Büyükçekmece'deki silahlı saldırıya ilişkin dava

Trafik ışıklarında durdukları sırada Devrim Öztunç ve Arzu Sharifi Zindashti'nin çapraz ateşe tutularak öldürülmesinde azmettirici ve planlayıcı olduğu öne sürülen 10 kişinin yargılanmasına devam edildi- Savcılık mütalaasında, bir sanığın ikişer kez müebb
Büyükçekmece'deki silahlı saldırıya ilişkin dava

İSTANBUL (AA) - Büyükçekmece'de trafik ışıklarında durdukları sırada Devrim Öztunç ve Arzu Sharifi Zindashti'nin çapraz ateşe tutularak öldürülmesi olayıyla ilgili davada, bir sanığın ikişer kez müebbet, 4 sanığın 30'ar yıla kadar hapsi, 4 sanığın da beraati istendi.

Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık Orhan Ünğan ile tarafların avukatları katıldı.

Cumhuriyet Savcısı Ercan Gövler, esas hakkındaki mütalaasında, sanık İlhan Ünğan'ın yargılama sırasında ölümü nedeniyle hakkında açılan kamu davalarının düşürülmesini, tutuklu sanık Orhan Ünğan'ın ise "iki kişiyi öldürmeye azmettirme" suçundan ikişer kez müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.

Sanıklar Bekir Karçiğa, Ali Golzari, Savaş Sarmusak ve Nizamettin Yeke'nin "iki kişinin öldürülmesine yardım etme" suçundan 20'şer yıldan 30'ar yıla kadar cezalandırılmaları istenilen mütalaada, sanıklar Hasret Saraçoğlu, Aslan Turan, Sabri Turan ve Yavuz Yavuztürk'ün beraati istendi.

Söz alan tutuklu sanık Orhan Ünğan, kendisinin olayda olduğuna dair ne bir kamera kaydı, ne bir HTS kaydı, ne de DNA’sının bulunduğunu ifade ederek, "Savcılık mütalaasında bir açıklama yapmadı. Cinayetin nasıl işlendiğine dair, nasıl azmettirdiğime dair bir ibare yok." diye konuştu.

Dosyada sadece gizli tanık beyanlarının bulunduğunu belirten Ünğan, "Gizli tanık doğru söylüyorsa söylediği kişiler neden tutuksuz, yalan söylüyorsa ben neden tutukluyum?" diye konuştu.

Müşteki avukatları, mütalaaya kısmen katılmadıklarını ifade ederek, süre istedi.

Mahkeme heyeti, Orhan Ünğan'ın dosyadaki delil durumu, tutuklu kaldığı süre, delillere tesir etmesinin mümkün olmaması ve kaçma şüphesinin adli kontrol tedbiri ile giderilebilecek olması da dikkate alınarak tahliyesine karar verdi.

Ayrıca sanık Ünğan hakkında yurt dışına çıkış yasağı ve haftanın üç günü karakola imza vermesi şeklinde adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasına hükmedildi.

- Daha önce 3 defa tahliye kararı verildi

Davaya bakan mahkeme, 23 Şubat'taki duruşmada tutuklu sanık Orhan Ünğan'ı yurt dışına çıkış yasağı konularak bir defada 1 milyon lira nakdi güvence yatırması, her gün sabah ve akşam imza atması suretiyle tahliye etmişti.

Duruşma savcısının itirazını değerlendiren Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık Orhan Ünğan'ın tutuklanmasına karar vermişti.

Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 22 Haziran 2018'deki duruşmada da sanık Ünğan'ın yurt dışına çıkış yasağı konularak 500 bin lira nakdi güvence yatırılması şartıyla tahliyesine karar vermişti.

Duruşma savcısının yaptığı itirazı değerlendiren üst mahkeme, Ünğan'ın tekrardan tutuklanmasını kararlaştırılmıştı.

Ünğan, Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesince 14 Eylül'de yapılan duruşmada da yurt dışına çıkış yasağı konularak, 400 bin lira nakdi güvence yatırması şartıyla tahliye edilmişti.

Duruşma savcısı Halil Duyar ve şikayetçilerin avukatlarınca, Orhan Ünğan'ın 14 Eylül'deki duruşmada tahliye edilmesine bir üst mahkemeye itiraz edilmişti. İtiraz sonucunda Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesince 4. kez tutuklanmasına karar verilmişti.

Sanık Ünğan, başka suçtan tutuklu bulunduğu için bu dosyadan yapılan tahliye kararının ardından cezaevinden çıkamamıştı.

- İddianameden

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Büyükçekmece'de 26 Eylül 2014'te ışıklarda duran Devrim Öztunç'un kullandığı ve Arzu Sharifi Zindashti'nin de içinde bulunduğu aracın, Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar tarafından çapraz ateşe tutulduğu, Öztunç ile Zindashti'nin öldüğü belirtiliyor.

İddianamede, Pakistan'dan Belçika'ya sefer yapan bir gemideki 2,1 ton eroinin Yunanistan açıklarında yakalandığı, gemide bulunan ve şüpheli Orhan Ünğan'ın adamları olan Metin Sevimli ve Serhan Başkale'nin Yunan makamlarınca tutuklandığı ifade ediliyor.

Bu olaydan sonra uyuşturucu organizasyonu yapan kişilerden biri olan aslen İranlı sahte Pakistan pasaportlu Shahid Ahmed'in İstanbul'a gelerek Naji Sharifi Zindashti ile görüştüğü, ele geçirilen eroinin 1 tonunun hala Yunanistan'da bir depoda saklı olduğunu ve yasa dışı yollardan İran'a gönderilmesini istediğini söylediği aktarılan iddianamede, eroinin taşınması olayında Zindashti'nin kendilerine yardımcı olamayacağını söylediği, bu olaydan yaklaşık 10 gün sonra Yunanistan'da depoda saklanan uyuşturucunun polislerce yakalandığı anlatılıyor.

İddianamede, uyuşturucunun gerçek sahipleri olduğu iddia edilen Orhan Ünğan, Çetin Koç ve İlhan Ünğan'ın uyuşturucunun yakalanmasından Naji Sharifi Zindashti'yi sorumlu tuttukları ve aralarında husumet oluştuğu kaydediliyor.

Sanıklar Orhan Ünğan ve İlhan Ünğan'ın, Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar'a, Zindashti'nin ortadan kaldırılması talimatı verdikleri kaydedilen iddianamede, sanık Hacı Osman Sezen'in olaydan sonra çevresine yanlış iş yaptıklarını, asıl hedefin İranlı Naji Sharifi Zindashti olduğunu ancak kızı ve araç sürücüsünün öldürüldüğünü, Orhan Ünğan'ın olayı duyduktan sonra kendisine "Bir temizliği halledemediniz.'' diye mesaj gönderdiğini anlattığı belirtiliyor.

Cinayeti gerçekleştirdikleri belirtilen Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar'ın 22 Aralık 2014'te öldürüldüğü aktarılan iddianamede, sanıklar Yavuz Yavuztürk, Nizamettin Yeke, Bekir Karçiğa, Savaş Sarmusak, Aslan Turan, Sabri Turan, Hasret İlter Üzüm ve Ali Golzari hakkında ikişer kez ''tasarlayarak öldürmeye yardım etme'' suçundan 30 yıldan 40 yıla kadar, Orhan Ünğan ve İlhan Ünğan hakkında da ikişer kez ''tasarlayarak öldürmeye azmettirme'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.

Kaynak: