Bakan Soylu canlı yayında soruları yanıtladı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: (3)- "(Yunan gazetesinin İmamoğlu manşetine ilişkin) Esas CHP'lilerin çıkıp, 'Senin haddine ne, sen niye böyle bir manşet atıyorsun? Tevfik Bey doğru bir şey söyledin sen, biz burayı atlamışız.' demesi lazımken, böyle telev
Bakan Soylu canlı yayında soruları yanıtladı

İSTANBUL (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "(Yunan gazetesinin İmamoğlu manşeti) Esas CHP'lilerin çıkıp, 'Senin haddine ne, sen niye böyle bir manşet atıyorsun? Tevfik Bey doğru bir şey söyledin sen, biz burayı atlamışız.' demesi lazımken, böyle televizyonların karşısında 'Ben bu işlerle ilgilenmiyoruz, ciddi bulmuyorum.' gibi son derece samimiyetten uzak ve son derece bu konularda hakikaten sırılsıklam derler ya, sırılsıklam yorumlar yapan bir anlayış ortaya koyuyor. Yani ne demiş? Tam da bir milli adamın ortaya koyacağı bir değerlendirmeyi yapmış. Ben altına imza atıyorum." dedi.

Bakan Soylu, TGRT Haber'de katıldığı Gündem Özel programında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"31 Mart'ta çok organize bir iş yapıldı ve bunu İstanbul Büyükşehir seçimlerinde yaptılar.' dediniz, az önce de örneklerini verdiniz. Bunu yapmak için bir akıl lazım. Siz bu işin arkasında nasıl bir zeka arıyorsunuz?" şeklindeki soruya Soylu, birilerinin bir araya geldiği, çok yönlü olarak da baktıkları, yönlendirdikleri bir akıl olduğunu söyledi.

Seçimden sonra olanları da gördüklerini ifade eden Soylu, bir mahalle baskısı oluşturulduğunu, linç kültürü ortaya çıkarıldığını belirtti.

Soylu, İstanbul'un sadece bir şehir olmadığını vurgulayarak, "İstanbul küresel güç merkezimizdir. Biz buna bir karar vereceğiz. İstanbul bizim küresel akıl merkezimizdir. Biz buna bir karar vereceğiz. Yoksa birilerinin arka bahçesi mi olacak? Biz buna bir karar vereceğiz. Bütün bunlar olur, bütün bunlar gerçekleştirilirken vakayı adiyeden, normal bir olay, adi bir olay olarak değerlendirmek ve görmek elbette ki bizim aklımızla oynamak anlamına gelir diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

Bakan Soylu, "23 Haziran'daki seçimin tekrarlanmayacağının garantisi var mı?" sorusuna, şu anda herkesin alarm vaziyetinde olduğunu, bu noktada siyasi partilerin de adımlarını çok dikkatli şekilde attığını, kendilerinin de seçim güvenliği ve propaganda dönemi noktasında ihtiyaçlarını belirlediklerini, buna yönelik tedbirler aldıklarını ve almaya devam etiklerini aktardı.

- "Biz de bu hukuka bağlıyız ve bu hukukla hareket etmekle mükellefiz"

"Söylediklerinizden yola çıkarak, Ekrem İmamoğlu size göre bir proje mi?" sorusu ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun belediye ve bağlı kuruluşların veri tabanı kayıtlarının elektronik olarak kopyalanmasını içeren kararına ilişkin yönündeki soru üzerine Soylu, "(Görevlinin açtırtmadım ifadelerine ilişkin) Açtırtamaz. Hiçbir görevli bunu açtırtamaz. Bu bir cehaletten kaynaklanmaktadır. Türkiye dünyada uygulanan bir müktesebatın içerisine kendisini koymuştur. Kişisel verileri koruma diye bir hukuku vardır. Biz de bu hukuka bağlıyız ve bu hukukla hareket etmekle mükellefiz. İçişleri Bakanı olarak göreve geldiğim zaman bütün istihbari verileri kopyalayayım mı yani? Böyle bir şey olur mu? Bu bir sapkınlıktır. Aynı zamanda da bir hukuk katliamıdır. Böyle bir şey yapılabilir mi? Tamamen gayri kanuni." diye konuştu.

Soylu, yapılmak istenenin rövanşizim olduğunu dile getirerek, bunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile millette yönelik bir rövanşizm olduğunu aktardı. Türkiye'nin görünür ve görünmeyen darbeler yaşadığını ifade eden Soylu, bunun sadece içeriye söylenmediğini, 15 Temmuz darbesinin talimatını veren okyanus ötesine de söylendiğini kaydetti.

Bakan Soylu, "Bu devlet ciddiyetiyle bağdaşmaz, cehalettir. Üçüncüsü bir emanete esas itibarıyla halel getirmektir. Büyükşehir Belediyesinin sahibi olmuyorsun, yönetimine geliyorsun." dedi.

Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu'nun ifadelerinin sorulması üzerine Soylu, insanların söz söyleme hürriyetine karışabilme hakkının söz konusu olmadığını belirterek, kendisinin de Trabzonlu olduğunu ve şehrine hizmet ettiğini söyledi.

Soylu, Yunan gazetesinin İmamoğlu manşetine yönelik olarak da, "Esas CHP'lilerin çıkıp, 'Senin haddine ne, sen niye böyle bir manşet atıyorsun? Tevfik Bey doğru bir şey söyledin sen, biz burayı atlamışız.' demesi lazımken, böyle televizyonların karşısında 'Bu işlerle ilgilenmiyoruz, ciddi bulmuyorum.' gibi son derece samimiyetten uzak ve son derece bu konularda hakikaten sırılsıklam derler ya, sırılsıklam yorumlar yapan bir anlayış ortaya koyuyor. Yani ne demiş? Tam da bir milli adamın ortaya koyacağı bir değerlendirmeyi yapmış. Ben altına imza atıyorum. Kim ne derse desin, kim nasıl yorum yaparsa da yapsın. Eğer doğruları söyleyemeyeceksem, bir şeylerden korkacaksam bu koltukların bize ne getirisi, ne götürüsü var? Böyle bir şey olur mu?" diye konuştu.

"O Yunan gazetesi 'İstanbul'u bir Yunanlı kazandı' diye yazdı. İmamoğlu bunu tekzip etmedi." ifadeleri üzerine Soylu, "(Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu'nun ifadeleri) Bundan daha doğal, daha milli ve daha doğru bir değerlendirme söz konusu değil. Ben kendime yanıyorum ben söylemediğim için, çok açık söylüyorum. Sonra 'Yok Trabzonlulara bunu söyledi.' Bize söylese herhalde ben de gerekli cevabı verebilecek kabiliyetteyim. CHP, bundan 60 yıl ve daha önceki, İnönü'nün getirdiği zihniyetinden bir gram sapması yok. Aynı silsile aynı, çizgi devam ediyor."

- Terörle mücadele

Bakan Soylu, "Bundan sonra Öcal'ın avukatlarıyla görüşeceği söylendi. Çözüm süreci devam mı edecek? Bir ikincisi 'HDP'den oy alamadığınız için Öcalan'a bu açıklamaları yaptırdınız, diye bir soru var. Bu oya ihtiyacınız olduğu için mi bunları yaptırıyorsunuz? Ya da dış politik bir şey mi bu?" yönündeki sorulara şöyle yanıt verdi:

"Dış politik bir şey değil. İki, şunu çok net bir şekilde ifade etmem gerekiyor. Türkiye, terörle mücadele konusunda ve karşı karşıya kaldığımız ayrılıkçılık konusunda ciddi bedeller ve maliyetler ödedi. Bizatihi Türkiye'nin bütünü bunu ödemiştir. Özellikle Doğu ve Güney Doğu'da gördüğüm Kürt kardeşlerimiz bu bedelleri ödemiştir ve bundan bizim dışımızda da herkes istifade etmiştir. Burada Allah'a hamdolsun terör konusunda Türkiye bütün dünyanın özellikle birtakım güçlerinin her türlü karşı tarafı desteklemelerine rağmen terör örgütlerinin bileğini bükmüştür. Aynı zamanda DEAŞ'la, FETÖ ile DHKP/C gibi sol terör örgütleriyle mücadele ediyor, aynı zamanda da PKK ile mücadele ediyor. Bütün bunları yaparken de dış dünyanın ciddi bir kuşatmasıyla da karşı karşıya."

Terör örgütünün dağlarda 1990'lı yıllarda 15 bin teröriste kadar barındırdığını, şimdi bu sayının 700'ün altında olduğunu, yılbaşından itibaren iç güvenlik harekatında öldürülen terörist sayısının 84 olduğunu aktaran Soylu, "Ben bu rakamları verdiğimde, 700 dediğimde Türkiye'nin sınırları içerisine giren terörist sayısı şu anda 27. Terör örgütüne katılan kişi sayısı yıl başından itibaren 31." dedi.

Teröristlerin hareket kabiliyetlerinin tamamen ortadan kalktığını, bütün alanlarına ciddi darbeler verildiğini ve şu anda saklanıp, kaçtıklarını ifade eden Soylu, bu konuda bilgi verdi.

Bakan Soylu, 2 binin üzerinden DEAŞ'tan tutuklu olduğunu aktararak, "Bugün DEAŞ'ta bugünlerde hareketlilik söz konusu. Arkadaşlarımız ciddi şekilde bu konuda tedbir almaya çalışıyorlar. Aynısı FETÖ'de söz konusu. Bütün bunlarla Türkiye bir mücadele yapıyor. Şimdi 'AK Parti acaba yeniden böyle bir geri dönüş mü yapıyor?' Bunu söyleyenler bu seçimde PKK ile kol kola girenler. Kendi hamlelerinin bir meşruiyetini almaya çalışıyorlar. Biz bir terör örgütünün yoldaşı hiç olmadık, olmayacağız. Bu bu kadar açık. Terör örgütüne bizim üreteceğimiz üreteceğimiz tek bir çözüm var. Onu da bugün yapıyoruz. Doğu'daki kardeşlerimizi hepsini bu bölgede, coğrafyada huzurun, barışın, kardeşliğin ve demokrasinin getirdiği sonuçla karşıya bırakmak bizim temel sorumluluğumuzdur." ifadelerini kullandı.

Bölgede meydana gelen değişime de değinen Soylu, bölgedeki ve Türkiye'deki turist sayısının arttığını vurguladı.

Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'ye tek bir cepheden bakıyor değiliz. Türkiye'ye topyekun bir cepheden bakıyoruz. Türkiye bunu sağlayabilecek bir potansiyeli, kapasiteyi kullanan bir ülke. Peki ne oldu da İmralı'da terörist başı Apo'yla bu avukatları görüştü. Çok uzun zamandan beri bu bizim kendi içimizde yaptığımız bir değerlendirmeydi. Biz terörü ortadan kaldırmak için, bitirebilmek için ve bu konudaki umutları ortadan kaldırabilmek için her türlü meseleyi en ince detayına kadar yukarıdan aşağıya koordine etmekle yükümlüyüz. Biz terörün dilini, iletişimini, finansını, dış ayağını, cezaevi ayağını, bütün bunların tamamını tedbir almak ve buna ait ülkemizi, milletimizi, topraklarımı ve etrafımızdaki coğrafyayı, dışarıda atacağımız adımlar dahil, bunu öncelemek, tedbirlerini almakla mükellefiz. Böyle bir talep çok uzun zamandan beri geliyor. Seçim öncesinde de geldi. Seçim öncesinde konuşuldu. Bu yapılmalı mı, yapılmamalı mı? Ve dedik 'Evet, şimdi bu görüşmenin gerçekleşmesi uygundur.' (Açlık grevinden ölenler) 7 kişi açlık grevinden öldü. Bu doğru. Daha doğrusu intihar ettiler. Yani açlık grevinden ölme değil, intihar etti. Bunlar asıldı. Bunların bir bölümü de teslim olanlar ve önemli ifadeler verenler. Biz burada başka bir şeye daha bakıyoruz, acaba bunlar öldürüldü mü içeride, biz buna da bakıyoruz. Kendilerini astılar. Açlık grevinden ölen yok. Zaten ölümle ilgili açlık grevine daha yeni başladılar. Ben 9 kilo verdim seçimde, Leyla Güven kaç aydan beri 5-6 kilo verdi."

(Sürecek)

Kaynak: