Bireyin hakkını ihlal ettirmeyiz

Özgürlük ve güvenlik dengesinin korunması gerektiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, polise ve askere bireyin hakkını ihlal edecek yetki vermeyeceklerini söyledi.
Bireyin hakkını ihlal ettirmeyiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Devlet sokaktaki, evdeki vatandaşının can güvenliğini temin edemiyorsa, kamu mülkünü koruyamıyorsa o ülkede özgürlük olmaz. Türkiye'nin 90'lı yıllara dönmesine asla müsaade etmeyiz. Polisimize, askerimize bireyin hakkını ihlal edecek yetki vermeyiz, verilen yetkiyi aşmasına da asla göz yummayız. Zaten kamu denetçiliği kurumu, AYM'ye bireysel başvuru hakkı bu yüzden var. Sosyal medyada hakları ihlal edilen mağdurların özgürlüğü de savunulmazsa oradan özgürlük değil hak ihlali doğar' dedi. Cumhurbaşkanı, II. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu'nda şu mesajları verdi:

DEVLET İLE BİREY MESAFESİ AÇILDI

'11 bin 580 adet başvuru oldu Kamu Denetçiliği kurumumuza. Bu başvuruların incelenmiş ve neticelenmiş olmasından memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim. AYM'ye bireysel başvuru hakkı da devrim niteliğinde bir anlam taşıyor. Türk devletlerine baktığınızda Divanı Mezalim gibi kurumların olduğunu görürsünüz. Osmanlı'da kadılık, şeyhülislamlık gibi makamlar halkın sorunlarını dinliyorlardı. Devlet öncelikli yapı asla yok, insan öncelikli bir yapı söz konusu. Devlet ile birey arasındaki mesafe açıldıkça birey de devlet de zayıfladı. Devlet halkını vatandaşını, tehdit görüyorsa zalim bir devlet dönüşür ve zayıflamaktan başka seçeneği kalmaz.'

BİREYİ TEHDİT GÖREN ADİL OLAMAZ

'Türkiye Cumhuriyet, hem adil ve güçlü bir devlet hem de uzun soluklu bir devlet olacaksa tarihindeki bu zengin tecrübeleri kullanarak bunu sağlayabilir. Kıyafet, dil, kültür, etnik köken dayatması yoktur. Saraybosna'dan Kırım'a kadar geniş bir coğrafya içinde mezhepler, dinler özgürlük içinde varlıklarını idame ettirmişlerdir. Başörtüsü üzerindeki baskı ve yasaklamaları kaldırdığımızda bundan ülkenin zarar göreceği iddia ediliyordu. 12 yıl içinde tüm iddiaların tam tersi gerçekleşti. Bireyin hak ve özgürlükleri genişledikçe devlet güçlendi. Hiçbir devletin yasaklarla, korkularla varabileceği bir hedef yoktur. Bireyi kendisi için tehdit olarak gören devletin adil olabilme imkanı yoktur.'

ZOR COĞRAFYADA REFORMLAR YAPTIK

'Tüm anlamsız yasak ve kısıtlamalardan kurtulmayı sarsılmaz bir hedef olarak muhafaza edecektir Türkiye. Birey için özgürlük ne kadar haksa güvenlik de o kadar haktır. Özgürlüğün olmadığı yerde güvenlik olmaz. Güvenliğin olmadığı yerde de özgürlük olmaz. Güvenlik öne çıkarsa özgürlük kısıtlanır. Özgürlük başkasının özgürlük alanını ihlal edecek şekilde sınırlanırsa o zaman da güvenlik sarsılır. En mükemmel seviyede olduğumuzu iddia etmedik. Böyle bir iddia içinde olursa bu bizi ciddi yanılgıya sevk eder. Türkiye bu kararlı reformlarını zor bir coğrafyada, yoğun terör saldırılarına ve içerideki değişime karşı yoğun bir dirence karşı yapan bir ülkedir."

Twitter için önlem alınıyor

"Eylül'de BM Genel Kurulu'ndaydım. Özel bir toplantı yapıldı. IŞİD denilen bu terör örgütünün attığı adımların değerlendirmesi yapılırken interneti, Twitter'ı çok iyi kullandığı dile getirildi ve buna karşı bazı tedbirlerin alınması gerektiği gündeme geldi."

Yasin için neden sesiniz çıkmadı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, provokatörlere çok sert çıkarak 'Gezi'de hayatını kaybeden bir çocuk için senaryolar yazan ve timsah gözyaşları dökenler, Kurban Bayramı'nda vahşice katledilen Yasin Börü için neden sesiniz çıkmadı?' şeklinde konuştu.

Kobani bizim için stratejik

'Suriye'de 300 bin kişinin öldürülmesine susacaksın, sonra Kobani için konuşacaksın. Halbuki Kobani'de kimse yok. Kobani'den 200 bin Kürt bizim ülkemizde. ABD'nin hava operasyonu IŞİD'in oradaki kuşatmasıyla ilgili bir konu. Kobani stratejikse bizim için, ABD için değil. Benim için neticesi ölüm olan her şey suçtur. Şu anda Meclis yeni güvenlik tedbirlerini yasalaştırmak için çalışıyor. O malum koro yine işbaşında bakıyorsunuz. Yüzüne maske takıp, sivillere saldıran bir anlayış dünyanın hiçbir yerinde demokratik hak kavramının arkasına saklanamaz.'

Vandallığa gösteri hakkı mı diyeceğiz

'Bazı siyasi partiler taraftarları Kobani'ye karşı sokağa çağırdılar. Basın açıklaması, protesto yapmak elbette demokratik haktır ama ne oldu birkaç gün içinde 42 insan gösterilerde hayatını kaybetti. Bingöl'de 2 polisimiz şehit edildi. Bu vandallığa gösteri hakkı mı diyeceğiz. Dünyanın neresinde böyle bir hak var? Kurban eti dağıtan gençler katledildi. Bunlar çocuk değil mi? İstanbul'da talihsizce ölen çocuk için sahte, yalan ifadelerle 'ekmek almaya gidiyordu', halbuki hiç alakası yok. Maalesef terör örgütünün maşası olmuş durumdaydı. Bu tür hikayeler tasarladılar. O reklamcılar şimdi nerede? Sokaklara çıkan, gösteriler yapan, o sözüm ona vicdan sahipleri nerede? O çocuğu siyasi bir istismar aracı yapanlar neredeler? Okyanus ötelerinden taziyeler yayınlayan, timsah gözyaşları döken, burada sokak olaylarına benzin dökmeye çalışanlar neredeler?'