Cihan Aktaş: Kameranın ahlakı, ona katılacak ruhla bağlantılıdır

Cihan Aktaş: Kameranın ahlakı, ona katılacak ruhla bağlantılıdır

TYB Konya Şubesi’nin düzenlediği programda konuşan Yazar Cihan Aktaş, “Sinema o kadar etkileyici bir biçimde hayatımızın içinde ki, oluşan sektörün akıntısına kapılacağımız yerde nasıl kendimize özgü bir dille çalışmalar gerçekleştirebileceğimize kafa yormalıyız” dedi

 

TYB Konya Şubesi’nin 2014 Kültürel Etkinlikleri, Yazar Cihan Aktaş’ın ‘Din ve Sinema’ başlıklı söyleşisiyle devam etti. Programa TYB Konya Şube Başkanı M. Ali Köseoğlu’nun yanı sıra, Hadim İlçe Müftüsü Ahmet Demirel, Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, akademisyenler, yazarlar ve öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Cihan Aktaş, en başlangıçta sinema sektörünün mütedeyyin kesimler tarafından tepki gördüğünü belirterek, uzun bir uyku sürecinin şimdilerde kaçırılan şeylerin yakalanması endişesine dönüştüğünü belirtti. İranlı Yönetmen Mecid Mecidi’nin “Peygamberlik devam etseydi, peygamberler tebliği sinema ile yaparlardı” sözlerini hatırlatan Aktaş, “Tabi ki bu çok iddialı gibi geliyor. Sinema o kadar etkileyici bir biçimde hayatımızın içinde ki, oluşan sektörün akıntısına kapılacağımız yerde nasıl kendimize özgü bir dille çalışmalar gerçekleştirebileceğimize kafa yormalıyız” dedi.

 

DAHA SORUMLU DAVRANMALIYIZ

 

İnsanların fotoğraf makinesinin keşfinden önce farklı düşüncelere sahip olduklarını belirten Aktaş, “Fotoğraf makinesinin icadından önce insanlar, herkesin her şeyi görebildiğine inanmıyorlardı. Merkezi perspektifle yapılmış her resim seyirciye dünyanın biricik merkezinin kendisi olduğunu söylüyordu. Fotoğraf ve sinema aslında büyük bir merkezin bulunmadığını ortaya koydu. Fotoğraf makinesi resmin fotoğrafını çekerek, resmin imgelerinin taşıdığı biricikliği ortadan kaldırmış oldu. Arkadaşlarımız Sadık Yalsızuçanlar, Ayşe Şasa rüya sineması kavramıyla bir bakıma İran’daki mana sineması diye anılan sinema dalgasını oluşturmaya çalıştılar. İbn-i Arabîci bir yaklaşımla tabiattaki şifreleri çözme ve bu yönde bir sinemanın oluşumu için eleştiriler ürettiler” diye kaydetti. Aktaş, günümüz teknolojisinin yeni durumlar oluşturduğunu belirterek şöyle devam etti: Her şeyin kaydedilme imkânının ve ihtimalinin üzerimizde bir baskı oluşturduğu açık. Ben iyimser bir yazar olarak bundan sonra daha takvalı hayatlar sürdüreceğimize inanıyorum. Araçların ve nesnelerin kişilerin mahremiyeti bağlamında daha sorumlu olmamız gereken bir döneme adımlıyoruz. Mayıs ayında katıldığım bir festivalde belgesel sanatçısı belgesel gösterdi, bu beni çok rahatsız etti, eleştirdim. İki travestinin hayatını konu edinen bir belgeseldi bu. Travestileri ikna ederek çekilmiş. Bu tür belgeseller de ilgi çekiyor ve ödüller alıyor. Ama bence bu yanlış; travestileri ikna ettiniz, bundan sonraki hayatlarının bütünü içerisinde çekilen ve yayılan görüntülerden ileride rahatsız olmayacaklarını garanti altına alabilir misiniz? Bu bana bir sanatçı yaklaşımından daha çok kurnazlık ve tüccarlık olarak görünüyor.

 

KAMERANIN AHLAKI OLMALI
 

İran sinemasında yarı belgesel nitelikte pek çok film olduğunu ve orda da yönetmenin kendi senaryosunun akışında, insanları kendi estetik anlayışı için rastgele kullanıp, harcayıp bırakıp gittiğinin altını çizen Aktaş, “Onlar belki sonradan pişman olacaklar, dünyaya farklı bir şekilde bakıyor olacaklar. Bence kameranın ahlakı üzerine düşünülmesi, bugün her zamankinden çok daha önem taşıyor. Çünkü kameralar yaygınlaştı; herkesin elinde her an hepimizin fotoğrafı çekiliyor ve rızalarımız dışında bir yerlerde yayınlanıyor. Bütün bunlar kameranın ahlakıyla ilgili konulardır bence. Kameranın ahlakı ona katılacak ruhla sağlanacağından, dini bir sanatçının en başta edinmesi gereken bir kaygıdır. Bakışlarımızın kirlenmesine değil durulanmasını sağlayacak farklı pencerelere ihtiyacımız var. Bir yönetmenin kendi ailesini gösterebileceği filmler çekmesidir doğru olan. Kendi ailesiyle, çocuklarıyla izleyebileceği bir film olmasıdır. Kamerayı nereye tutacağınızdan tutun da onun hareketlerine kadar her unsur bir ahlak anlayışıyla yoğrulursa filmin üst katmanlarına ulaşılabilir” diye konuştu. Programın sonunda Aktaş’a TYB Konya Şubesi adına katılım belgesini TYB Konya Şube Başkanı M. Ali Köseoğlu verirken Doç. Dr. Fatih Özkafa da plaket takdim etti. Köseoğlu, bu programın insani bir sinemanın oluşturulmasına öncülük etmesini dileyerek, Aktaş’a teşekkür etti.