Balıkçılıktan fotoğrafçılığa uzanan hikaye

İbrahim Erdoğan, Beyşehir’de göl kenarında bulunan Şefik köyünde balıkçılık yaparken şimdi profesyonel fotoğrafçılar kadar güzel kareler yakalamaya başladı.
Balıkçılıktan fotoğrafçılığa uzanan hikaye

İbrahim Erdoğan Beyşehir’de geçimini balıkçılıktan sağlayan bir Anadolu insanı. Beyşehir’e gelen turistlerden sonra fotoğrafçılığa ilgi duymaya başladı. Erdoğan önce cep telefonuyla çekimlere başladı şimdi ise profesyonel fotoğraf makinesi ile en güzel kareleri yakılıyor.

Fotoğraf çekmeye başladıktan sonra her şeyin değiştiğini belirten İbrahim Erdoğan; “Mesleğim balıkçılık. Fotoğraf çekmekten keyif alıyorum. Bana çok fazla şey kazandırdığına da eminim. Doğanın güzelliklerini görmek, dostların ilgisi, kazandırdığı çevre ve en önemlisi kendime olan güveni yerine getirdi. Fotoğraftan önce ki İbrahim şuan kesinlikle yok. Profesyonel olarak devam eder miyim bilemiyorum ama fotoğraf çekmeye devam edeceğim.” şeklinde konuştu.

12743727_1029883927074537_9164197883881502385_n.jpg

Çekimlere önce cep telefonu ile başladı

İbrahim Erdoğan Beyşehir’de 20 yıldır geçimini balıkçılık yapar sağlıyor. Turistlerin ve fotoğrafçıların uğrak yeri olan Beyşehir’de fotoğrafçılara tekne turu yaptırmasıyla hayatı değişti. Fotoğraf çekmeye nasıl karar verdiğini anlatan İbrahim Erdoğan; “Geçen yıl Beyşehir’e fotoğrafçı abiler gelmişti. Tabi bizim o zaman fotoğrafla alakamız da yok, ilgimiz de yoktu. Onları fotoğraf çekerken görünce gelin sizi tekneyle gezdireyim gölde fotoğraf çekersiniz dedim. Baya bir fotoğraf çektiler, ilgi alakamız da hoşlarına gitmiş. Çektikleri fotoğrafları benimle de paylaştılar. Baktım çektikleri fotoğraflar çok güzel. Ondan sonra bende fotoğraf çekmek istiyorum dedim. Önce cep telefonu alıp onunla denedim daha sonra fotoğraf makinesi edindim.” ifadelerini kullandı.

13891830_1134701593259436_2275461724064075473_n.jpg

KOMEK’te fotoğrafçılık dersi aldı

Önce cep telefonu ile çekim yapan İbrahim Erdoğan daha sonra KOMEK kurs hocasının teklifi ile fotoğrafçılık dersleri almaya başladı. Kurslar ile kendini geliştiren ve makine ile çekimlere başladığını belirten Erdoğan; “Ben kararı verince sağ olsun onlarda bana yardımcı oldular. Önce bir telefon aldım ve onunla çekim yapmaya başladım. 5 – 6 ay kadar cep telefonu ile çekimleri gerçekleştirdim. Sonra Beyşehir’de KOMEK fotoğraf kursu var. Orada görevli Ertuğrul hocam var bana ulaştı. İbrahim fotoğraflarını görüyorum. Fotoğraf işine meraklısın. Kursa gelmek ister misin dedi. Bende tabi hocam memnuniyetle dedim. 3’er aylık 2 dönem toplamda 6 ay kursa gittim. Ondan sonra devamlı fotoğraf çekmeye başladım. Fotoğraf makinem her daim teknemde bulunuyor.” şeklinde konuştu.

16251589_1305733456156248_2368066077420375068_o.jpg

Şehir dışından fotoğrafçılar gelmeye başladı

Fotoğrafçılığa başladığında çevresinin ilk başlarda abes karşıladığını fakat zamanla olumlu tepkiler gördüğünü hatta şehir dışından fotoğrafçıların bile geldiğini aktaran Erdoğan; “Bizim burası ufak bir köy sonuçta. Daha doğru deyişle bir Anadolu köyü. Fotoğraf makinesi görmemiş insanlarız. Bende aynı şekilde fotoğraf makinesi görmemiş bir insandım. Benim elimde fotoğraf makinesi olunca çekimser kalındı tabi. Burada amir memur takımlarının işi olarak görülüyordu fotoğraf çekme işi. Bilinmediği için ilk başlarda abes karşılandı. Sonrasında çektiğim fotoğraflara baktılar ondan sonra tepkileri olumlu olmaya başladı. Hatta yardımcı olmaya başladılar. Adana’dan görüp gelen fotoğrafçılar olmuştu. Balıkçı abi fotoğraf çekme konusunda yardımcı ol dediler. Bende tabi dedim. Onlarda şaşırdı kaldı tabi balıkçı olup böyle fotoğrafları görünce. Güzel tepkiler aldım.” dedi.

