Başbakan Yıldırım: Bu faiz insafsızlık

Başbakan Yıldırım:-"Yüzde 25 yıllık faiz. Bu insafsızlık bu vicdansızlık. Böyle birşey olur mu? Hadi 7,5 değil de 9 olsun. Bu ne demek oluyor Bu tamamen tefecilik değil de nedir?"
Başbakan Yıldırım: Bu faiz insafsızlık

Başbakan Binali Yıldırım, bankaların faiz oranlarına ilişkin, "Yüzde 25 yıllık faiz. Bu insafsızlık, bu vidansızlık. Öyle birşey olur mu? Hadi 7,5 değil de 9 olsun. Bu ne demek oluyor. Bu tamamen tefecilik değil de nedir." dedi.

Yıldırım, AK Parti'nin 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın gerçekleştirildiği Afyonkarahisar'da, A Haber, CNN Türk, Habertürk, Kanal 24, NTV, TRT Haber ortak canlı yayın programına katılarak, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Bankaların faizleri yüksek tuttuğunu, bankacıların insaflı ve adil olmaları gerektiğini belirten Yıldırım, bankacılardan daha insaflı, gerçekçi, ve adil olmalarını beklediklerini söyledi.

Merkez Bankasının politika faizi oranının 7,5 olduğunu anımsatan Yıldırım, bankaların "Onun üzerinde zaruri masraflarımız var, onu koyuyoruz" dediğini aktardı.

Afyon'da dün bankadan çıkan bir vatandaşla konuştuğunu, vatandaşın yıllık yüzde 25 faizle tüketici kredisi aldığını aktaran Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yüzde 25 faiz. Bu insafsızlık, bu vidansızlık. Böyle birşey olur mu? Hadi 7,5 değil de 9 olsun. Bu ne demek oluyor. Bu tamamen tefecilik değil de nedir? Efendim biz öyle yapmıyoruz. Sahadan aldığım bilgilerle konuşuyorum. Kafadan atmıyorum. Bu yönde şikayetler arttı. Taksitlerin, tüketici kredilerilerinin yenilenmesinde ciddi faiz artırımı yapıyorlar, yeni kredi açma konusunda bin dereden su getiriyorlar. Bütün bunları ne yapacaklar. Eğer ekonomi üzerinde turşusunu mu kuracaklar bu paraların. Onlar güveniyor ki işte Türkiye hazinesi bizden borçlanma suretiyle alır. Onunla geçinir gideriz. Ama unutmasınlar, sürekli hazine bunlardan para alacak değil. Yani şimdi önemli olan düşeni tutup kaldırmaktır 'düşene bir tekmede ben vurayım yüzü koyun uzansın demek', insanlığa da sığmaz, profesyonelliğe de sığmaz. Bankaların görevi yaşatmak olmalı. Ekonomiyi yaşatacaksınız, gerçek ekonomiye can vereceksiniz, kaynak aktaracaksınız, paranın turşusunu mu kuracaksınız. İşin kolaycılığına kaçıyorlar. Nasıl olsa ihtiyacı var muhtaç, önüme gelmiş fırsat bu fırsat ben de gereğini yapayım."

Piyasaya müdahale etmeyeceklerini dile getiren Yıldırım, "Bizim için önemli olan konuşmaktır, uzlaşmaktır, anlaşmaktır. 'Evvel bunlar böyle değildi.' diye şu örnekleri önüne koyacağız. İzahını alacağız. Niye bu kadar makası açıyorsun kardeşim. Yani şu anda Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar, öyle bir farkı kabul edecek şartlar değil. Öyle bir ihtiyaç yok. Tek başına iktidarsa iktidar. Darbeye tek başına silaha karşı silahsız önleyen bir ülke. Darbeye rağmen ekonomik göstergeleri bozulmamış, büyümesini sürdüren dünyadaki daralmaya rağmen bir Türkiye var. Şartlar böyleyken bunu yapmak spekülatif bir kazanç elde etmekten başka birşey değildir. Bu ekonomi, daralırsa bunlar nereden para kazanacak. Aslında kendilerine de kötülük ediyorlar." ifadesini kullandı.

Emekli promosyonlarıyla ilgili tartışmalar hakkında da Yıldırım, promosyona ilişkin söylenen rakamların çok doğru olmadığını, bankaların konuyla ilgili çalışmalar yürüttüğünü, hükümet olarak da konunun emekliler lehine çözümü için gerekli gayreti gösterdiklerini söyledi.

Yıldırım, bunun da yakında karara bağlanmasını bekledilerini ifade etti.

