“Allah’ın rızasını gözetin”

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, “Kurbanın ibadet niyetiyle kesilmesinin şarttır. Kesilen kurbanlık hayvanların et ve kanları değil,  bu kesimi yapan Müslümanların takva ve bağlılığı Yüce Allah’a ulaşacaktır” dedi.
“Allah’ın rızasını gözetin”

Allah rızası gözeterek kesilen kurbanların güzel ahlak yolunda gelişmenin ilk basamağını oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, “Kurbanın ibadet niyetiyle kesilmesinin şarttır. Kesilen kurbanlık hayvanların et ve kanları değil,  bu kesimi yapan Müslümanların takva ve bağlılığı Yüce Allah’a ulaşacaktır” dedi.

İnsanlık tarihi boyunca bütün ilahi dinlerde kurban ibadetinin mevcut olmakla birlikte şekil ve amaç yönünden bazı farklılıkların bulunduğunun altını çizen Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, “İslam’da mali bir ibadet olan kurban; Kur’an, sünnet ve icma ile sabittir. Kur’an’da Hz. Âdem (a.s.)’ın iki oğlunun (Habil ve Kabil) Allah’a kurban takdim ettiklerinden bahsedilir. Bir başka ayette İlahi dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğuna işaret edilir. Ayrıca Hz. Peygamber (a.s.)’ın hadislerinde de imkânı olan kimselerin kurban kesmeleri emredilir. Kurban kelimesi ise sözlükte; yaklaşmak, yakınlık, Yüce Allah’a manevi yakınlığa sebep ve vasıta olan ibadet demektir. Dini bir terim olarak ise, ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanları usulüne göre boğazlamaktır” diye konuştu.

“İBADETLE ÂDETİ BİRBİRİNDEN AYIRMALI”

Kurban da dâhil, namaz, hac ve oruç gibi bütün ibadetlerde şekil boyutu kadar, mana boyutunun da önemli olduğunu vurgulayan Altıntaş, “Bunlardan birisi eksikse, ibadetlerden beklenen pozitif yönde ahlaki ve ruhsal değişim gerçekleşemez. Bu sebeple, ibadet hayatının ruh ve manasını; iyi niyet, hasbilik,  huşu, ihsan,  ihlâs, sadakat, teslimiyet, takva ve her şeklin sembolik anlamını kavramak oluşturur. Bundan dolayı bir Müslüman, ibadetle âdeti birbirinden ayırması gerekir. Bu da ancak sahih niyetle olur. İbadetlerin ruhunu teşkil ve tahkim eden niyet ve ihlâs, bütün ibadetlerin iliğidir. Dolayısıyla, ibadetlerden elde edeceğimiz sevabı yok eden âdetleştirilmeye dayalı,  gösterişçi ve desinler türü dindarlıklardan uzak durulmalıdır. ‘Kestiğiniz kurbanların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız Allah'a karşı gelmekten sakınmanız ulaşır’ ayetinde bu ihlâs durumu ve samimi dindarlığın nasıllığı vurgulanır. Onun için yaptığımız ibadetlerin hikmet ve derin manasını kavramak çok önemlidir” şeklinde konuştu.

“BİRLİK VE BERABERLİK RUHU CANLANIR”

Hikmet;  faydalı amele götüren bilgi, bu bilgiye dayalı olarak ortaya konan faydalı amel, bilgi ve amelin hâsılasından çıkan sağlamlılık diye tanımlandığını aktaran Altıntaş, “Bu bağlamda kurban kesmenin de hikmetlerinden bahsedilebilir. Hasbi olarak sadece Allah’ın rızasını gözeterek kesilen kurbanlar, bizim güzel ahlak yolunda gelişmemizin ilk basamağını oluşturur. Müslümanlar her kurban kesiminde Hz. İbrahim ile oğlu İsmail’in Allah’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda başarılı sınav hatırasını tazelemiş,  kendilerinin de böyle bir sınava her zaman hazır olduklarını simgesel davranışlarıyla göstermiş olurlar. Ayrıca kesilen kurban etlerinin toplumun zayıf kesimleriyle paylaşılması neticesinde, toplum bireyleri arasında kardeşlik, birlik-beraberlik, yardımlaşma,  dayanışma ve sosyal adalet ruhu canlanır ve gelişir” dedi.

