Can Dündar'ın evini satın alan avukatlara FETÖ davası

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, şüpheli avukatlardan tutuklu Atilla Tarık Çilekçi, Sönmez Ahi ve Bekir Mustafa Yılmaz'la hakkında yakalama kararı olan Faruk Öksüz'ün, Can Dündar ile Cumhuriyet gazetesinde soruşturma kon
Can Dündar'ın evini satın alan avukatlara FETÖ davası

İSTANBUL (AA) - MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin FETÖ'nün avukatlık yapılanmasına dahil oldukları iddia edilen şüpheli avukatlardan tutuklu Atilla Tarık Çilekçi, Sönmez Ahi ve Bekir Mustafa Yılmaz ile hakkında yakalama kararı bulunan Faruk Öksüz'ün, Can Dündar ile Cumhuriyet gazetesinde soruşturma konusu olan MİT tırları haberinin 29 Mayıs 2015'te yayınlanması kapsamında ilişkileri olduğunun anlaşıldığı belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) kuruluşu, stratejisi, amacı, faaliyetleri ve gerçekleştirdiği 15 Temmuz darbe girişimi gibi eylemler özetlendi.

Türkiye'de ekonomik, siyasi, askeri, bürokratik, akademik, eğitim ve sağlık alanlarıyla diğer tüm alanlarda olağanüstü gizlilik içinde yapılanmaya çalışan FETÖ'nün, gerçekleştireceği operasyon ve işlemleri hukuki görünüm altında devam etmesi için yargı alanındaki yapılanmalara özel bir önem verdiği belirtilen iddianamede, bu kapsamda sınav sorularının bir şekilde temin edilerek örgüt üyelerine verildiği ve örgüt üyelerinin tüm yargısal birimleri ele geçirmesinin hedeflendiği iddialarıyla ilgili soruşturmalar yürütüldüğü hatırlatıldı.

Avukatlık kurumunun da örgütsel amaçlar doğrultusunda yapılandırılarak bürolar kurulduğu ve bu bürolar vasıtasıyla hakim ve savcılara erişilerek yargılama süreçlerine etki edilmeye çalışıldığına vurgu yapılan iddianamede, bu örgütlü yapılanmaya dahil olan avukatların, mesleğini yapıyor görünümü altında örgütsel talimatları yerine getirirken diğer örgüt üyesi olan kamu görevlileri veya sivil kişileri organize bir şekilde temsil ettikleri belirtildi.

Başsavcılıkça, FETÖ/PDY'nin avukatlık yapılanmasına ilişkin İstanbul Barosuna kayıtlı şüpheli avukatlar hakkında soruşturma başlatıldığı aktarılan iddianamede, şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle bazı şüpheliler açısından soruşturmanın tamamlanmadığı ve ayırma kararları verilerek soruşturmaların sonuçlandırılması yoluna gidildiği ifade edildi.

İddianamde, 1 Ocak 2014'te Hatay, 19 Ocak 2014'te Adana'da durdurulan MİT tırlarında yapılan aramalar ve bu sırada yaşananlara yer verilerek, tırlardaki yardım malzemelerinin "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken" niteliğe sahip olduğu yönünde kamuoyuna duyuru yapılmasına rağmen Can Dündar'ın, genel yayın yönetmenliği görevini yürüttüğü Cumhuriyet gazetesinde, 29 Mayıs ve 11 Haziran 2015 tarihlerinde yayımlandığı belirtildi.

- Dündar ile ilişkili avukatlara yönelik soruşturma

Can Dündar ve Erdem Gül'ün bu suçlardan yargılandığı, konuyla ilgili soruşturma işlemlerinin devam ettiğine işaret edilen iddianamede, İstanbul Emniyet Müdürlüğüne 24 Kasım 2015'te yapılan bir telefon ihbarındaki bilgiler doğrultusunda şüpheli avukatlar Sönmez Ahi, Faruk Öksüz ve Atilla Tarık Çilekçi hakkında soruşturma işlemlerine başlandığı anlatıldı.

Devam eden süreçte şüphelilerin Can Dündar ile Cumhuriyet gazetesinde soruşturma konusu olan haberin 29 Mayıs 2015'te yayınlanması kapsamında ilişkilerinin olduğunun anlaşıldığına vurgu yapılan iddianamede, bu kişiler hakkında ayırma kararı verildiği ve ayrı bir dosya üzerinden soruşturma yürütüldüğü kaydedildi.

İddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığı tarafından 10 Şubat 2016'da başsavcılığa gönderilen yazıda, 8 Şubat 2016'da KOM Daire Başkanlığına giderek FETÖ/PDY hakkında bilgi vermek isteyen bir ihbarcının, beyanlarına yer verildi.

Söz konusu ihbarcının, Atilla Tarık Çilekçi'nin İstanbul'da avukat olduğu, en yakın arkadaşı Hüseyin Aksoy'la cemaat evlerinde yetiştikleri, lise son sınıfta Altunizade'de FEM Dersanesi'nin 5. katında Fetullah Gülen'in makamında hizmetlisi olduklarını anlattığına yer verilen iddianamede, Çilekçi'nin hep Gülen'in yanında kaldığı ve eski adı "Zühtü" iken o zamanlarda "Ömer" lakabını kullandığını söylediği belirtildi.

İddianamede, ihbarcının, Çilekçi'nin "Zühtü" ismini resmi olarak "Atilla Tarık" şeklinde değiştirdiği, daha sonra FEM dershanelerinde öğretmenlik yaptığını anlattığına vurgu yapılarak, şüphelinin elit, zengin ve bürokrat çocuklarıyla bizzat ilgilendiği için Türkiye'de önemli kişileri çok iyi tanıdığı ve etkili biri olduğu kaydedildi.

İddianamede, Aydınlı Grup'ta hukuk müşavirliği yapan Çilekçi'nin şirket sahiplerinden Ömer Faruk Kavurmacı'nın danışmanlığını yaptığı, arkadaşı Hüseyin Aksoy'un savcı olduğu, cemaat adına polislerle, subaylarla ve birçok yetkili kişiyle bizzat kendi evinde görüşmeler yaptığını aktaran ihbarcının, Çilekçi, Hüseyin Aksoy, Doğan Çelik'in bir dava olunca FETÖ/PDY ile alakalı davalara hangi hakimin, hangi mahkemenin bakacağını organize ettikleri ve HSK seçimlerinde etkili olduklarını söylediği anlatıldı.

Söz konusu ihbarcının, Çilekçi'nin FETÖ'nün bir çok organizasyonunun yürüttüğü ve bilirkişilerle profesörlere bu gezilerde rüşvet verildiğini anlattığına dikkat çekilen iddianamede, bu kişinin verdiği ve şüpheli Sönmez Ahi'nin yanındaki bazı avukatların isimlerine vurgu yapıldı.

FETÖ'nün şu andaki finans kasasının Zeynullah Huda olduğu, Aydınlı Grup Genel Müdür Yardımcısı ve Huda inşaatın sahibi olduğu, para akışlarını finans açıklarını bunların karşıladığı anlatılan iddianamede, ihbarcının, avukatlar arası, istihbarat ve finans anlamında Ankara bağlantılarını Doğan Çelik isimli emekli bir albayın yürüttüğü ve bu şahsın MİT, emniyet, jandarma bağlantısının halen çok güçlü olduğu ve devam ettiğini söylediği kaydedildi.

İddianamede, söz konusu ihbarcının, bazı FETÖ avukatlarının Çilekçi'den emir alarak Yargıtay ve Danıştay'da FETÖ ile ilgili davaları takip edip hakimlere rüşvet dağıttıklarını anlattığına yer verilerek, "Çilekçi'nin emekli albay Doğan Çelik'ten bilgi aldığı, Fikret Seçen ve Zekeriya Öz'ün yakalama kararı bilgisini aktaran kişinin Doğan Çelik olduğu, iletişimlerini gizlilik amacıyla WhatsApp tarzı bir program aracılığıyla yaptıkları, Çilekçi'nin bir emniyet müdürüyle de gizli bilgi alışverişinin olduğunu öğrendiğini" söylediği aktarıldı.

- MİT tırları haberinden sonra satılan konut

İhbarcının beyanlarını içeren evrakın TEM Şube Müdürlüğüne gönderildiği ve Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) tarafından 5 Şubat 2016 tarihinde gönderilen raporla birlikte gerekli incelemelerin yapılmasının istendiği anlatılan iddianamede, TEM Şube Müdürlüğü tarafından yapılan açık kaynak çalışmalarında Can Dündar'ın Ankara Karakusunlar Mahallesi'nde bulunan konutunu 2013 Eylül ayında 1 milyon 500 bin bedelle satışa çıkardığı ancak satamadığı ve 29 Mayıs 2015'de MİT'e ait tırların durdurulması ile ilgili haberden kısa bir süre sonra 25 Haziran 2015'de bu konutunu tapu kayıtlarına göre 1 milyon 500 bin lira bedelle şüpheli Bekir Mustafa Yılmaz'a sattığı kaydedildi.

Dündar ailesinden konutu nakit satın alan şüpheli Bekir Mustafa Yılmaz'ın diğer şüpheli Sönmez Ahi ile aynı hukuk bürosunda çalıştığı ve birlikte hareket ettikleri vurgulanan iddianamede, Sönmez Ahi'nin aynı zamanda MİT tırlarının durdurulması soruşturmasında tutuklu bulunan eski Adana Jandarma Bölge Komutanı Hamza Celepoğlu'nun avukatı olduğu ve MİT'e ait tırların durdurulmasından sonraki süreçte de sık telefon irtibatlarının bulunduğu ifade edildi.

Şüpheli Sönmez Ahi'nin aynı zamanda bacanağı olan şüpheli Atilla Tarık Çilekçi'nin FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen'in uzun yıllar hizmetinde bulunduğu ve Gülen'in en yakınında bulunan kişiler arasında olduğuna dikkat çekilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Şüphelilerin yapılan ihbar içeriklerinden FETÖ/PDY adına faaliyet yürüttükleri, örgüt içerisinde deşifre olmamak için kod adı kullandıkları, örgüt adına yapılan toplantıları çok büyük bir gizlilik içinde yürüttükleri, örgüt yapılanması içerisinde kamu kurum ve kuruluşlarında gizli bir örgütlenme içerisine gittikleri, kamu kurumlarında görev alan yöneticilerin ihtiyaçlarının karşılanarak, rüşvet verilerek örgüt yararına faaliyette bulunmalarının sağladıkları ve şüpheli Çilekçi'nin ihbarlarda geçen FETÖ/PDY ile iltisaklı olduğu belirtilen Aydınlı Grup ile bağlantılarının bulunduğu anlaşılmıştır."

Kaynak: