili önemli gelişmeler yaşanacağı bir dönemin başlangıcındayız. Teknik olarak bu süreç Lizbon Anlaşması 50. maddesine göre iki yıl gibi bir müzakere sürecinin neticesinde sonlanacak." ifadesini kullandı.

Çelik, İngiltere'nin AB'den ayrılma sürecindeki belirsizliğin AB'nin geleceği için olumlu şeyler doğurmayacağını kaydederek şunları söyledi:

"Tabii İngiltere açısından biz bu süreci çok yakinen izledik. Gördüğünüz gibi İngiltere siyaseti açısından etkilerini göstermeye başladı. Biliyorsunuz ki Cameron göreve devam etmeyeceğini açıkladı. İskoçya geçmişte İngiltere’den ayrılma ile ilgili bir referandum yapmıştı. Ama o referandumun neticesinde İngiltere'nin içinde kalma kararı verilmişti. Şimdi gelinen noktada İngiltere AB’den ayrıldı. Ama yüzde 62'lik bir oranla İskoçya Birleşik Krallık'ta kalma yönünde oy kullandı. İskoçya’nın kalma yönünde oy kullanması ve İngiltere’nin ayrılmasıyla 2014 referandumu gibi bir referandumun yeniden gündeme gelip gelmeyeceği şeklinde bir değerlendirmenin kapısını açacak diye değerlendiriliyor." 

Çelik, İngiltere’de ana akım siyasilerin de aşırı sağın söylemlerine itibar ettiklerini belirterek, "Özellikle Cameron aşırı sağın Türkiye karşı kampanyalarına direnemedi. Kendisi de Türkiye karşıtı kampanya yaptı. Biz öteden beri şunu söylüyoruz, aşırı akımlar karşısında ana akımlar eğer sağduyulu tepkiler veremezler ise sağduyulu yaklaşımlar gösteremezler ise bu aşırı akımların kapsama alanına ana akımların girmesi anlamına gelir ve Avrupa projesinin sonu demektir. Burada İslamofobi, antisemitizm, yabancı karşıtlığı,Türkiye karşıtlığı ve göçmen düşmanlığı kol kola gitti." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin AB’nin gidişatını ne seyretmek ne de bu gidişata tepkisellikle yaklaşma ikileminin içerisinde olmadığını vurgulayan Çelik, "AB’nin temsil ettiği değerler insanlığın ortak değerleridir. Sadece Avrupa kıtasına indirgenemez. AB’yi bugün dünyada cazip kılan şey bir değerler sistemi olmasıdır. Bizim önemsediğimiz, değerler Avrupası temelinde bir birliktir." diye konuştu.

"Türkiye için yeni imkanlar ortaya çıkar her durumda. Bu ister merkezi Avrupa'ya entegrasyonun güçlendirilmesi olsun ister çok halkalı ve vitesli Avrupa'ya geçiş olsun ister AB birleşik devletleri çerçevesinin güncellenmesi olsun isterse de devletlerin birleşik Avrupası gibi bir modele gidilsin bizim bu konuda söyleyeceğimiz, Avrupa'nın temel değerlerinin felsefi mimarisinin korunması bakımından söyleyeceğimiz sözler olacaktır.

Biz bu gelişmelerin dışında değiliz. Bir Avrupa gücü olarak bu süreci takibe devam edeceğiz. Nasıl ki bölgemizde DAEŞ gibi terör örgütleriyle mücadele konusunda sorumluluk hissediyorsak bölgenin, kıtanın ve dünyanın geleceği bakımından da aşırı sağ, yabancı düşmanlığıyla, antisemitizmle, İslamofobiyle ve Türkiye karşıtlığıyla da mücadele etmeyi bu bağlamda sürdüreceğiz."

"Yepyeni Avrupa var artık"

İngiltere'nin AB'den ayrılma kararı alması sonrası Türkiye'nin üyelik sürecinin nasıl devam edeceği sorusuna Çelik, "İngiltere'nin ayrılmasıyla birlikte, geriye kalan 27 ülke şimdiye kadarki gibi bir düzen sürdürecek diye bir şey olmayacak. Yepyeni Avrupa var artık. Başka bir şeye dönüşecek bu. Bu tartışmaları güçlü şekilde yapacaklar." cevabını verdi.

Çelik şöyle devam etti:

"Birden çok ekseni olan katmanlı bir süreç. Aslında İngiltere'de şöyle bir vizyonsuzluk ortaya konuldu. İngiltere'yi Avrupa içerisinde ayrıcalıklı konuma getirecek birtakım anlaşmalar yaptılar ama bu süreçte aşırı sağın reflekslerine direnemedikleri için süreç onları bambaşka bir yere savurdu. İngiltere'nin son referandum sürecinde söyledikleri hariç tutulursa tabii ki Türkiye'ye desteği oldu. Başka ülkelerin de desteği var. Ama İngiltere'nin ayrılması, Türkiye'nin kalan 27 ülke ile aynı şekilde baş başa kalacağını göstermez. Çünkü AB değişmek, evrilmek zorunda. Bundan sonra gelişmeler ne yönde ilerlerse ilerlesin ne şekilde olursa olsun Türkiye için her şey daha iyi olacaktır."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, AB üyeliğiyle ilgili referanduma gidilebileceği yönündeki açıklamasıyla ilgili soruya Çelik şu cevabı verdi:

"Cumhurbaşkanımız siyasi hayatı boyunca, halkın iradesine dayanmıştır ve halkın iradesinin yönlendiriciliğine inanmıştır. Bir öncesindeki açıklamaya dikkat ederseniz, Türkiye'nin bir takım zorlamalar karşısında kendi tezini ortaya koymasına karşılık (AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude) Juncker bir açıklama yaptı. Sayın Erdoğan bunun cevabını, 'Ben zaten halkın iradesine dayanıyorum, halk ne derse o olur' manasında bütün bu vizyonsuz açıklamaları bir kenara itebilecek, Türkiye'nin temel pozisyonunu, devlet başkanı olarak kendisinin pozisyonunu gösteren açıklamadır."