Oktay Aksu

Oktay Aksu

ASKERLİĞİN BEDELİ

ASKERLİĞİN BEDELİ

Millet olarak vatan borcu namus borcu deyip davul zurna ile güle oynaya askere giden bir tarafımız var. Türk erkeğinin üç mürüvveti var. Sünnet, askerlik ve düğün. Eski Türkiye askerlik yapmayanın adamdan sayılmadığı bir ülkeydi. Askerlik yapmayana kız da verilmezdi. Askerliğin hem kutsal bir tarafı vardı, asker ocağı peygamber ocağı idi, hem de olgunlaştıran adam eden bir ocaktı. Bir çok Anadolu genci köyünden ilk defa askerlik dolayısıyla çıkar, bir çok gariban orada sünnet olur, okumayı yazmayı orada öğrenir. Anadolu delikanlısı hiç tanımadığı insanlardan iyilik görür. Müşfik ve bilgili komutanlarla tanışır. Çocuğuna komutanının ya da asker arkadaşının adını veren binlerce insan vardır bu ülkede. Yetmiş yaşına gelmiş ihtiyarlar köy kahvesinde askerlik anılarını anlatırlar birbirlerine.

            Bir yerden bakınca böyle bir askerlik vardı. Hala var mı, bilmem. Başka bir yerden; eğitimli, profesyonel meslek sahibi, kent soylu ailelerin çocukları için askerlik oldu bitti angaryaydı. ‘’Benim gibi en verimli çağında ki adamı askere alıp on sekiz ay(eskiden öyleydi, daha eskiden iki yıl) işinden gücünden etmek vatana ihanettir’’ yollu beylik lafları az duymadık. Yıllarca asker kaçağı olarak sürdürürler hayatlarını. Açık öğretim fakültesinin en önemli işlevi askerliği kısaltması yahut yıllarca ertelemesidir, yoksa bu kadar rağbet görmesi okuma aşkımızdan değil. Bütün legal yollar tıkanınca çürük raporu peşinde koşarlar. Olmazsa aldırıverirler dalaklarını olur biter. Odamı olmadı? torpil ararlar; rahat bir yere düşeyim, düştüğüm yerde rahat edeyim diye. ( düştüğü yerde rahat etmek te ne demek. Rahat edecek olsa düşer miydi? İnsan rahat etmek için yükselmek ister, yükseldiği yerde rahat edeceği beklentisi taşır olsa gerektir, neyse) Zaten ezelden torpillidirler, para her kapıyı açan anahtar işlevini orada da sürdürür. Okumuş, yazmış, kıvrak zekalı adamlardır, komutanların yumuşak karnından girmeyi iyi bilirler. Üç ay hava değişiminin bedeli; bazıları için subay gazinosunun avizesini değiştirmeye denktir, bazıları içinse hareket halindeki cipten atlayıp kolunu bacağını kırmaya. Meğer kimsenin asker doğduğu filan yokmuş. İnsanların inançlarıyla askerlik arasında ki bağlantı kopunca, vatan borcu, namus borcu gibi kavramlar anlamını yitirmiş. Bir eski zaman nostaljisi olarak ataların dilinde kalsın bu kavramlar, düşmesin gençlerin diline. Yazık. Modern zamanlarda askerlik, artık bizim mahalle içinde bir şey ifade etmiyor. Bunda yukarıda belirttiğim gibi devletin toplumun inançlarının çok uzağında durması, savaşlarda asker sayısının önemini yitirmesi ve son otuz yıldır doğuda var olan anlamsız savaş etkili olmuş olabilir. Bir de kifayetsiz rütbelilerin askere yaptığı zulüm. Son yıllarda askerden gelenlerin anlattıkları, eskilerin hikâyelerine hiç benzemiyor. Anaların çok Mehmet doğurduğunu, bir Mehmet’in bir silah kadar değerinin olmadığını anlatıyorlar.

            Yine de bir adalet duygusu yaratırdı bizim çocuklarda, yukarı mahallenin çocuklarının aynı elbiseyi giyip aynı koğuşta yatmak zorunda olması. Sonra bedelli askerlik diye bir kavram girdi hayatımıza. Askerliğin bir bedeli hep vardı aslında. Kimi malıyla öderdi faturayı kimi kanıyla. Ne diyelim; kanları beş para etmez zaten, mal versinler daha iyi.

            Bedelli askerlik ilk çıktığında bizim çocuklar için çok büyük meblağlar söz konusuydu. Onlar bedel verdiler, bize dokundu. Bu adaletsizlik duygusu yaktı içimizi, biz de tuttuk türkü yaktık; Zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir.

             Belki de bu türkü yığınların yapamayacağı etkiyi yaptı. Siyasilerin vicdanına dokundu da bedel makul düzeylere çekildi. Zorunlu askerlik var olduğu her ülkede vicdani ret konusu. Ortada bir yanlışlık olduğu muhakkak. Devletlerin zorunlu dediği her şey sorunludur. Hiçbir insanın, kurumun ya da devletin insana cebir kullanma hakkı yoktur. Esas itibariyle askerlik zorunlu olmaktan çıkartılmalıdır. Çıkartılmıyorsa, bedel makul düzeyde olduğu sürece zorunluluğun esnetilmesi anlamına gelir ki müspet bir aşamadır. Tespit edilen miktarı dahi ödeyemeyecek durumda olan ve askerlik yapmak istemeyenler için de alternatif ödeme seçenekleri tanınarak daha adil bir düzenleme yapılabilir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oktay Aksu Arşivi
SON YAZILAR