Sıtkı Yonca

Sıtkı Yonca

Bir ziyaretten sevgiyle kanatlanıp çıkmak

Bir ziyaretten sevgiyle kanatlanıp çıkmak

                İnsanı okumayı çok iyi beceremiyor olsam da bir o kadar sevdiğimi söylersem ister hamaset yapıyor deyin ister halis bir sevginin sevdalısı.

                Madem kainattan maksat insandır; o halde insanı sevmenin kainatı da sevmek olduğunu söylemenin hamaset diye küçümsenmesini yadırgadığım zamanlar oldu elbette. Şimdilerde artık umursamıyorum.

                İnsanı sevmek yaratılışın gereğidir ama karşılık beklemeden sevmekse fazilettir. Yaratılış gereği sevginin içinde, gizli bir narsistik vehim de olduğu için ikincinin daha kıymetli olduğu kanaatini taşıyorum.

                Bir toplumu, bir grubu ve bir insanı sevmenin çok zor olmadığını biliyor zannettiği için mi nedir bilinmez ama sevginin iç yapısı hakkında hiç zihin egzersizi  yapmayı düşünmez insan.

                Meyve yüklü dallarıyla rüku halinde gördüğüm ağaçtaki güzelliğin, insan ruhunda meydana getirdiği depresif coşkuyla, aşk adamının, yüzünden, bana yansıyan şulelerin sükuneti arasında bir bağlantı varmış gibi düşünürüm. Vakur, onurlu, zengin ama secde hali kadar mütevazi.

                Bir annenin yavrusu üzerindeki ruhsal titreşimin frekansı ne kadar sıklıkla tekrarlanır bilemeyiz ama her titreşimin o anne için bir can kadar değerli olduğunu bildiğimizi zannederek kuru bir tebessümle geçeriz.

                Bu uzun girişin nedeni mi?

                Geçen çarşamba günü Yeni Haber ekibiyle bayram ziyareti buluşmasından sonra kendi içimde uzun süre yaşadığım duygusal coşkudur.

                Aşağıda, Yeni Haber’le ilgili satırlar Muhammed Kutub’un ‘’sevgi çizgisinin, nefret çizgisinden daha fazla geliştiği kişi iyi bir kişidir. Müsamahakardır, sevimlidir. Bütün bunlar güzeldir ama dozajını aştı mı o kişi artık sübjektif bir kişi olup realite ile ilgisi yoktur. Üretim imkanı bulunmaz. Şerden nefret ederek ona mukavemet etmeyip zulme direnmeyince bu sevgi neye yarar:’’(İslama Göre İnsan Psikolojisi sf.138)tespitinin teminatı altındadır.

                Yani Yeni Haber’in Genel Yayın Yönetmeni Lokman Koyuncuoğlu’nun (o gün maalesef görüşemedik) ve Genel Müdür Ahmet Ergan’ın yüzlerinden hiç eksik etmedikleri tebessümün, yağmur gibi; yağmur sonrası oluşan gökkuşağı rengiyle insan ruhunu sarmaladığını; Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Seyfullah Koyuncu’nun, ipek gibi yumuşak sesiyle insanı mest eden kibar, beyefendi duruşunu; Reklam Müdürü Betül Erdil’in, özgüvenle harmanlanmış ağırbaşlı, vakur, içten ve samimi müşfik tavrıyla insanı hayran bırakan kişiliğini; Haber Müdürü Gülşen Yılmaz’ın,  edebi, nezaheti, yaşından olgun zarif edası ve ruhi inceliğindeki erdemi söylemekle Muhammed Kutub’un, koyduğu sınırı aşmış olduğumu düşünmüyorum.

                Gary Chapman ‘’sevgi talep edilemez’’ derken doğru söylüyor. Onların benden maddi ve manevi bir sevgi talebi olmadı ki… Benim de onlardan aynı değerlerde bir beklentim yoktu. Bir bayram ziyareti dolayısıyla -psikolog Levin Keman’dan aşırayım- ‘’sevgi depom’’ Yeni Haber ekibiyle dolmuşsa spontane olduğu için bir seçimden de söz edilemez.

                İçimden geldiği şekliyle bir hak tesliminde bulunuyorum o kadar.

                Onların mesleklerine tutkusu,  benim onlara olan sevgimin rengini daha da koyulaştırdı.

                Kısacası bu ekibi,(mutfak dışından birisi olarak) sevmem için o kadar çok sebep vardı ki… Bu ekiple beni tanıştıran Ayşe Atsan Hanım’a buradan teşekkür etmezsem borçlu kalırım. Hayrettin Atak da yüreğimde bu ekibin içindedir.

                Sevgi, cennetin yeryüzüne düşmüş silüeti; kin ve nefretse cehaletimiz yüzünden elimizle yüreğimize diktiğimiz zakkum ağacı. Bu ağacı kökünden kurutmanın çok da zor olmadığını söylemeye çalışıyorum.

                Bir insanı sevmek için gerekçeniz, nefret için gerekçenizden çok daha fazladır. Neden azı tercih ediyoruz? Selamlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sıtkı Yonca Arşivi
SON YAZILAR