Taşeronların durumu ve istihdam politikasına ilişkin soru üzerine de Yıldırım, "İstihdam denilince ne anlıyorsunuz? Devlette işe girmekse, devlet zaten yeterince yükümlülüğünü yerine getiriyor. Yani şu anda devlette bütün alanlarda, güvenlik alanını çıkarırsak, biz istiap haddini doldurduk. Düşünün 27 milyon çalışan var. Ben eminim ki devlette çalışmayanların yüzde 80'i işsiz olduğunu düşünüyor. 'Aman devlete bir kapağı atayım da dışarıda 5 bin lira alacağıma devlette bin lira alayım, yeterki devlette olsun.' Bu anlayışı terk etmemiz lazım. Devlet aksine daha fazla istihdam ederse hem işler yavaşlıyor hem de açıkçası devletin yükü daha da artıyor." dedi.

-"KOBİ'lere özel önem vereceğiz"

Devletin dışındaki alanlara yön verecek yatırımlara hız vermek gerektiğine dikkati çeken Yıldırım, "Doğu ve Güneydoğu'da 23 ile bir cazibe merkezi oluşturma, yatırım destek hamlesi başlattık. İki etaplı olacak 5 yılda ve 10 yılda. Buralara hangi yatırımlar yapılacak? Bunların hepsi tek tek belirlendi. Bunlar yapıldığında ne olacak? Binlerce gence iş sağlanmış olacak. Yani istihdam sorununu üretime, gerçek ekonomiye yatırımla çözeceğiz. Devlete daha fazla adam aldıkça, bu sefer kaynak sınırlı, kaynağı 3 milyona paylaştırırken bu sefer aynı kaynağı 5 milyona paylaştıracaksın. Yani onlar da mutlu olmayacak. O yüzden bunun yerine piyasaya verelim, piyasada yatırımlar artsın. Orada yeni fabrikalar devreye girsin, yeni hizmet sektöründeki işletmeler devreye girsin, vatandaşlar da oraya gitsin, iş bulsun aş, iş sahibi olsun veya kendi işini yapsın. KOBİ'lere çok fazla destek vereceğiz. Çünkü KOBİ'ler istihdam deposu. Aynı zamanda ihracatın büyük kısmını yapıyorlar. O bakımdan KOBİ'lere özel önem vereceğiz, çok özel de destek vereceğiz. Onun kararlarını aldık. Dolayısıyla taşeronlarla ilgili konuyu biliyoruz. Buna hem onları memnun edecek hem de kamunun taşıyabileceği bir çözümü mutlaka yapacağız, endişeleri olmasın." diye konuştu.

Kamuya alımların durdurulup durdurulmayacağına ilişkin soru üzerine de Yıldırım, 2017'de kamuya alımların yarıya yarıya azaltıldığını, 60 bin kişinin işe alınacağını, bunların da daha çok sağlık, eğitim ve güvenlik alanlarında istihdam edileceğini bildirdi. Yıldırım, bu kadroların tamamının bile kullanılmayabilineceğini ifade etti.

Yıldırım, kamuda personele ayrılan bütçenin 2002'de yüzde18 iken şimdi yüzde 33'lere çıktığını, bu nedenle ciddi bir tasarruf ihtiyacı olduğunu söyledi.

-"Bir çılgınlık yapmak isteyen çıkar ama onun da bedelini ağırca öder"

Yeni darbe ve içsavaş iddialarının hatırlatılması üzerine Yıldırım, "Türkiye 15 Temmuz'u yaşadıktan sonra, bundan sonra buna benzer bir girişimi kimse kolay kolay göze alamaz. 'Alamaz' derken şunu da unutmayalım, çılgınlığın mevzuatı yok. Bir çılgınlık yapmak isteyen çıkar ama onun da bedelini ağırca öder, yapacak hiçbir şey yok." diye konuştu.

Ülkenin gündeminin böyle yapay olaylarla, dedikodularla meşgul edilmemesini isteyen Başbakan Binali Yıldırım, vatandaşların içlerinin rahat olmasını, hükümetin ve seçtikleri Cumhurbaşkanı'nın görevinin başında olduğunu belirtti.

Başbakan olduğunda arkadaşlarının "Başbakan oldun niye hala çok sevinmiyorsun" diye sorduğunu aktaran Yıldırım, "Dedim ki bu işin fiyakası iki saat sürer. İki saat başbakan derler sana ama iki saat sonra ateşin içindesin. Bulunduğumuz şartların ne kadar önemli olduğunu bölgemizin ne kadar büyük olaylara gebe olduğunu biliyoruz, hangi zor şartlardan geçtiğimizi çok iyi biliyoruz, sorumluluğumuzun ne kadar ağır olduğunun farkındayız. Bunların bilincinde, işlerin düzeltilmesi, milletin moralinin yükseltilmesi, terör belasının ülkenin gündeminden çıkarılması, içeride dışarıda dostlukların geliştirilip, düşmanlıkların azaltılmasını şiar edinerek canla başla bütün arkadaşlarımızla, bakanlarımızla, ekiplerimizle çalışmaya devam ediyoruz. Bizim dedikodularla, şayialarla, korku üretmeye çalışan mihraklarla kaybedecek vaktimiz yok. Millet rahat olsun. " diye konuştu.

 

Kaynak: