Bakan Ala'dan 'Fırat Kalkanı Harekatı' açıklaması

İçişleri Bakanı Efkan Ala "Fırat Kalkanı Harekatı" ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Bakan Ala'dan 'Fırat Kalkanı Harekatı' açıklaması

İçişleri Bakanı Efkan Ala, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda, editör ve muhabirlerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlıyor, son dönemdeki gelişmeler ile bakanlığının faaliyetlerine ilişkin konularda değerlendirmelerde bulundu. Ala "Türkiye güvenliğini sağlayacaktır, Cerablus en kısa zamanda temizlenecektir" dedi. 

Bakan Ala'nın açıklamalarından satır başları şöyle;

TÜRKİYE KENDİ GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYACAKTIR

Türkiye terör örgütleriyle genel olarak mücadele etmektedir. Türkiye denilebilir ki adeta savaş halindedir. Bu bölgede Türkiye'ye yönelik yakın tehlikeden açık ve hazır tehlike sözkonusudur. Dün 9 tane bugün bir tane havan mermisi attılar. Türkiye buna seyirci kalamaz, kendi sınırlarının, vatandaşının güvenliğini sağlayacaktır. Gerekli faaliyetleri yapıyor ve alması gereken önlemleri alıyor. Bunu yaparken uluslararası hukuk çerçevesinde yapıyor. Hemen yanıbaşımızda terör örgütlerinin Türkiye'yi tehdit etmesine fırsat verilmeyecektir, yapılan şey budur. Türkiye şu anda inisiyatifi alırken kendi vatandaşlarının da güvenliğini sağlamıştır. Karkamış'taki vatandaşlarımız daha güvenli yerlere alınmıştır. Şu anda bu çerçevede aldığımız inisiyatif bölgede devam etmektedir, tehdit ortadan kalkıncaya kadar devam edecektir. Terörle karşılaşan ülkelerin deniz aşırı yerlerde aldıkları inisiyatif hatırlanmalıdır. ABD'de bir terör saldırısı olduğunda bunun merkezi Afganistan'da olmuşsa oraya kadar gidilmiştir. Fransa'da bir şey olduğunda Suriye'deki üsleri bombardımana tutulmuştur. 

SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNDEN YANAYIZ

Bu Türkiye'nin en meşru hakkıdır, yetkisidir. Bizim vazgeçilmezlerimizde Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlanması, oradaki vatandaşın arzularını yansıtan, onlarla birlikte olduğunu değerlendirdiğimiz ılımlı muhalefetin desteklenmesi ve koalisyon güçleriyle birlikte hareket edilmesidir. Türkiye'nin sınırlarında Türkiye'ye yönelik gerek havan mermileri atarak tehdit oluşturan, gerekse Türkiye'nin içerisine teröristleri sokarak saldırılar gerçekleştiren tehditten bahsediyoruz. DAEŞ'le ciddi bir mücadele yürütüyoruz, orada başka terör örgütleri de var. Daha önce Türkiye'ye yönelik birtakım intihar bombacısı eylemlerinde PKK-PYD ilişkisinin nasıl olduğu ortaya çıktı. Diğer terör örgütleriyle DAEŞ ve PKK ilişkisinin nasıl olduğu ortaya çıktı. Böyle bir kaotik coğrafyada istikrar adası olan Türkiye'ye yönelik uluslararası güç odaklarının perdelemelerinden güç alan terör tehditlerinin ortadan kaldırılması için yapılması gereken işler yapılıyor. Bu işi nokta bazlı değerlendirdiğimizde daha kısa bir sürede netice alınacaktır. Diğer hususlarda ise mücadele sürdürülecektir. 

TÜRKİYE İSTİKRARLI OLDUĞU İÇİN HEDEF ALINIYOR

Türkiye'de tek başına iktidar imkanı ortadan kalkınca 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra terör saldırıları başladı. 2 polisimizi şehit ettiler daha sonra da Adıyaman'da jandarmamıza saldırdılar. Daha sonra bombalama, intihar saldırıları başladı. Hedef Türkiye'nin istikrarıydı. Bu bölgede meselelere vaziyet edebilen güçte başka bir devlet kalmadı. Türkiye'nin istikrarının zayıf düştüğünü düşündükleri anda çok daha fazla saldırıya geçtiler. Şimdi de bu FETÖ ihanet terör örgütünün darbe girişiminden hemen sonra, bu hainler bertaraf edilince burada zaafiyet doğdu mu diye, tekrar saldırılar meydana geldi. DAEŞ bir tarafta, PKK bölücü örgüt bir tarafta, bunlara altyapı sağlayan FETÖ bir tarafta. Burada istikrarın hedef alındığı çok açık. Neden sayın Cumhurbaşkanı ülkenin lideri olarak doğrudan hedef alınıyor? Türkiye'nin istikrarını temsil ediyor. Güçlü bir dille ve orada müşahhas bir şekilde duruyor sayın Cumhurbaşkanı. Milletin de darbeye karşı duruşu ve milletimizle beraber topyekün siyasi partiler ile, Cumhurbaşkanımızın liderleriyle, medyasıyla, Başbakanımızla bütün bir toplum kesimleriyle bu darbe girişimine karşı durduk. Yönetime ülke olarak millet olarak el koyduk. Bu da en büyük zenginliğimiz. Şimdi kardeşliği zedelemeye yönelik saldırılar yapılıyor şimdi. Bu millet bu tuzağa asla düşmeyecek, bu meselelerin üstesinden gelecektir. Allah'ın izniyle kararlı bir biçimde çözecek ve yoluna devam edecektir. 

GAZİANTEP SALDIRISI PROFESYONEL BİR KURGU GİBİ

Gaziantep saldırganının kimliği belli olmadı. Daha önce açıklama çerçevesinde değerlendirme yapabiliriz. Bir fabrikasyon patlayıcı. Böyle olunca çok yardım almış ve profesyonel bir yardım almış imajını doğruyor. Bu böyle mi, değil mi daha sonra ortaya çıkacaktır. Profesyonel bir kurgunun olduğunu gösteren işaretler var ama dediğim gibi daha sonra ortaya çıkacaktır. Ölü sayısı sivil 53, 19'u kadın, 35'i erkek. Ayrıca bunların içerisinde 30 çocuk var. 8 kişinin kimlik çalışması devam ediyor. Yaralı sayısı 97. Bunlardan 45'i çocuk. Şu anda hastanelerde 51 yaralımız var bunlardan 12'sinin durumu kritik. Allah'tan şifalar diliyorum. 

AYDEMİR MEZARDAN KALKSA DARBE YAPAMAYACAK!

Sistemimiz maalesef darbelere imkan tanıyan bir sistem. 1960'dan bugüne kadar 56 yıl olmuş. 56 yılda 10 kez doğrudan ya da dolaylı darbe teşebbüsü olmuş, darbe olmuş. Bu sistemin zaafiyetini gösteriyor. Sistemin ortak özelliği askeri anayasalarla yürütülmüş. Darbe dönemlerinde yapılmış anayasalarla. 60 anayasası, 71'de muhtırayla değiştirildi, 80'de yine darbe oldu anayasa değişti. Askeri anayasa ile askeri demokrasi olmaz. Askeri anayasa darbe heveslilerine imkan tanır. Biz sistemi öyle değiştirmeliyiz, reforme etmeliyiz ki, mezardan Talat Aydemir çıksa gelse, ordunun başına geçse artık darbe yapma imkanı olmamalı. Darbeye kalkışamamalı.