16300025_1305735539489373_4428445062099338464_o.jpg

Çevresindekilerde ilgi duymaya başladı

Çalışırken dinlenme aralarında bile fotoğraf çeken Erdoğan arkadaşlarının önce garipsediğini sonra da ilgi duymaya başladıklarını aktardı. İbrahim Erdoğan; “Fotoğraf çekerken bir sürü anımız da oluyor. Şimdi hangi birisini anlatayım inanın bilemiyorum. Gölde arkadaşlarla çalışıyoruz. Ben teknede fotoğraf makinesinin ıslanmaması için yer yaptım. Çalışırken istirahat için durduğumuz da onlar dinleniyordu ben fotoğraf çekiyordum. Bu nedenle ilginç tepkiler alıyordum. Onlar dinlenirken benim hala fotoğraf çekmeme şaşırıyorlardı. Ama dediğim gibi fotoğrafları gördükçe onlarında bakış açılarının değiştiğini gördüm. Hatta nasıl başlayabiliriz abi diyenler oldu. Cep telefonu alanlar oldu. Etkilenen çok insan oldu. Bir tane yeğenim var. O da başladı yavaş yavaş.” dedi.

16386883_1305730222823238_337693277551165204_n.jpg

“Hayat anlam kazandı, kendime güvenim geldi”

Fotoğraf çekmeye başladıktan sonra sıradan gördüğü şeylerin hepsinin anlamlı gelmeye başladığını vurgulayan İbrahim Erdoğan; “Eskiden doğaya baktığım zaman hiçbir şey görmüyormuşum. Biz ailemle bazı dönemler adada kalıyoruz. Her gün gün batımı olurdu, her gün gün doğumu olurdu. Yani meslek icabı adada kalıyormuşum, meslek icabı gün doğumunu izliyormuşum. Şimdi öyle değil. Fotoğraf çekeceğim zaman şimdi bakıyorum her gün doğumu ayrı güzel, her gün batımı ayrı güzel benim için. Çiçek güzel, böcek güzel hepsi ayrı ayrı kıymetli oldu. Hayat anlam kazandı. Fotoğraf çekmeye başladıktan sonra düşüncelerimde değişti. Fotoğrafçı denildiği zaman artık baştan iyi bir insan olarak görüyorum. Önyargılarımı kırdım. Artık daha pozitif düşünüyorum. Sadece benim değil çevremde ki insanlarında fotoğrafa bakışı çok değişti. Eskiden açıkçası amir memur fotoğraf çeker, fotoğraf zengin işidir, bu işler paraya bakar diye düşünürdüm. Ama öyle değilmiş. Bir gün batımı seyretmek bedava onu fotoğraflamakta bedava, onun keyfini yaşamakta bedava.” ifadelerini kullandı.

 “Mutluluğu uzaklarda aramaya gerek yok”

Mutlu olmak ve hayattan zevk almak için para harcamaya gerek olmadığını ve önyargılar yıkılırsa mutluluğun yakalanabileceğini vurgulayan Erdoğan; “Önyargılarımızı yıkmamız lazım. Bizler köy insanı, Anadolu insanı olarak şehirliye bakışımız, şehirlinin köylüye bakışı sanırım biraz farklı. Birbirimizi anlamakta zorluk çekiyoruz. Dediğim gibi önyargılarımızı yıkacağız. Gün batımını, gün doğumunu seyretmek, doğayla iç içe olmak hepsi bedava ve çok güzel şeyler. Bir de biz köylüler olarak bunlarla iç içe olduğumuz için bize normal geliyor. Ama bunların değerini bilmek gerekiyor. Hem işlerine engel olmadan hem de hayattan daha çok zevk almalarını sağlayacak uğraşlar bulmalı insanlar. Maddi sıkıntısı olanlar da düşünmesin. Kalkıp Antalya’ya gitmeye gerek yok. Burada Beyşehir’de, gölde, nilüfer bahçelerinde zevk alacağınız şeyler yapabilirsiniz. Yani çok uzaklarda aramaya gerek yok. Sadece bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor.” dedi.

BÜŞRA AKSAKBAĞI / YENİHABER GAZETESİ

img-20170522-wa0013.jpg16403349_1306077099455217_1765616134374496478_o.jpg15003251_1230862480310013_5851967954319735815_o.jpg