Prof. Dr. Önder Kutlu

Prof. Dr. Önder Kutlu

AK PARTİ’NİN SEÇİM SÖYLEMİ

AK PARTİ’NİN SEÇİM SÖYLEMİ

Türkiye iki buçuk aydır önceki dönemdeki istikrar ve güven havasını yitirdi. Siyasette, ekonomide ve sosyal hayatta çok ciddi sorunlar baş gösterdi. Seçim sonuçları ülkenin mevcut sıkıntılarını akut hale getirdi.

Neyse ki seçimleri yenileme kararı alındı. Neyse ki ortaya çıkan tabloyu telafi etme imkânı var. 1 Kasım günü vatandaş bu iki buçuk aylık dönemin şartlarını da düşünerek bir tercihte bulunacak. Siyasi atmosfer oldukça karışık.

Bu puslu havada partilerin pozisyonları çok daha önemli hale geldi, özellikle de Ak Parti’nin. Dünkü yazımızda muhalefetin muhtemel seçim propaganda malzemelerini değerlendirmiştik.

Bugün de Ak Parti’ye bakmakta fayda var. Sonuçta 13 yıldır ülkeyi yöneten ve yapısal ve işlevsel anlamlarda çok ciddi reformları uygulamaya koyabilen bir siyasi hareket.

Her şeye rağmen ülkenin ve siyasetin en önemli değeri. Toplumun % 41’inin destek verdiği bir vasatta görüşlerine ilk elden başvurulacak bir parti.

Peki, Ak Parti seçmene ne diyecek? Propagandalarını hangi söylemler üzerine oturtacak?

Kanaatimce Ak Parti’nin söylemi ile muhalefetin söylemleri benzer konularda olacak. Tabii ki meselelerin farklı yüzleri gündeme getirilecek.

Ak Parti’nin en büyük ve birinci kozu 7 Haziran seçimlerinden önce dillendirdiği ama ne demek istediğini net bir şekilde topluma anlatamadığı ‘istikrar vurgusu’ ve ‘koalisyon canavarı’ konularını ağırlıklı olarak değerlendirecek.

Temel’in mezar taşındaki ifadesi gibi ‘dedim, dedim inanmadınız; ne oldu şimdi!’ söylemini dillendirecek. ‘Koalisyon kötü, istikrar önemli’ vurgusu yapılacak.

Bunun bir yansıması olarak memleketin iki buçuk aylık dönemde % 25 nasıl fakirleştiğini ortaya koyacak. Dövizin artması, borsanın düşmesi, ekonomideki durgunluk ve isteksizlik kamuoyuna anlatılacak.

İkincisi, seçimlerin yenilenmemesi için ‘koalisyon görüşmelerini samimiyetle yürüttüklerini’ ama ‘diğer partilerin buna istekli olmadığını’ ifade edecek.

Aslında seçmen bu seçimi istedi’ vurgusu yapılacak.

Koalisyon görüşmelerinde diğer partilerin alakasız mevzuları gündeme getirmesini ‘toplumun takdirine’ bırakacak.

Üçüncüsü, Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçildiği, konumunun tartışmaya açılmasının anayasal ve siyasi etik açısından mümkün olmadığını vurgulayacak.

Anayasa maddeleri miting meydanlarında bol bol okunacak. Bu yetkilerin kendileri tarafından getirilmediği, toplumun beğenmediği ama değişmemesi için CHP ve MHP’nin adeta canhıraş bir şekilde çırpındığı anayasanın bir hükmü olduğu söylenecek.

Koalisyon görüşmelerinde MHP’nin ön şart olarak sürdüğü anayasa maddeleri bile tartışılacak.

Dördüncüsü, 7 Haziran seçimlerinden Ak Parti olarak dersler çıkardıklarını, söylemlerini gözden geçirdiklerini, milletvekili listelerini ciddi şekilde revize ettiklerini, seçmen iradesine uygun adımlar attıklarını söyleyecekler.

Seçmeni suçlayıcı bir dil kullanmaktan ısrarla kaçınacaklar, suçu kendilerinde aradıklarını gösterecekler.

Beşincisi, teröre geçit vermeyeceklerini toplumun huzur ve güveni için ellerinden ne geliyorsa yapacaklarını ifade edecekler. Şehit cenazeleri ile oluşan karamsarlık havasını dağıtmak için kararlı ve tutarlı bir dil kullanacaklar. Toplumsal hassasiyetlere vurgu yapmak suretiyle, kamuoyuna güven enjekte etmeye çalışacaklar.

‘Bugün Türkiye, tarihinde olmadığı kadar güvenli’ diyecekler. Bu kapsamda bertaraf edilen terörist sayıları ve kaynakları konusunda rakamlar ve bilgiler paylaşacaklar.

Altıncısı, Çözüm Sürecini iyi niyetle ve ısrarla bugünlere getirdikleri ama karşı tarafın bundan anlamadığından bahisle ‘bugün onların anladığı dilden konuşuyoruz’ diyecekler.

Buzdolabındaki süreç ancak terör tam olarak bittiğinde tekrar ısıtılabilir’ diyecekler.

Türkiye’nin son 13 yılda geliştirdiği silah sistemleri ve savaş teknolojisine vurgu yaparak, ‘istikrarlı ve güvenli ülke algısını’ güçlendirecekler.

Yedincisi, Toplu Sözleşme ile çalışan ve emekli memurlara sağlanan hakların daha fazlasını işçi ve diğer kesimlere sağlayacaklarını deklare edecekler. Yasa değişikliği gerektiren taşeron işçi ve sair düzenlemelerin seçimden sonra gündeme geleceğini ve düşük gelir grubundan kesimleri rahatlatacaklarını söyleyecekler.

Ak Parti eğer yukarıda yedi maddede ele aldığımız söylemleri ‘inandırıcı bir tonda’ ve ‘gerekli bilgi ve belgelerle’ destekleyerek sunabilirse seçimde muvaffak olabilir.

‘Çekingen ve kararsız bir tablo’ durumunda ise işler daha kötüye gidecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi
SON YAZILAR