Bir süredir sadece ekonomimizin değil, milletimizin de güvene ve istikrara ihtiyaç duyduğu bir geçiş dönemini yaşıyoruz.

Yıllarca birlikte çalıştığı yâda komşuluk yaptığı kişilerin terör örgütü ile ilişkili birileri olduğunu öğrenen vatandaşlarımız ister istemez bir gerginlik duyuyor, hayal kırıklığına uğruyor ve bunun endişesi ile yaşıyorlar. Her gün bir komşusunun yâda çalışma arkadaşının daha böyle bir sürece dâhil olabileceği gerçeği ile gündelik yaşamlarını devam ettiriyorlar.

Yaşamak zorunda kaldığımız bu olumsuz süreç, 15 Temmuz sonrasında gelişen hain kalkışma sonrası operasyonlar ile başladı ve devam ediyor.  

Bu sürece bir de ekonomik kriz eklenince vatandaşımızın hassas olan durumu biraz daha hassas hale gelmiş oldu. 

Bu süreç ve zorluğu bizi birçok açıdan düşündürmeli ama hiçbir zaman bir karamsarlık çıkmazına da sokmamalı.

Bu süreçte özellikle devlet yöneticilerimizin çok dikkatli ve özenli olmaları bir zorunluluk haline geliyor. Onun için vatandaşlarımıza her zamankinden çok daha fazla anlayış ile yaklaşım olmazsa olmazımız olmalı.

Vatandaşlarımızın ve devletimizin bu süreçten hızlı bir şekilde kurtulmasının yolunun ise akıl ve sağduyu olduğunu unutmamaklazımdır.

Tüm bunların yanında kriz ortamının atlatılması için gerekli adımlar atılırken, bir taraftan da ülkemizin kararlı bir şekilde yoluna devam etmesi için planlanan yatırımlar da hız kesmeden yapılmalıdır.

Tabi bunların hepsi öncelikle inanç, kaynak ve ekip işidir.

Yöneticilerimiz geçirmekte olduğumuz sıkıntılı dönemi tam olarak kavrayıp iyi kararlar verir ve verdiği bu kararları eksiksiz uygulamayı başarabilirse, bu süreçten hızlı bir şekilde çıkıp, sürekli bir büyüme ile ekonomik ve sosyal rahatlamayı da yakalayabiliriz.

Huzurlu ve müreffeh bir toplum için, güçlü bir ülke için bu süreç çok hızlı ve kararlı adımlar atılarak devlet-millet dayanışması ile geçilmelidir.

Onun için herkes görevlerini en iyi şekilde yapmalı, başta siyasetçiler ve kanaat önderleri olmak üzere, tüm vatandaşlarımız bu süreçten birlikte çıkmak için mücadele etmelidirler.

Ülkemizin ekonomisi ve geleceği için atılan en önemli adımlardan biri olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, bu süreçten hızlı bir şekilde çıkmada ve devlet yönetiminde profesyonelleşme ve uzmanlaşmayı artırmada öncü olacak bir yapı olarak dizayn edilmiştir. 

Ancak bu sitemin uygulanması noktasındaki gecikmelerin son bulması ve bu sistemin işlerlik kazanması için eski bürokratik yapının hızla devşirilmesi gerekliliği de acilen yapılması gereken işler arasındadır.

Bu şekilde devlet daha etkin çalışacak, kurum ve kuruluşları daha doğru kararlar alabileceklerdir.

Bu kriz ortamı, bizim Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini faal bir durama getirmemize engel olmamalı aksine sürecin hızlı ve güçlü bir şeklide atlatılması için daha da çabuk bir şekilde aktif hale getirilmelidir.

Devletin iktisadi ve kurumsal yapılanması içinde süregelen sıkıntılar ve yanlışlar; uzmanlaşma ve profesyonelleşme öncülüğünde ancak bu yeni sistem ile ortadan kaldırılabilir.

Yine yasama organımız olan meclisten ne kadar yeni kanunlar çıkarsa çıksın, uygulayıcıların zihniyetinin de bu yeni sistem doğrultusunda çağın gereklerine, toplumun ihtiyaçlarına ve aslı olarak inanç sistemimize göre yorumlanması ve uygulanması gerekir.

Yoksa adalet dediğiniz sistem işlemez hale gelir, çözüm olmaktansa çözümsüzlük ve fitne üreten bir merkez haline dönüşür. İlerlemenin önündeki en büyük engel olur.

Tarihe baktığımızda da insanlığın ve ülkelerin gelişmesindeki en büyük engelin, halkı sömüren ticaret adamaları ile dini kendi amaçları doğrultusunda kullanan din adamlarından kaynaklandığını görürüz.

Ya her kademede ve her alanda inancımızın gereği olan bir hayat yaşar ve yaşatırız. Ya da ……….