Hayrettin Atak

Hayrettin Atak

Bir şehir, bir maç ve iki subay…

Bir şehir, bir maç ve iki subay…

Olur olmaz her şeyi FETÖ’ye bağlamayayım diye yazı yazıyorum ama hiç rahat durmuyor ki adamlar…

Her vakıadan komplo teorileri üretilmemeli diyorum ama bu kadar tesadüf olabildiğince sıkıcı.

İlk olarak 14 Ağustos tarihin ilk çıkışı tamamıyla Konya menşeli… Mevlana Üniversitesinin hesaplarını ele geçirenler 14 Ağustos tarihini gündeme getirdi. Büyük olaylar olacağı yönünde propaganda Konya’dan başlayarak dalga dalga yayıldı.

Türkiye, sadece üç ağaç için bile isyan çıkarabilenlerin ülkesi olduğu için kimse bu iddiaları da yabana atmadı, atamadı.

Ne oldu peki bu tarihte? Hiçbir şey…

Beklenen olay ya ayın 14’ünde başlayacak, ya da 14’ünde sonuçlanacaktı… Ya fitil o gün ateşlenecek, ya da bomba o gün patlayacak… O gün bir şey olmadığına göre öncesine bakmak gerek… 13’üne yani…

Eğer bu tarihte bir şey gerçekten planlandıysa;

 13 Ağustos tarihinde ateşlenecek bir fitilin büyüyüp bütün Türkiye’yi sarmasını bekleyen ya da projelendiren birileri var mıydı diye düşünmeden edemiyor insan…

O tarihteki tek olay da Süper Kupa maçı…

…  

Galatasaray taraftarı Konya’ya maça değil sanki kin kusmaya geldi. Sanki intikam almaya gelmişlerdi; Hem rakipten hem Konya’dan… Yakalanan silahlar, baltalar, çekiçler, keserler, kelepçeler alelade bir maç kavgasının bile ötesinde bir his uyandırdı herkeste…

Ağır yaralanacak birkaç kişi, yada Allah korusun ölecek birkaç kişi bu kavgayı nerelere kadar taşıyabilirdi… Küçük bir kıvılcım ülkenin kaçta kaçını etkisi altına alırdı?

Bu denli, neyin intikamını almaya neyin kinini kusmaya neyin çatışmasını yapmaya gelmişlerdi… Hakan Şükür etkisi miydi yoksa sadece? İlk golü atan GS olmasına rağmen, kaleci Muslera’yı bile çıldırtacak derecede sahayı ateşe vermekte neydi amaçları?

50 otobüs BJK’lının  Konya’ya doğru hareket ettiği yalanını kim attı ortaya attı? Çıkacak olaylardan kimler ne derecede nemalanabilirdi?  Mesela Konya Emniyeti ve Emniyet Spor Şubesi bu kadar dikkatli davranmamış olsa olaylar daha ne kadar büyüyebilirdi?

…   

Dikkatli olsa o kadar meşale sahaya nasıl sokuldu diye aklınıza gelen soru olayı aslında bambaşka bir gerçeği daha ortaya çıkarıyor olabilir mi? En masum şeyleri bile sokamadığınız  stada bunca meşaleyi sokabiliyorsanız ortada bir güvenlik zaafiyeti mi vardır? Yoksa birileri bizim öyle düşünmemizi mi istiyor?

Mesela bu paralel operasyonlar çerçevesinde görevden alınan ve sonrasında tutuklanan Konya Emniyeti Spor Şubesi Müdürünün yerine gelen isme paralel karşıtı olduğu için yapılmış bir komplo olabilir mi? Ya da eski müdürü görmek isteyenlerin bir komplosu? Yoksa niye bu kadar kolay olsun ki?

Güvenlik zaafiyeti olsa Spor Şube Müdürü hayatını riske atıp Galatasaray tribünlerinden tek tek meşale avlamazdı?

                Her şeyden nem kapıyoruz ki Fetullah Gülen’in 12 Ağustosta yayınlanan konuşmasına bakmadan olmaz tabi… Konuşmanın içeriğine gerek bile kalmadan sarı-kırmızı bir pencerenin önünde beyaz gömlek üstüne siyah ceketle çıkması da son nokta…

                Herkesin ne var canım bunda dediği olaylardan birileri yeni bir gezi planlamış olabilir miydi? Dediğim gibi iki ağaç için nice isyanlar çıkarabilenler, Konya’da öldürülmüş birkaç insan için neler başlatabileceğini kestirmek güç…

Ancak kestirmek isteyenlere şu iki şeyi de hatırlatayım;   O kadar enteresan şeyler yaşadık ki, hiçbir şeye olmaz olmaz diyemiyoruz. Yazık!

Birincisi maçtan önce ve maç sırasında yakalanan silahların fotolarını iyice incelemeleri…

İkincisi ise Konya’da yakalanan iki darbeci subayı.

Bir suçlu saklanmak için niye kardeşinin evini seçer ki… Güvenlik güçlerinin, ilk bakacağı yer en yakınlarının evleri değil midir? Mısır’a kaçacaklarmış… Konya yurt dışına kaçmak isteyen birinin en son tercih edeceği ildir… Saklanmak isteyen kişi Kardeşinin evine, Mısır’a kaçacak kişi çıkış için Konya’yı seçmez… 14 Ağustos tarihinde yakalanan bu iki subayın Konya’dan başlatılacak büyük olaylarda yada bir isyan projesinde yürütmeleri gereken bir görevleri mi vardı…

Bir şehir ve bunca tesadüf… Mümkün mü?  

Çünkü en başından en sonuna 14 Ağustos tarihi Konya’yı işaret ediyor…

Yoksa bunların hepsi gerçekten birer tesadüf mü?

Tarihimiz tesadüf sandığımız büyük isyanlarla dolu?

Adamlardan o kadar çok şey gördük ki artık hiçbir şeye tesadüf diyemiyoruz…

Bir de unutmadan, firari subaylar için sanıyorum bir Suriye sınırı, iki Gürcistan sınırı, üçüncüsü de Konya’da teyakkuzda olmakta fayda var…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayrettin Atak Arşivi
SON YAZILAR