7-1-3.jpeg

“BARIŞ KÖPRÜLERİ KURUYOR”

Kurbanların fakir-fukara gibi ihtiyaç sahiplerine dağıtılmasının varlıklı Müslümanlarla bu kesimler arasında kardeşlik ve barış köprülerinin kurulmasına hizmet ettiğine değinen Altıntaş, “Ayrıca zenginlerde paylaşma ahlakı yaşam tarzı haline gelir ve cimrilik hastalığı da tedavi edilir.  Ahlaki açıdan veren el hükmünde olan kimselerde Allah’a karşı sorumluluklarını yerine getirmek manasına gelen takva ahlakı ve sadakat bilinci güçlenir.  Asıl Kurban kesmenin hikmeti,  eğer Hz. İbrahim Peygamberi ölçü alırsak,  her ne ise Allah’a adamaya hazır olduğumuz İsmaillerimizi O’nun yolunda feda etmeye hazır olma duyarlılığına ulaşırız. İşte kurban, Allah yolunda malı, canı feda edebilmeyi ifade eder.  Bir hayvan kesip etini fakirlerle paylaşma işi bu ibadetin sadece görünen yüzüdür. Kurbanda asıl olan, bu ibadetle takvaya ulaşmadır.  Bu manada kurban; özveridir, samimiyettir, teslimiyettir, sabırdır, paylaşmadır, dayanışmadır, dünya Müslümanlarıyla iletişim kurmadır, dostluktur. Eğer kestiğimiz kurbanlar bize bu ahlaki güzelliklerin kazanılmasına vesile oluyorsa, işte o zaman amaca ulaşmış oluruz” ifadelerini kullandı.

“ÖNCELİK YAKIN AKRABA”

Kurbanın ibadet niyetiyle kesilmesinin şart olduğunun altını çizen Altıntaş, “Kesilen kurbanlık hayvanların et ve kanları değil,  bu kesimi yapan Müslümanların takva ve bağlılığı Yüce Allah’a ulaşacaktır. İslam’a göre kesilen kurbanların etleri üçe ayrılmalıdır. Bunlardan bir kısmı, fakire-yoksula dağıtılmalı, ikinci kısmı, eve gelen misafirlere ikram edilmeli,  üçüncü kısmı ise, ev halkıyla yenilmelidir.  Türkiye Müslümanları sivil ve resmi kuruluşlar kanalıyla gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında bedellerini vererek vekalet yoluyla kurban kestirmektedirler.  Elbette bu uygulama biçimi İslam’da övülür.  Ancak, nasıl ki zekât ibadetinde önce yakın akrabalardan başlanılması gerekirse, kurban ibadetinde de önceliği yakın akrabaya, varsa imkânlarımız sonra da uzak akrabaya tercihimizi kullanmalıyız” diye konuştu.

“İBADET OLAYINA ŞAHİTLİK ETMELİ”

Kurbanda halis ve saf niyetin çok önemli olduğunu vurgulayan Altıntaş, “Son zamanlarda çevremizdeki bazı Müslümanlardan şu tarz konuşmalara şahit oluyoruz. Ülke içinde kurbanlar pahalı ama yurt dışında ucuz. Bu sebeple ben vekâlet yoluyla kurban bedellerini yurt dışına gönderiyorum diyorsak, niyetlerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. Bu tür davranışlar hasbilik değil, hesabilik manasına gelir. Allah’ın rızasını kazanmaktan uzaklaşırız.  Varlıklı Müslümanlar, kurbanlarının bir hissesini uzak diyarlara gönderirken, mutlaka ev ahalisine de bir hisse ayırmalıdırlar. Çocuklarımız, genç nesiller bu ibadet olayına şahitlik etmelidirler.  Vekâleten kurbanlık bedellerimizi sivil toplum kuruluşlarına iletip, bizler de çocuklarımızı alarak deniz kenarlarına, tatil köylerine gitmek yerine evde kalarak; kurban, bayram, bayram namazı, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, hediyeleşmek gibi ahlaki değerlerimizi genç nesillere aktarmalıyız” şeklinde konuştu.

“ULU ORTA KURBAN KESMEMELİYİZ”

Kurbanla ilgili değişen algılardan birisinin de kurban olayına yıllık et ihtiyacı gibi bakıldığına değinen Altıntaş, “Bu da doğru değildir. Belki bunu geliri düşük fakir insanlar yapabilir, ama zenginlere ne oluyor? Etleri dağıtmak yerine, derin donduruculara atıp, gelecek kurban bayramına kadar yiyorlar. Bu doğru bir uygulama değildir. Kurban, Allah rızası için kesilir ve onun yolunda fakire-fukaraya dağıtılır. Bu hususu yeniden gözden geçirilmeliyiz, diye düşünüyorum. Ayrıca bir de kurbanlık hayvanlarımızı mutlaka kurban kesim alanlarında kesmeliyiz. Hayvanlara eziyet etmemeli, aksine şefkatle davranmalıyız.   Sağlık ve temizlik kurallarına uymalıyız,  ulu orta sokak ve mesire yerlerinde kurban kesmemeliyiz. Yapılan işin ibadet olduğu duyarlılığıyla hareket etmeliyiz” dedi.

YİĞİT BERKAY ÇOPUR / YENİ HABER