Sıtkı Yonca

Sıtkı Yonca

BİR SEVGİNİN BEDELİ

BİR SEVGİNİN BEDELİ

                Bir zamanlar, Londralı zengin bir babanın üçüncü oğlu olan Thomas İnkle,  ticaret  için Hindistan’a gider. Thomas bir gün bir kafileyle sahile çıkar. Kafilenin büyük bir kısmı Hintliler tarafından katledilir. Thomas kaçar ve saklanır. Ölümden kurtulur. Genç ve güzel Jarico adında bir Hintli kız Thomas’ı bulur. Genç kız bu İngiliz’e aşık olur. Ruhunu ve bedenini ona teslim eder. İngiliz, fırsat bulduğu anda O’nu da İngiltere’ye götüreceği vaadinde bulunur.

                Bir gün bir yelkenliye işaret verirler. Gemi sahile yaklaşır ve sahile çıkan bir mürettebat onları gemiye alır. Yolculuk başlamıştır. Ancak Thomas İnkle düşünmeye başlar. Bu kadını ne yapacaktır? Bütün parasını kaybetmiştir. İlk uğradıkları limanda Jarico’yu satmaya karar verir. Hintli kız ağlar, çırpınır ve O’nun merhamete gelmesini bekler. Çocuğunu taşıdığını söyler ama bütün bu çırpınışlar Jarico’nun satışına engel olamaz. Jarico’nun ne olduğu hakkında bilgi yok.

                Siz neler hissettiniz  bilmiyorum ama benim kanım dondu. Birkaç kelamla toparlanmak istiyorum.

                 İçimden bir şeyler koptu; bir yerlerde çöküntü oldu; ruhuma bir şeyler saplandı ve yüreğimi bomboş bıraktı.

                Yaşarken ölüm böyle olsa gerek dedim içimden.

                 Acı dolu bir ses indi yüreğime ‘’Zavallı  Jarico,  madem kurtarıp sevecektin bir insan kurtarıp sevmeli değil miydin?’’ sorusuyla sessizliğe gömüldüm.

                 Empati, erdemle merhamet arasında yıkılmayan bir köprüdür .Birisi yoksa diğeri de insan ruhunda yaşayamaz. Kurtardığım insan tarafından satılmanın ruhumda meydana getirdiği depremi yaşadım anlayacağınız.

                 Jarico olsaydım, insanı et ve kemik yığını, kadını şehvet malzemesi olarak gören ‘’Kur’an ifadesiyle bu belhüm adal (hayvandan aşağı) varlık’’ hakkında neler düşünürdüm?

                Yaratılış belası bu insan azmanı yüzünden, genelleme yaparak bütün insanlıktan intikam almaya mı yönelirdim acaba? Hocalı’da kadın ve çocuk demeden 700 Azerbaycan Türk’ünü katledenlere, ‘’hepimiz Hrant’ız-hepimiz Ermeniyiz’’ sloganı atanlardan bir tanesi,  26 Şubat’ta ‘’hepimiz Hocalı’yız, hepimiz Türk’üz’’ diye sahneye çıkmadığı halde ‘’neden Jarico senin için gündem oluşturuyor?’’ soruları dönüp durdu beynimde

                Sorular doğru zamanda gelmişti ama İngilizlerin, Osmanlı İmparatorluğunu batırmak için dış siyaset adıyla sergilediği insandışılaşmış oyunlarından şuur altım öyle dolmuş ki;  bu olayın benim için İngilizlerin ruh yapısını çözümlemede sembolik bir görev üstlendiğini düşünmüş olmalıyım galiba.

                Nerde bir nifak görsem, nerde bir kan ağlayan toplum görsem, elimde olmadan altında İngilizleri arıyorum; Filistin’de İsrail’i  kuranların da İngilizler olduğunu bildiğim için ayrıca Yahudi’yi söyleme gereği bile duymuyorum. Sanki diğer Batı  çok matahmış gibi.

                Bilmiyorum, 28 Şubat’ta olduğu gibi, belki  Hocalı katliamının altında da bir İngiliz veya Yahudi parmağı vardır diye Jarico’yu öne sürdüm. Sonuçta Jarico da insan olarak masum ve seven bir yürek, tıpkı Hocalı katliamı ve 28 şubatta kaybettiğimiz kadınlarımız ve çocuklarımız gibi.

                Sevgiden nefret eder misiniz? Evet!.. Batı’yı sevmekten ve Batılılarca sevilmekten nefret ediyorum; sevgileri Thomas İnkle sevgisine benzediği için. Selamlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sıtkı Yonca Arşivi
SON YAZILAR