Arttırılmış gerçeklik kavramı son zamanlarda artık hayatın çok içerisinde. En kısa şekilde arttırılmış gerçekliği gerçek yaşam ile sanal dünyanın arasındaki duvarların ortadan kalkması olarak tanımlayabiliriz. Artık hepimiz gerçek yaşamı sanal yaşama taşıyoruz. Sanal dünyada gerçekleşen bir uygulama ise gerçek yaşamda etkisini gösterebiliyor. Reklam ve pazarlamacılar arttırılmış gerçeklik uygulamalarından ciddi anlamda faydalanıyorlar. Transmedyal uygulamaların da artmasıyla birlikte aslında sanal dünya ile gerçek dünya arasındaki sınırların ortadan kalktığını görebiliyoruz. Bunun da en ciddi örnekleri oyun dünyasında kendini gösteriyor. Artık oyunlar sadece sanal dünya ile sınırlı kalmıyor ve gerçek yaşamın içerisine dâhil oluyor. Pazarlamacıların son zamanlardaki şüphesiz en büyük başarısı bir haftadır dünyayı kasıp kavuran Pokemon Go oyunu.

Nintendo firması tarafından piyasaya sürülen oyun aslında basit bir Pokemon yakalama oyunu. Oyunu akıllı telefonlarına indiren kullanıcılar GPS yardımıyla çevrelerindeki Pokemonları yakalıyor. Yakalanan Pokemonlar ise diğer oyuncuların canavarları ile dövüştürülüp takas edilebiliyor. Bu haliyle baktığımızda sadece basit bir mobil oyun deyip geçebiliriz. Hatta eminim Türkiye’deki şirketlere böyle bir proje ile gitseniz sizle dalga geçip randevu bile vermeyebilirler.  “İşi gücü bırakıp çoluk çocuk mu eğlendireceğiz” lafını duymanız yüksek ihtimal. Çünkü bizim yatırımcımız illa bir somut mal üretildiğini görecek. Katma değer değil somut mala para yatıran bir ülkeyiz. Peki, bu mobil oyunun Nintendo firmasına kazandırdıklarına bir bakalım isterseniz. Pokemon Go oyunu henüz piyasaya çıkalı bir hafta olmasına rağmen kullanım sıklığı şuanda Twitter’ı geçmiş durumda. Oyun ilk beş günde ABD pazarında % 5’’lik bir pazar payını elde etti. Nintendo firmasının borsadaki hisseleri ise yüzde 30’dan fazla yükseldi. Oyun daha ilk haftadan Nintendo’nun değerini 11 milyar dolar arttırdı. İşte şimdi can alıcı nokta burası. Türkiye olarak övünüp övünüp bitiremediğimiz markamız Türk Hava Yolları 1933 yılında kurulmuş ve bugün marka değeri 2,4 milyar doları ancak aşıyor. Yani Pokemon Go ilk haftadan nerden baksanız üç THY etmiş bile.

Evet, herkesi sokağa dökerek Pokemon avına çıkaran basit bir mobil oyunun şirketine ne kazançlar sağladığını görebiliyoruz. Ben ortada büyük bir fabrika, hammadde üretimi görmüyorum. Ben ortada büyük markalara hammadde verdiği için övünen bir firma da göremiyorum. Ortada büyük bir katma değer var. Teknoloji ve dünyadaki yenilikleri takip etme var. İyi bir tüketici analizi ve süreklilik var. Ciddi bir pazarlama var. Biz hala özellikle Konya olarak falanca ayakkabı markasının ayakkabılarını üretmekle övünüyoruz. Ülke olarak hala katma değer üreten markalar değil, inşaat sektörüne bağımlı bir ekonomiyi konuşuyoruz. Elin oğlu sizi akıllı telefonlarınızla Pokemon avına çıkarırken, şirketlerine sağladıkları gelirleri tüm dünya konuşurken, sadece bir haftada bizim en değerli markamızın üçe katlarken biz kocaman fabrikalarımızla, ürettiğimiz yan sanayi ürünleriyle, üretim kapasitelerimizle övünmeye devam edelim. Okullarımızda hocalarımız pazarlamanın 4P’si ile öğrencileri uyutmaya devam etsin. Reklamlarda kocaman fabrikalarınızı göstermeye devam edin. Hadi hep birlikte Pokemon avlamaya.