Acılardan doğan zenginlik: Ruanda

Acılardan doğan zenginlik: Ruanda

Yakın geçmişte birçok acılar yaşayan ancak günümüzde tüm bu acıları unutan Ruanda’nın Afrika’nın parlayan yıldızı konumuna geldiğini söyleyen DEİK Ruanda Başkanı İbrahim Özen Ruanda’nın yatırımcılara çok büyük kolaylıklar sağladığını, Türk girişimcilerin bu ülkeye daha fazla yatırım yapmaları gerektiğini söyledi.

Türkiye’nin yakın coğrafyasında yaşananlar olumsuz gelişmelerin iş adamlarını alternatif pazarlara yönlendirdiğini söyleyen DEİK Ruanda temsilcisi İbrahim Özen, “Afrika bu anlamda bakir bir yer. Artık Çin’den kurtulmaya çalışıldığı bir dönemde Afrika pazarı ön plana çıkıyor. Bu nedenle de en başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Afrika’ya büyük önem veriliyor. Biz de bu önemin farkındayız. Bu anlamda da üzerimize düşen görevi yapmaya çalışıyoruz. Afrika’ya bu anlamda gerçekten önem veriyoruz. Ruanda yakın zamanda pek çok acıyı yaşamış ancak günümüzde birçok sorunu aşmış bir ülke. Ruanda, geçmişi geride bırakıp yeni yetişen nesillerle birlikte Afrika’nın parlayan yıldızı konumunda bulunuyor. Hatta Afrika’nın İsviçre’si olarak kabul edebiliriz.  Ruanda 11 milyon nüfusu olan bir ülke ve nüfusun yüzde 95’i tarım ile uğraşıyor. Dolayısıyla da ekonomisi tarım ve hayvancılığa bağlı. Ruanda’dan tarım ürünleri çay ve kahve ithal edilebilir. Ancak şöyle bir dezavantajımız var ki çay ülkemizde de üretiliyor. Dolayısıyla sadece kahve geliyor. Ama bizim oraya yatırım yapıp Afrika pazarına girmemiz gerekiyor. Ruanda, merkezi, güveni, paranın rahatlıkla çıkarılabileceği bir yer.” dedi.

ibrahim-ozen--(1).jpg

DEİK SON YILLARDA SON DERECE AKTİF

DEİK Dış Ekonomik İlişkiler Kurulunun son dönemlerde son derece aktif çalışmalar yürüttüğünü belirten İbrahim Özen, “DEİK Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu daha önce TOBB’un bünyesindeydi. Daha sonra Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bağımsız bir kurum haline getirildi. Şu anda da dış ekonomide Türkiye’nin çatı kuruluşu konumunda bulunuyor. Bu anlamda yeni yapılanmalarla birlikte dış ilişkilerde aktif bir rol almaya başladı. Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın da tüm yurt dışı gezileri DEİK organizasyonunda yapıyorlar. Yeni Başkanımız Ömer Cihad Vardan önderliğinde DEİK faaliyetlerinde gözle görülür bir artış var. Tüm ülke başkanlarımız kendi ülkeleri ile ilgili ciddi faaliyetlerde bulunuyorlar. Ülke başkanları olarak da ticari ilişkiler geliştirmek amacıyla birbirimizle de yarışıyoruz.  Ben DEİK’e ilk olarak hedef pazarımız olan Orta Asya ve Karayipler için üye olmuştum. Geçtiğimiz yıl da Cumhurbaşkanımızın Latin Amerika ziyaretine bu anlamda katılmıştım. Fakat Latin Amerika’nın uzaklığı bizim de vaktimizin darlığından dolayı fazla faal olamayacağımızı düşünerek Afrika pazarına yöneldik. Ruanda’da bir boşluk vardı. Ömer Cihad başkanımız da bizi bu ülkeye uygun gördü ve bu ülke ile tanışmış olduk.” şeklinde konuştu.

ruanda-(1).jpg

RUANDA’YA YATIRIM YAPMAK ÇOK KOLAY

Ruanda ile son derece son çok düşük bir ticaret hacminizin olduğundan ve sadece kahve ithal edebildiğimizden yakınan Özen, “Ruanda ile ticaret hacmimiz oldukça düşük. Burada bize de büyük görevler düşüyor. DEİK ve İş Konseyi olarak Ruanda ile yeni ilişkiler kurmak için işe koyulduk. Bu anlamda Ocak ayında 3 günlük bir ziyaret gerçekleştirdik ve Orada Türkiye İş Konseyi’nin karşı kanadını oluşturup iyi niyet anlaşmasını imzaladık. Bu vesileyle de çeşitli projeleri inceleme fırsatı bulduk. Ayrıca Ruanda Kalkınma Kurulu’nu da ziyaret ettik.  Bir ülke düşünün ki yatırım yapmanız için tüm kolaylıkları sağlamış olsun. Ülkeye girdiğiniz anda hemen banka hesabı açabilir bir günde şirketinizin kuruluşunu tamamlayabilirdiniz. Bu kuruldan çıkmadan bütün işlerinizi halledip, bir günde yatırıma başlayabiliyorsunuz. Tabi bu biraz da ticaret hacminin küçüklüğünden kaynaklanıyor. Ruanda bu anlamda yatırım yapacaklara çok büyük kolaylıklar sağlıyor.” ifadelerini kullandı.

ruanda-(2).jpg

RUANDA’DA ACILAR ÇOKTAN UNUTULMUŞ

Ruanda’nın yakın geçmişte çok büyük acılar yaşadığını söyleyen Özen, “Ruanda’ya çok uzak bir coğrafyada bulunuyoruz ama Osmanlıdan kalma bağlarımız var. Orada soykırım müzesini gezerken insanlığımdan utandım. Bize bugün insanlık dersi vermeye çalışan Almanya’nın halini ve ikiyüzlülüğünü orada çok daha iyi görme fırsatı buldum. Çok değil 22 yıl önce bugün dünya üzerinde de birçok sorunun müsebbibi olan Avrupa çok basit bir şekilde insanları sınıflaştırarak bir çatışma ortamı oluşturdu. Ruanda önceleri Belçika sömürgesiydi. Fransa bu bölgede daha etkin olabilmek için Belçika ile çıkar çatışmasına girdi ve bu çatışmayı da halkla çözebilmek için insanları kutuplaştırdılar. Hutu, Tutsi ve Twa diyerek bir ayrıştırmayla bir gecede insanları birbirlerine düşman ettiler. Bu bahsettiğimiz olay da çok uzak bir döneme ait değil. Bize bugün insanlık dersi vermeye kalkanlar 100 günde 1 milyon insanı öldürdüler.  Eskiler belki bu yaşananlardan kolay kolay kurtulamaz ama yeni nesillerden umutluyuz. Ruanda’da bu konu unutulmuş. Yeni devlet başkanları vizyonu olan iyi bir insan ve ülkesine bir hedef koymuş. Huti ve Tutsi bundan sonra hiçbir şekilde konuşulmuyor. Günümüzde orda herkes Ruandalı. Gençlere de bunu aşılamaya çalışıyorlar.” diye konuştu. 

ruanda-(3).jpg

İSMAİL KOÇ 

 

Kaynak:YENİ HABER