Akşehir’den Sivrihisar’a tepki

Akşehir’den Sivrihisar’a tepki

Geçtiğimiz günlerde bazı basın yayın organlarında yer alan “Sivrihisar’da Nasreddin Hoca için anıt mezar yapıldı”, “Nasreddin Hoca’nın türbesi Sivrihisar’da” gibi iddialar içeren haberler Akşehirlilerin büyük tepkisini çekti. 

Konu ile ilgili olarak Selçuk Üniversitesi (SÜ), Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) ve Dumlupınar Üniversitesi’nden Akşehir’e gelen akademisyenler, Akşehir Belediye Başkanı Salih Akkaya ve Akşehir’deki sivil toplum kurulu temsilcileriyle birlikte Nasreddin Hoca Türbesi önünde basın bildirisi okudular. Basın bildirisine; Akşehir Belediye Başkanı Salih Akkaya, NEÜ Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Özkan, SÜ Rektör Danışmanı, Türk Dili Bölümü Başkanı, SÜ TÖMER Müdürü Doç. Dr. Ufuk Deniz Aşcı, SÜ Halk Kültürü Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Sinan Gönen, SÜ Nasreddin Hoca Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Kadir Öztaş, SÜ Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Mustafa Toker, Yrd. Doç. Dr. Erol Çöm, Yrd. Doç. Dr. Fatih Erbay, NEÜ Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yastı, Dumlupınar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. G. Tarıman Cenikoğlu, Akşehir Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Erdal Çiftci, Akşehir Nasreddin Hoca ve Turizm Derneği Başkanı İsa Kurt, Nasreddin Hoca Vakfı Başkanı Metin Koyuncu, Nİ-DA-Der Başkanı İsmail Hakkı Koç, Akşehir Belediye Başkan Yardımcısı Yahya Yıldız, Akşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü İbrahim Öncel katıldı.

“KIRIK BİR MEZAR TAŞI VE VARSAYIMLAR ÜZERİNE KONUŞMUYORUZ”
Basın bildirisi öncesi bir açıklama yapan Akşehir Belediye Başkanı Salih Akkaya “Geçtiğimiz günlerde Sivrihisar ilçemizde Nasreddin Hoca’mızın kabrinin orada olduğu şeklinde bazı basın yayın organlarında haber çıkmıştı. Nasreddin Hoca’mızın kabri, 700 yıldır şu anda da önünde bulunduğumuz gibi Akşehir’de bulunmaktadır. 700 yıl boyunca sürekli şehrimize gelen misafirlerimiz ve Akşehir’deki Nasreddin Hoca torunlarımız, bu türbeyi ziyaret ederek Fatiha okur. Cennet mekan Abdülhamit Han Hazretleri, 1900’lü yılların başında bir çok ecdadımızın, evliyanın türbesini restore ettirdiği gibi, Hoca’mızın da türbesinin restorasyonu için ödenek tefrik ettiler, bu ödenek kapsamında da türbemiz onarılmıştır. Şu anda türbemizde bulunan kitabelerde bunlar apaçık ifade ediliyor. Yine Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde, Sarı Saltuk’un Saltukname’sinde, İbrahim Hakkı Konyalı’nın Akşehir Tarihi kitabında, Tarihçi Fuat Köprülü’nün yayınlarında Nasreddin Hoca’nızın mezarının, kabrinin Akşehir’de olduğu ile ilgili detaylı bilgiler mevcuttur. Bir varsayım üzerine, bir kırık kabir taşı üzerine biz bunları söylemiyoruz. Hoca’mızın kabri burada ve burada olmaya devam edecek. Akşehirli torunları olarak biz Hoca’mızın kabrini ziyaret etmeye ve Hoca’mızın mesajlarını bütün dünyaya vermeye devam edeceğiz” dedi.

Basın bildirisi öncesi konuşan Selçuk Üniversitesi Rektör Danışmanı, Türk Dili Bölümü Başkanı, SÜ TÖMER Müdürü Doç. Dr. Ufuk Deniz Aşcı ise, “Bilim insanları olarak bir şeylere inanırız. Bu inandığımız şeylerin tamamı delillere dayanır. Bilim insanları bir araştırma yaptığı zaman bu araştırmaların sonuçlarını yayınlarlar. Bu sonuçlarda bilimsel bir makale ile kamuoyuna duyurulur. Biz o açıklanan, kamuoyuna duyurulan bilimsel makaleleri alırız, okuruz, eğer çok bilinen bir gerçek aslında farklıysa ve bu gerçekten de bilimsel verilerle ortaya konmuşsa amenna kabul ederiz. Fakat Sivrihisar’da önceden farklı şekillerde gündeme gelen ama çok itibar edilmeyen, daha sonra bazı bilim insanlarının adı kullanılarak gündeme getirilen iddialar sanki gerçekmiş gibi kamuoyuna duyurulunca biz bir bilim heyeti oluşturalım dedik. Selçuk Üniversitesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi ve Dumlupınar Üniversitesi’nden oluşturduğumuz bilim heyetiyle bilimsel gerçeklere sahip çıkalım istedik ve bir basın bildirisi hazırladık” diye konuştu.

“HZ. MEVLÂNA’NIN KABRİNİN KONYA’DA OLDUĞU NE KADAR KESİNSE, HOCA’NIN KABRİNİN DE AKŞEHİR’DE OLDUĞU BİR O KADAR KESİNDİR”
Bilim heyeti tarafından hazırlanan ve Doç. Dr. Ufuk Deniz Aşcı tarafından okunan basın bildirisinde şu ifadeler yer aldı:
“5 Haziran 2016 tarihli bazı gazetelerde ‘Onun Artık İki Mezarı Var’ başlığı ve ‘Nasreddin Hoca’nın Son Şakası’ sürmanşetiyle verilen bir haber yayımlanmıştır. Haberde özetle ‘yapılan son araştırmalara göre Nasreddin Hoca’nın naaşının Konya’nın Akşehir ilçesinde değil Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde gömülü olduğu’ iddia edilmiş ve ‘onun için bir anıt mezar’ yapıldığı belirtilmiştir. Bu haber ve haberde konu edilen olay tamamen hayal ürünü, gülünç, bilimsel gerçeklere aykırı ve çıkar amaçlı bir girişimdir. Sadece Türkiye’de değil bütün dünyada Nasreddin Hoca ile ilgili yapılan araştırmalar, Hoca’nın Sivrihisar’da doğduğu konusunda hemfikirdir. Yine aynı araştırmalara göre Hoca Akşehir’de yaşamış, dünyaya gözlerini burada yummuş ve cansız bedeni yine Akşehir’e defnedilmiştir. Bu bilimsel gerçek yedi yüz yıldır Hoca’yı seven herkes tarafından bilinir. Kabri de Akşehir’dedir ve onu sevenler buraya gelip bir Fatiha okumayı ihmal etmezler. Gazetelerde yer alan haber, bazı bilim adamlarının Eti Arkeoloji Müzesi ve Sivrihisar Belediyesi ile yürüttüğü çalışma sonucuna dayandırılarak yapılmıştır. Öte yandan, haberi okuduğumuzda birçok tezat ve soru işaretleri göze çarpmaktadır. Mesela haberde Nasreddin Hoca’nın kızının kemiklerine ulaşıldığı belirtilmiş fakat bu kemiklerin kızına ait olduğunun nasıl tespit edildiği açıklanmamıştır. Hoca’nın oğluna değil bizzat kendisine ait olduğu iddia edilen mezar taşı nerededir? Zamanında bu iddia ortaya atıldığında incelenmek için neden Selçuk Üniversitesi veya Necmettin Erbakan Üniversitesindeki ilgili bilim insanlarına mezkûr mezar taşı gösterilmemiştir? Sadece kızının mezar taşındaki yazı türünden yola çıkarak Hoca’nın kabrinin Sivrihisar’da olduğu nasıl iddia edilebilir? Yedi yüz yıl önce Akşehir’de Nasreddin Hoca için yapılmış olan mezar sahte ise, bu mezarı kim, hangi amaçla yapmıştır? Yoksa onların da amacı Akşehir’i turizm merkezi yapmak mıydı? Haberin sonunda, “Hoca’nın mezarının Sivrihisar’da olduğu düşünülüyor” yazılmıştır. Birileri Hoca’nın naaşının orada olduğunu düşünmüş, birileri de dikkatleri Sivrihisar’a çevirmek ve Sivrihisar turizmine katkı sağlamak amacıyla anıt mezar yaptırmıştır. Nasreddin Hoca önemli bir değer olduğu ve bütün dünyaya namı yayıldığı için, geçmiş yıllarda da onu başka diyarlara mâl etmeye çalışan girişimler olmuştur. Çünkü yaşadığı dönem, doğum ve ölüm yılları, tarihî kişiliği ve ailesi hakkındaki bilgiler tartışmalıdır. Yaşadığı dönem ve yöre hakkındaki en önemli kanıtlar Akşehir’deki türbesi, soyundan geldikleri söylenen kişilere ait mezar taşı kitabeleri ve adına kurulmuş olan vakıfla ilgili Fâtih Sultan Mehmet devrine ait bir arşiv belgesidir. İbrahim Hakkı Konyalı, Nasreddin Hoca’nın Akşehirli olduğunu söyler. 1284 yılında vefat eden Nasreddin Hoca’nın mezarı Akşehir’dedir. Bunun böyle olduğunu gerek Saltuknâme’de gerekse türbe kitabesinde açıkça görmekteyiz. Ayrıca türbenin kuzeybatıya bakan sütunun üzerine, 1393 (H. 796) yılında Yıldırım Beyazıt’ın askerlerinden Fakir Mehmet’in düştüğü not tarihî bir ders niteliğindedir. Habere konu olan ve kimin olduğu belli olmayan bir mezar taşı kitabesindeki baş tarafı silik ‘…din’ yazısından Nasreddin Hoca’nın Sivrihisar’da olduğunu çıkarmak mümkün değildir. Tamamıyla Sivrihisar’a turizm geliri getirmek için yapılmış bu haber algı operasyonundan başka bir şey değildir. Söz konusu haber Nasreddin Hoca’yı sevenleri, Akşehirli hemşehrilerini, Nasreddin Hoca hakkında araştırma yapan bilim insanlarını; özellikle de onun aziz ruhunu sızlatmıştır. Hz. Mevlâna’nın kabrinin Konya’da olduğu ne kadar kesinse, Hoca’nın kabrinin Akşehir’de olduğu bir o kadar kesindir.”
Yapılan basın bildirisinin ardından Akşehir Belediyesi’nce bastırılan ve Mehmet Koç tarafından yazılan Nasreddin Hoca Türbesi ile ilgili gerçekleri anlatan ‘Türbetül Merhum’ kitabının, Sivrihisar Belediye Başkanına ve oradaki öğretim üyelerine gönderilmek üzere kargoya verileceği açıklandı. Basın bildirisinin ardından Bilim Heyeti, Nasreddin Hoca Türbesi’nde dua okudu.