'Çocuktuk olay bize oyun gibi gelmişti'

'Çocuktuk olay bize oyun gibi gelmişti'

Zirve Yayınevi'ne ilişkin davanın 113. duruşmasında adli kontrol kararıyla elektronik kelepçe takılan tutuksuz sanıklar Yıldırım, Gürler ve Günaydın, esas hakkındaki savunmalarını verdi. Günaydın, "Olay zamanı henüz bir çocuk olduğumuzdan bu olay bize bir oyun gibi gelmiştir" dedi.

Malatya'daki Zirve Yayınevi'nde biri Alman uyruklu olmak üzere, 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesine ilişkin davanın 113. duruşması başladı.

Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuksuz sanıklar emekli Albay Mehmet Ülger, Binbaşı Haydar Yeşil, İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat ile Murat Göktürk, Abdullah Atılgan, Mehmet Çolak, Levent Ercan Gelegen ve adli kontrol kararıyla elektronik kelepçe takılan sanıklar, Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım ve Salih Gürler, hazır bulundu.

Elektronik kelepçe takılan sanıklardan Hamit Çeker Elbistan, Cuma Özdemir ise Darende Adliyesinden video konferans sistemiyle duruşmaya katıldı.

Sanıkların esas hakkındaki savunmalarının alınmasına devam edilen duruşmada söz alan tutuksuz sanık Mehmet Ülger'in avukatı Saim Tuğrul, müvekkili hakkında sahte deliller üretildiğini ve suçsuz yere 4 yıl cezaevinde kaldığını iddia etti.

Tuğrul, davanın hem tanığı hem de sanığı İlker Çınar'ın iddialarını temeli olmadığını savunarak, Çınar'ın her gün ifade değiştirdiğini ve söylediği her şeyin kanun gibi kabul edildiğini, ona göre işlem yapıldığını ileri sürdü.

Ergenekon, Balyoz, casusluk davalarının çözüldüğünü ancak Zirve Yayınevi davasının tamamlanamadığını belirten Tuğrul, "Bu kumpasa yöneliktir. Bu dava yargı tarihimiz için kara bir lekedir. Bunun zararı yüzyıllar boyu tamir edilemeyecektir. Bu dava Türk yargısını yerle bir etmiştir. Bu davada dış güçlerin yönlendirmesiyle aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti yargılanmıştır." dedi.

"Çocuktuk olay bize oyun gibi gelmişti"

Tutuksuz sanık Emre Günaydın da Zirve yayınevi cinayetleri nedeniyle darbe yapmakla suçlandığını belirterek, "19 yaşında darbe yapmaktan yargılandım vallahi darbe ne demek bilmiyordum. Örgüt kurmaktan yargılandım nasıl olur onu da bilmiyorum. O zamanki gerek medya gerek dizilerin etkisiyle 5 saf genç birbirimizi gaza getirip olmaması gereken bir olaya karıştık." dedi.

Olayın ardından "Emre öldü" şeklinde çıkan haberler yüzünden arkadaşlarının kendilerine iftira attığını savunan Günaydın, "Olay zamanı henüz bir çocuk olduğumuzdan bu olay bize bir oyun gibi gelmişti. Olay olduktan sonra medyanın 'Emre Günayın öldü' haberlerinden sonra suç ortaklarım suçun hepsini üzerime atmıştır. Ben tamamiyle suçsuzum demiyorum, suçluyum fakat bu kadar şeyi ben tek başıma nasıl yapayım. Ben yandım arkadaşlarım da yansın da demiyorum ama haddinden fazla iftira atıyorlar." diye konuştu.

"Keşke olmasaydı"

Olay anında kullandıkları kuru sıkı ve iplerin parasını bile zor denkleştirdiklerini anlatan Günaydın, şunları kaydetti:

"Hatta bir gün önce silahın birine el konulmasından sonra yerine silah bile alamadık. Lakin dışarıda kim kimden gıcık alıyorsa mahkemeye gelip 'Bu, bunları azmettirmiştir' diyor. Ben defalarca söyledim bizi azmettiren yoktur. Şu da bir gerçektir ki daha önce sabıkası bile olmayan 5 genç bunu yaptıysak elbette olay anında bize yapılan tahrik sonucudur ama keşke olmasaydı. Tahrikten dolayı bir indirim olur diye bir beklentim de yok ama iyi halimi bozacak davranışım olmadı. Ben daha ölmeden medyada öldü haberlerini yaptıranlar kimse bu davanın buraya getirenler de onlardır. Gizlilik kararı olan bir dosyayı medyaya sızdıran kimse onlardır. 'İçerisinde birçok gizli ajanların bulunduğu paralel yapı' derim. Ben iyi de yapsam kötü de yapsam hatasıyla, günahıyla bu devletin bir evladıyım. 'PKK'ya terör örgütü değildir' diyen mağdur avukatları, kurusıkı tabancalı 5 gence terör örgütü diyorlar."