Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: (3)- "(ABD'nin Suriye'den çekilmesi) Bu hafta bir Amerikan askeri heyeti Türkiye'ye gelecek ve Türk mevkidaşlarıyla konunun koordinasyonunu konuşacaklar"- "DEAŞ'la mücadelede herhangi bir geri adım, zafiyet, durakla
Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD'nin Suriye'den çekilmesine ilişkin, "Bu hafta bir Amerikan askeri heyeti Türkiye'ye gelecek ve Türk mevkidaşlarıyla konunun koordinasyonunu konuşacaklar." dedi.

Kalın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Bir gazetecinin "ABD, Suriye'den askerlerini çekme kararı aldı. İlk operasyon Münbiç'e mi olacak? Fırat'ın Doğusu gündemdeydi ama Münbiç noktası şu anda önem kazanmışa benziyor. Münbiç'te ABD askerleri ile devriye faaliyetleri devam ediyordu. Bu devriye faaliyetleri ABD'nin askerlerini çektikten sonra bitti diyebilir miyiz?" şeklindeki sorusu üzerine Kalın, söz konusu kararla birlikte sahada birçok unsurun yeniden değerlendirilmek durumunda olduğunu, dinamik bir sürecin bulunduğunu bildirdi.

Kalın, "Bu hafta bir Amerikan askeri heyeti Türkiye'ye gelecek ve Türk mevkidaşlarıyla konunun koordinasyonunu konuşacaklar. Son iki telefon görüşmesinde, Erdoğan ile Trump'ın üzerinde mutabık kaldığı konu, bu koordinasyonun çok hızlı bir şekilde başlatılması yönünde. Benim de John Bolton ile yaptığım 3-4 telefon görüşmesinde bunun altını çizdik ve önümüzde bir takvim var şimdi. Tarih kesinleştikçe sizlerle bunu paylaşacağız." diye konuştu.

Askeri koordinasyon, yani çekilme planının koordinasyonu yapılırken sahada boşluk olmaması için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gerekli talimatları Milli Savunma Bakanlığına, Silahlı Kuvvetlere, Milli İstihbarat Teşkilatı'na verdiğini aktaran Kalın, çalışmaların sürdüğünü ifade etti.

"Münbiç ile ilgili üzerinde mutabık kalınan bir yol haritası vardı, gecikmeli de olsa bu hayata geçmeye başlamıştı." diyen Kalın, bunun dışında bir durumun henüz söz konusu olmadığını vurgulayarak, "ABD'lilerin bu çekilme planı çerçevesinde bunun nasıl şekilleneceğini de bu hafta yapılacak koordinasyon toplantılarında ilgili makamlarımız ele alacaklar." şeklinde konuştu.

- DEAŞ'la mücadele

Bazılarının ABD'nin çekilmesiyle "DEAŞ'a gün doğdu, burada bir boşluk oluşacak. ABD müttefiklerini açıkta bıraktı" gibi yorumlar yaptığını hatırlatan Kalın, şöyle devam etti:

"DEAŞ'la mücadelede herhangi bir geri adım, zafiyet, duraklama, yavaşlama asla söz konusu değildir. Biz nasıl daha önceki DEAŞ unsurlarıyla farklı yerlerde mücadele ettiysek bundan sonra da aynı kararlılıkla bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Burada tabii ki koalisyonun bir parçası koalisyonun desteğiyle ve yerel unsurları da devreye katarak bu çalışmalar yürütülecek. Yani gerek yerel güçler, gerek Özgür Suriye Ordusu, gerek koalisyonun sağlayacağı diğer desteklerle bu mücadele devam edecek. Bu koordinasyonu yaparken tabii ki Rusya Federasyonu ile de yakın bir çalışma takvimi içerisine gireceğiz. Zaten Astana süreci bağlamında bu çalışmalar devam ediyordu. Fakat şimdi ortaya çıkan bu yeni dinamikler ışığında Rusya Federasyonu ile bir koordinasyon çalışması da başlatılacak, devam edenlere ilave olarak söylüyorum, yani Fırat'ın doğusunda. Dolayısıyla burada herhangi bir boşluğun söz konusu olmaması için biz gerekli bütün adımları atacağız ve göreceksiniz orada Türkiye Cumhuriyeti üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiği gibi yerel halkın güvenliğini sağlamak için de gerekli adımları atacak."

Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Biz oraya PKK/PYD/YPG gibi terör örgütlerinin DEAŞ gibi terör örgütlerinin zulmüne karşı Kürdüyle Türküyle Türkmeniyle Arabıyla Sünnisiyle Müslümanıyla Hristiyanıyla bütün Suriyelilere özgürlük götürmek, onların güvenliğini sağlamak için gidiyoruz." sözlerini aktaran Kalın, burada zaman zaman "Türkiye gelecek Suriye Kürtlerine savaş açacak" gibi bir takım propagandist ifadelerin kullanıldığını dile getirdi.

İbrahim Kalın, "Tam tersine biz terör örgütü PKK ile Kürtleri birbirinden net bir şekilde ayrıştırıyoruz. Kürtlerin bir terör örgütü ile birlikte anılmasını Kürt halkına bir saygısızlık olarak addederiz." dedi.

Milyonlarca Kürt vatandaşının bu ülkede barış içinde yaşadığını, hukukun kuralları içerisinde eşit vatandaş olarak hayatlarını sürdürdüğünü, parlamentoda temsil edildiğini ve dilini konuştuğunu anlatan Kalın, bu noktada özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kürt vatandaşlarına ve bölge Kürtlerine dönük politikasını bir defa daha hatırlamakta fayda olduğuna işaret etti.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şöyle konuştu:

"2010, 2011 yıllarında yani Suriye savaşı başlamadan hemen önce Sayın Cumhurbaşkanımızın Esed ile konuştuğu konulardan bir tanesi de Suriye Kürtlerinin temel hak ve hukuklarının tanınması idi. Daha dünya Suriye Kürtlerinin varlığından haberdar olmadan, daha kimse Kobani kelimesini daha duymadan, YPG/PYD gibi terör örgütleri henüz palazlanmadan önce, DEAŞ gibi terör örgütleri Suriye'ye girmeden çok önce Cumhurbaşkanımız, Suriye Kürtlerine kimlik kartlarının verilmesi, seyahat etmelerine izin verilmesi, oradaki Kürt bölgelerindeki ekonomik durumun iyileştirilmesi gibi konularda Şam yönetimi nezdinde girişimlerde bulunmuş bir liderdir.

Bizim aynı şekilde Irak Kürtleri ile ilişkilerimiz de ortadadır. Dolayısıyla buradan 'Suriye Kürtleri Türkiye'nin hışmına uğrayacak, yalnız kaldılar, Türk Ordusu gelecek orayı yakacak, yıkacak' gibi aslı astarı olmayan gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan propagandaya lütfen kimse itibar etmesin. Tam tersine Afrin'de olduğu gibi Cerablus ve bölgedeki diğer Kürtlerin de bulunduğu küçük yerleşim birimlerinde olduğu gibi biz Suriye Kürtlerine teröre bulaşmadıkları müddetçe kardeşlerimiz gözüyle bakıyoruz. Bütün bölge Kürtlerine yaklaşım tarzımız budur. Bunda herhangi bir değişiklik söz konusu olmayacaktır."

- "Dünyayı başlarına dar ederiz"

Kalın, "Rusya Dışışleri Bakanı Lavrov'un bir açıklaması var; Türk askerlerinin İdlib'deki varlığı hususunda Suriye hükümeti ile mutabakat sağlandı diye. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" sorusuna karşılık, bu mutabakatı İdlib Anlaşması çerçevesinde daha önce zaten Rusya ve İran ile yaptıklarını anımsattı.

Üç garantör ülke olarak bu mutabakatın zaten sağlandığına dikkati çeken Kalın, "Şimdi onlar, Suriye rejimi ile yürüttükleri müzakerenin tamamlandığını ilan etmiş oluyorlar. Bizim askerlerimiz zaten oradalar. 12 askeri gözlem noktası orada. Askerlerimizin her türlü ihtiyaçları karşılanıyor. İhtiyaca göre sayı, lojistik destek anlamında takviyeleri, tahkimatları yapılıyor. Şu ana kadar zaten bir saldırı, sıkıntı söz konusu olmadı. Bunun aynen böyle devam etmesi için de biz her tür tedbiri almış durumdayız. Zaten rejimin böyle bir şeye cesaret yahut tevessül etmesi söz konusu bile olamaz. Yani bizim askerimize dönük herhangi bir saldırı, operasyonda bulunması halinde dünyayı onların başlarına dar ederiz. Bunu da bildikleri için ayrıca İdlib Anlaşması çerçevesinde de böyle bir şeyin söz konusu olmayacağını bir defa daha kayda geçirmek isterim." şeklinde konuştu

- "Süreci takip edeceğiz"

Bir gazetecinin "Ocak 2019'da YSK Başkanı ve 5 üyenin görev süresi doluyor. AK Parti bu konuda Torba Yasa'da bir teklif verdi görev sürelerinin 1 yıl uzatılmasıyla ilgili, bu muhalefetten tepki gördü. Seçim Kanunu'na aykırı tartışmaları da var ancak 1 yıl sonra uygulanabilir tartışması var." şeklindeki sözlerine ilişkin değerlendirme yapması istenen Kalın, konunun Meclis'in takdirinde olduğunu belirtti.

İbrahim Kalın, şu değerlendirmede bulundu:

"Sorduğunuz için cevap vereyim, arkadaşlar bununla ilgili bir gerekçe de hazırlamışlar. Anayasa'nın 79. maddesinde bir hüküm var, seçimlerin düzen içinde yapılması diye ifade ediliyor. Buna göre seçimlere az bir süre kala, 1 ay, 2 ay, 3 ay gibi bir süre kala bir değişikliğin seçimlerin düzenli bir şekilde güven içinde yapılmasına olumsuz etki yapma ihtimaline binaen bunun YSK üyelerinin süresinin uzatılması öngörülebiliyor. Meclis'e bir teklif olarak bu getiriliyor, Meclis'te kabul edilmesi halinde de uygulanabiliyor. Geçmişte bunun örnekleri de var. Yanlış hatırlamıyorsam 1999, 2000 seçimlerinde benzer uygulamalar yapılmış hatta o zaman CHP'nin de içinde olduğu partilerin teklifiyle bu tür uzatmalar yapılmış. Yani bunu seçimlere gölge düşürecek, seçimlerle ilgili şüphe yaratacak bir konu gibi takdim etmek gerçekten doğru bir yaklaşım olmaz. Zannediyorum komisyona sunuldu. Meclis'in vereceği karar çerçevesinde de biz de o süreci takip edeceğiz."

(Sürecek)


Kaynak: