Sıtkı Yonca

Sıtkı Yonca

BEN BUNA AHLAK MI DERİM?

BEN BUNA AHLAK MI DERİM?

                Bir dostum, ‘’domates fidanlarının kökünü aldrine batırıp öyle dikiyorlarmış. Mantar hastalığı olmaz böcek yiyemezmiş ‘’ deyince şok oldum ve ısrarla doğru mu diye sordum doğru olduğuna inandırdı beni.

                Şok olmamın sebebi sadece ülkemizde Aldrinin 1979 yılında yasaklanmış olması değildi.

                Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı sınıflamada; 700 civarında pestisitin (zirai mücadelede kullanılan ilaçların genel adı) 33’ü insan sağlığı için çok zararlı,48’i oldukça tehlikeli,118’i orta derecede tahlikeli,239’u da az tehlikeli bilgisi veriliyor.

                Geri kalan 262 ilaç hakkında bilgi verilmediğine göre iyimser açıdan tehlikesiz kabul ediyoruz ve eksik olmasınlar, %37 lik bir yaşama şansı bari armağan  etmişler bize(!)

                ABD’li biyolog, doğa bilimci ve ’’kimyasallar radyasyona benziyor; görünmez ama öldürücü’’ diyen Rachel Carson 1962 de ‘’Sessiz Bahar’’ diye bir kitap yazar ve zirai ilaçlar üzerine tartışma yoğunlaşır.

                 Bir yerde rastlamıştım ‘’Sessiz Bahar’’ cinayet romanı gibi’’ diyordu çünkü kitap zirai ilaçların insana vereceği zararın büyüklüğünü anlatıyordu.

                İnsanı ürperten o kadar tehlikeli bilgilere rastlayınca:

                 ‘’Ya Rabbi bu ülkede yaşayan  insanların ne kadar çok düşmanı var. Bir grup, Batı’dan çemkirir YSK kararını bahane ederek sanki insanımızın rızkını veriyormuş edasıyla bizi yoklukla tehdit eder; bir başkası okyanus ötesinden Yahudi ağzıyla demeçler vererek  güneyimize ve Yunan adalarına silah yığınakları yaparken dostluk adı altında canavar dişini gösterir; körfez etrafında kümelenmiş Arapların başına geçip ABD’nin esaretinde yaşamayı şeref sayan izzetten yoksun adamlar, PKK’ya destek vererek şehit sayımız artsın  isterler; kimisi doğudan ve kuzeyden, kalbi dost olmadıkları için  ölülerimize üzülüyormuş gibi yaparak zamanı kollayıp tarihi savaşların intikamı için dişlerini gıcırdatır’’ diye düşünmekten kendimi alamadım.

                Bunlar dışardaki düşman, bir şekilde üstesinden geliriz; bu konuda tarihin onlarca şahitliği vardır bunu dost görünümlü düşmanlarımız da bilirler.

                 Ya içerdekiler? Bizim insanımızın insan hatasından kaynaklı o kadar çok ölüm çeşidi var ki hangisini sayalım?

                Çoğunun temelinde de ahlaki yoksunluk vardır.

                Şimdiye kadar ki ölüm çeşitlerimiz yeterli değilmiş ki bir de ilaçla zehirlenip öldürülmek varmış kaderimizde(!)

                Sessiz Bahar cinayet romanıysa:              

                Giriş paragrafındaki olayın kahramanlarının yaptığına ne denir?

 Bir canlıyı, özelde insanı öldürmek için illaki silah, bıçak  kullanmanız mı gerekiyor?  Domatesin kökünü zehire bulayarak da bir cana kast edilemez mi hem de kitlesel bazda?

                Böylesi vicdanlarda din  aramak bile dine hakarettir; çünkü ‘’din güzel ahlaktır’’ buyurur Peygamberimiz (S.A.S).Bu ahlaksızlığa aile ve okul işbirliğini sağlamadan vereceğiniz eğitimle dur diyemezsiniz. Sahi siz tanımadığınız bu dinden neye bu kadar korkuyorsunuz?

                Kardeşim bırakın şu entegrali, trigonometriyi, alfayı, betayı da önce insanı yaşatmak ve ona merhamet etmek için nasıl bir vicdana ihtiyacımız var; müfredat programınızı ona göre yapın. Vicdanı yaşamayan bir eğitimin, öğretimi de cinayettir.Selamlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sıtkı Yonca Arşivi
SON YAZILAR