Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Muhtarlar Toplantısı

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (1)- "Bay Kemal, ben senin cumhurbaşkanın olmaya meraklı değilim, ben milletimin cumhurbaşkanı olarak seçildim"- "Ben milletimin cumhurbaşkanı olarak seçildim. Yüzde 52,6 oy kim verdi? Benim milletim verdi. Sen,
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Muhtarlar Toplantısı

ANKARA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bay Kemal, ben senin cumhurbaşkanın olmaya meraklı değilim, ben milletimin cumhurbaşkanı olarak seçildim. Yüzde 52,6 oy kim verdi? Benim milletim verdi. Sen, yüzde 52,6'nın içinde olmayabilirsin. O benim için önemli değil ama sen yüzde 52,6'ya ihanet edemezsin. Bugüne kadar ettiğin için de bir yere pabuç olmadın, bir yaraya merhem olmadın. 31 Mart'ta da olamayacaksın." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu'nda gerçekleştirilen 49'uncu Muhtarlar Toplantısı'nda, Aksaray, Ankara, Antalya, Artvin, Batman, Burdur, Çorum, Diyarbakır, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Gümüşhane, Hatay, Kahramanmaraş, Kastamonu, Kırşehir, Kocaeli, Malatya, Mardin, Muğla, Osmaniye, Samsun, Uşak'tan gelen muhtarlara hitap etti.

Erdoğan, bugün itibarıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde misafir ettikleri muhtar sayısının 32 bini aştığını belirterek, "Böylece seçimden önce muhtarlarımızın tamamına yakınıyla bir araya gelme hedefimize bir adım daha yaklaşmış bulunuyoruz. İstiyorum ki 31 Mart'a kadar bütün muhtarlarımızı bu salonda ağırlamış olalım. Bu salon sizin, milletimizin. Dolayısıyla muhtarlarımızla kurduğumuz bu güçlü bağ ile geçmişte hiçbir cumhurbaşkanına, başbakana, siyasetçiye nasip olmamış bir şerefe nail olduğuma inanıyorum." diye konuştu.

Türkiye'nin yönetim sisteminin en küçük birimi olan mahallelerin huzuru, gelişmesi, insanlar arasındaki dayanışmanın, iş birliğinin güçlenmesi konusunda muhtarların yaptıkları çalışmanın önemini bildiğini vurgulayan Erdoğan, devletin mahalledeki gözü kulağı, eli kolu, sessiz nefesi, mahalle ve köy ahalisinin devlet nezdindeki temsilcisi olan muhtarlarla beraber yapacakları daha çok iş olduğunu kaydetti.

"Muhtarlarımızı üzen beni de üzer, muhtarlarımızı memnun eden beni de memnun eder." ifadelerini kullanan Erdoğan, bu toplantılara başladıkları günden beri gerek muhtarların gerekse muhtarlar aracılığıyla pek çok vatandaşın sıkıntısına çözüm bulduklarını aktardı.

- "Muhtarlarımıza hizmetlerimizi artırarak sürdüreceğiz"

İçişleri Bakanlığı bünyesinde Muhtarlık Bilgi Sistemi, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünde faaliyete geçen Muhtarlar Daire Başkanlığının muhtarların ve muhtarlıkların meselesini en üst düzeyde takip ettiğini aktaran Erdoğan, muhtarların taleplerini karşılamak üzere, illerde vali yardımcısı, büyükşehir belediyelerinde genel sekreter yardımcısı, diğer belediyelerde de başkan yardımcısı düzeyinde muhataplar belirlendiğini hatırlattı.

Muhtarların en büyük sıkıntılarından biri olan SGK primlerinin devlet tarafından ödenmesine imkan sağladıklarını bildiren Erdoğan, muhtar maaşlarını da geçmişle kıyaslanamayacak seviyeye çıkardıklarını ifade etti.

Muhtarların önemli bir sıkıntısı olan silah ruhsat harçlarına da muafiyet getirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunları biz yaptık. Kimse kalkıp da muhtarlarımız üzerinden spekülasyon yapmasın. Ne söz verdiysek, başbakanlığım dönemi de dahil, hepsini yerine getirdik. Biz biliyorduk ki, bizim elimiz gözümüz, ayağımız sizsiniz. Son olarak, ihtiyaç duyulan yerlerde muhtarlık binaları yapılmasıyla ilgili projeyi hayata geçiriyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde de muhtarlarımıza ve mahallelerimize olan hizmetlerimizi artırarak sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.

- "Sen yüzde 52,6'ya ihanet edemezsin"

Bu salondaki manzaranın, Türkiye'deki demokrasinin tavanından tabanına nasıl ahenk içinde işlediğinin en bariz örneği ve aynı zamanda ispatı olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Tabii demokrasiyi herkes böyle anlamıyor. Mesela ana muhalefetin başındaki zat, önceki gün çıkmış şahsımı, 'bu göreve meşru bir şekilde gelmemekle' itham ediyor ve 'Benim cumhurbaşkanım değilsin' diyor. Yav Bay Kemal, ben, senin cumhurbaşkanın olmaya meraklı değilim. Ben milletimin cumhurbaşkanı olarak seçildim. Yüzde 52,6 oy kim verdi? Benim milletim verdi. Sen, yüzde 52,6'nın içinde olmayabilirsin. O benim için önemli değil ama sen yüzde 52,6'ya ihanet edemezsin. Bugüne kadar ettiğin için de bir yere pabuç olmadın, bir yaraya merhem olmadın.

31 Mart'ta da olamayacaksın. Göreceğiz. Niye? Teröristlerle el ele, kol kola gezene benim milletim 'yürü' demez. Bize, milletimizin cumhurbaşkanı olmak, muhtarlarımızın cumhurbaşkanı olmak yakışır. Aslında bu zat, ağzından çıkan sözün ne anlama geldiğini bilse, bunu söylemek yerine kaldırır kendini o kürsüden aşağı atar ama ağız işte torba değil ki büzesin."

Bu meşruiyet meselesini açıklığa kavuşturmakta fayda gördüğüne değinen Erdoğan, "Meşruiyet kavramı, siyaset ve yönetim biliminin temelini oluşturuyor. Konu meşruiyetten açılınca ister istemez, iktidar kavramını da onunla birlikte düşünmek gerekir. İktidar dediğimiz hadise, belirli görüşlere ve programlara sahip kadroların ülkelerini, toplumlarını, sorumlu oldukları alanı yönetme kabiliyetidir. Güç kullanma ayrıcalığına sahip tek kurum olan devleti yönetme görevi de toplumlar tarafından siyasi iktidarlara verilir." diye konuştu.

- "Ülkemizi üçe dörde katladık"

Siyasi iktidarın gücünün asıl sınırlarını, kendisine devleti yönetme görevini veren halka karşı duyduğu sorumluluk belirlediğine işaret eden Erdoğan, anayasa, yasa ve diğer mevzuat ile toplumun inanç, ahlak, örf anlayışı ise bu sınırların gözüken ve gözükmeyen yönlerini somutlaştırıp uygulanabilir hale getirdiğini vurguladı.

Meşruiyetle ilgili pek çok teori, görüş, yorum bulunduğuna işaret eden Erdoğan, "Siyasi iktidarın meşruiyeti yönettiği veya yönetmeye talip olduğu toplumdan aldığı desteği ifade eder." dedi.

Demokrasilerde bu desteğin ölçüm ve uygulama yolunun serbest seçimler olduğunu anlatan Erdoğan, "Bir siyasi parti seçimlerde toplumun desteğini almışsa, meşru bir iktidar olarak anayasa ve yasalar çerçevesinde ülkeyi yönetme hakkına da sahiptir. Geçmişte siyasi partiler, çok düşük oy oranlarıyla, yani çok düşük toplum desteğiyle ülkemizi yönetmeye kalktıkları için sürekli krizlere, kaoslara, istikrarsızlıklara maruz kalıyordu. Koalisyon hükümetleriyle bu ülke yönetilmeye çalışıldı. Başarılı oldu mu olmadı. Ama biz şu 16 yılda halkımızın büyük bir teveccühüyle iktidar olduk ve ülkemizi üçe dörde katladık." değerlendirmesini yaptı.

(Sürecek)

Kaynak: