Devlet Bahçeli: Erdoğan liderliğinde Türkiye doğru tarafını göstermiştir

MHP Lideri Bahçeli, açıklama yaptı. İsrail'in Mescid-i Aksa'daki işgaline tepki gösteren Bahçeli, 'İsrail'le açık veya gizli ilişki içinde olanlar Batı Şeria, Gazze ve Kudüs'te olanlara ilgisizdir.
Devlet Bahçeli: Erdoğan liderliğinde Türkiye doğru tarafını göstermiştir

Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle;

İsrail'in Filistinli müslümanlara yönelik tahammülsüz ve tahakkümcü yaklaşımı son günlerin en sıcak ve en can yakan konusudur. ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa 14 Temmuz tarihinde İsrail tarafından ablukaya alınmış, ibadete kapatılmış, mahsun mabedimize giriş çıkışlar engellenmiştir. İsrail büyük bir insanlık ve vicdan suçuna imza atmıştır. 1967'den bu tarafa ilk kez ezan okunamamış, Cuma namazı kılanamamıştır. Harem-i Şerif'in maneviyatına insafsızca saldırılmıştır. Dedektörler insanlığı ayaklar altına alan uygulamalardır. Kudüs'ün farklı noktalarında Filistinli kardeşlerimize ateş açılmış, göz yaşartıcı ve ses bombalarıyla barbarca saldırmışlardır. Siyonizm bir kez daha Kudüs'te vahşi bir komplonun taraf ve hazırlayısı olmuştur. Bunu yaparken yüce dinimizin kutsallarına hasar vermiştir. Zora ve zorbalığa dayanan ambargolar insanlığımız ve izanımızla hiçbir şekilde izah edilemeyecektir. Miraç müzesinin manevi makamına yapılan düşmanca muamele nefretle yankı bulmalıdır. İsrail insan haklarını çiğnemiştir. Din ve vicdan hürriyetini baskı altına; hatta askıya almıştır.

BU AYIBIN ÇAMURU KUDÜS'E YÜZÜNÜ DÖNEN HERKESE SIÇRAMIŞTIR

Harem-i Şerif'e karşı İsrail acımasızlığı karşısında insanlık aciz ve suçludur. Müslümanım diyen hiçbir vicdan sahibinin sessiz kalamayacağı ilkelliklere bugün cevap verilmezse, İslam toplumları birlik ve beraberlikten nasıl bahsedecektir? Gaza, petrole, servete istikbalini teslim etmiş çok sayıda İslam ülkesi Mescid-i Aksa'nın dramına ne zaman çıkış yapacaktır. Katar krizini tırmandıran Körfez ülkeleri niye ürkektir? Maalesef İslam aleminin dayanışma duygusu hasarlıdır. Karşılıklı empati, hassasiyet, riayet zayıftır. Sudan bahanelerle kriz çıkarma konusunda ustalaşmış malum ülkelerin, kutsallarımıza kasteden İsrail şiddetine gözünü yumması dikkatle durulması gereken bir ayıptır. Bu ayıbın çamuru Kudüs'e yüzünü dönen herkese sıçramıştır.

SAYIN ERDOĞAN VASITASIYLA TÜRKİYE TARAFINI GÖSTERMİŞTİR

İsrail'le açık veya gizli ilişki içinde olanlar Batı Şeria, Gazze ve Kudüs'te olanlara ilgisizdir. Bu ilgisizlik bir nevi siyasi hesaplaşmaların, çıkar kavgalarının mahsülüdür. İsrail büyük mescitlerimizden ibadete kapatabilmektedir. Arap Birliği nerededir? İsrail'i kınamaktan neden acizdir? Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan vasıtasıyla Türkiye tarafını göstermiştir. Kaldı ki İsrail'in Harem-i Şerif'e karşı sergilediği kaba, hırçın ve saygısız, onur kırıcı dehşeti ülkemizde infialle karşılaşmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan İsrail vandallığını gündeme getirmiştir. Bu açıdan Türkiye doğru noktadadır. ABD, Rusya, BM ve AB'den oluşan Ortadoğu dörtlüsü Kudüs'teki gerginlikte bir pozisyon belirlemiştir ama bir sonuç doğurmamıştır.

TÜRKİYE'DEKİ SİNEGOGLARA YAPILACAK SALDIRI DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİNE DARBE OLACAKTIR

Hiçbir karanlık hedef Harem-i Şerif'i kirletemeyecektir. Müslüman Türk milleti oynanan oyunların farkındadır. Kudüs'teki siyonizm zihniyeti muhakkak mahçup ve mağlup edilecektir. Mazlumların ahı yerde kalmayacaktır. Kudüs'ü başkent yapmak, Filistinlilerin yerleşim yerlerini daraltmak vasıtasıyla İsrail yanlıştadır. Utanç verici bir şekilde krize yatırım yapmaktadır. İsrail musallat olduğu Harem-i Şerif'ten derhal elini çekmeli, kutsallarımıza hürmet etmelidir. Uluslararası toplum Kudüs'teki suikasti durdurmalı, daha büyük felaketlerin önüne geçmelidri. Kıblesizlere kıblemizi yok ettiremeyiz, mabetlerimizi çiğnetmeyiz. Bunu yaparken haklı durumdayken haksız duruma düşmekten çekinmeliyiz. Şiddete şiddetle cevap veremeyiz. Türkiye'deki sinagoglara yapılacak en ufak saldırı, elimizi zayıflatmakla kalmayacak, din ve vicdan hürriyetine darbe olacaktır.

BU TÜRK İNSANINA YAKIŞMAZ BUNU KABUL EDEMEYİZ

Medyaya yansıyan batzı gelişmeleri üzülerek takip ettim. Türk insanına yakışmaz, bunu kabul edemeyiz. Filistin davası makul ölçülerde çözülmedikçe, kanlı imtihanlar son bulmadıkça insanlık ve İslam coğrafyasının güvenlik, huzur ve istikrara ulaşamayacığını ifade ediyorum. Türkiye'nin çok cepheden önü kesilmek, iradesine ipotek konmak istenmektedir.

KONU DEVLET VE MİLLET OLUNCA İFADEMİZ KATİ VE KESİNDİR

16 Haziran 2017 tarihinde Şanlıurfa'dan Gümüşhane'ye dönerken Tunceli-Pülümür yolunda alıkonulup şehit edilen öğretmenimiz Necmettin Yılmaz'ın katilleriyle, 15 Temmuz gecesi Gölbaşı'ndaki Özel Harekatı bombalayan canilerle, aynı gece 250 vatan evladımızı şehit eden teröristler ve onların yardakçılarıyla çok çetin mücadele sürdürmektedir. Bir Mehmedimiz bir polisimiz şehadet şerbetinden içse de onların yüzünü yere düşürmeyecek inanmış ve kahramanlar onların düşmanın üzerine gitmektedir. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milletiyle bir ve beraberliğini, ayrılmaz bütünlüğünü ona buna harcatmayacaktır. Konu devlet, millet olunca irademiz katı ve kesirdir. Bu uğurda taviz yoktur. Hiçbir çürüyüş, sefil karşımıza çıkamayacak çıkmaya cüret etse bile bizimle, bu büyük milletle başa çıkamayacaktır.

İSİM DEĞİŞİKLİĞİ CİNAYETİ VE İHANETLERİ NASIL ÖRTECEKTİR?

YPG isim değiştiriyormuş. Yeni adıyla Suriye Demokratik Güçleri olacakmış. İsmin ne anlamı var. İsim değişikliği cinayet ve ihanetleri nasıl örtecektir. Terörist her isim altında şerefsizdir. Ha PKK, ha SDG, ha FETÖ, ha PYD bunların arasında en ufak fark yoktur. ABD'nin YPG'ye verdiği silah  desteği alenileşmiştir. MGK  toplantısı bu olayı teyid etmiştir. Açıkça söylemek lazımdır ki, terör örgütlerine karşı bakışın çifte standart oluşu bölgesel ve küresel huzurun da aleyhinedir. Terörle mücadele ortak bir anlayış sağlanmadan ne uluslararası hukuktan, ne müfettilikten ne de insan haklarından bahsetmek hiç kimseye bir şey kazandırmayacaktır. ABD son veriler ışığında 434 kez PKK/PYD bölgesine silah ve mühimmat teslimatı yapmıştır. İngiltere'nin Ankara Büyükelçisinin YPG ile işbirliği yaptıklarını itiraf etmesi, FETÖ'yü bir terör örgütü olarak görmediklerini söylemesi sözün anlamını kaybettiğini gösterir.

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM BİZİM İÇİN VİCDAN REHBERİDİR

Her gün şehit haberi gelmektedir. Barzani yanlıları Diyarbakır'da sözde referandum için çalıştaylar düzenlemektedir. Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve diplomatik kuşatmayla kırılması, teslim bayrağını çekmesi amaçlanmaktadır. Batı başkentlerinde bizim katil dediklerimizi kahraman, hak ve özgürlük savaşçısı görünmektedir. Onurunu kaybetmiş milletler küresel cinayet şebekesinin oyuncağı olacaktır. Hamdolsun Türk Milletini, yaşama iradesini asla yitirmemiştir. Bizim için ya istiklal ya ölüm paralosu vicdan rehberi ve milli şuurdur. Türk milleti efendilik taslayanları, parmak sallayanları her zaman her platformda şaşkına çevirecektir. Bağımsızlıktan mahrum bir milletin medeni insanlık aleminde uşaklık mevkiinden yukarı çıkması düşünülemeyecektir.

ALMAN BAKANININ SÖZLERİ HADDİNİ AŞMIŞTIR

Büyükada'da gözaltına alınıp daha sonra tutuklananlar arasında bir Alman vatandaşının olması Türkiye-Almanya ilişkisine bir gedik daha açmıştır. Bu aktivistler ne hikmetse sürekli Türkiye aleyhindedir. Bunların Büyükada'da ne işi var? 15 Temmuz gecesi aynı yerde buluşup, FETÖ kalkışması için planlar yapan casuslardan sonra şu an tutuklu olan aktivistler neyin peşine düşmüştür? Bu artist ve aktivist makyajlı işbirlikçiler neye ve kime hizmetle görevlidirler. Bu aktivistlerin yargıdan sonra suçlu olmadıkları tespit edilmezse söylenecek bir şey yoktur. Almanya niye bu kadar asabidir niye bu denli korku içindedir? Madem kendi vatandaşının tutuklanmasından rahatsızdır o halde bizim suçlu olarak ilan ettiklerimizi koruyacak kadar pişkindir? Almanya Dışişleri Bakanı adeta meydan okumuş, incitici, kırıcı açıklamalarda bulunmuştur. Tutuklanan Alman vatandaşının hiç kimseyle bağlantılı olmadığını söyleyerek Türkiye hakkında sözleriyle haddini aşmıştır.

ALMANYA ŞUNU UNUTMASIN: TÜRKİYE İCAZETLİ VE KÖLE DEĞİLDİR

Almanya bugüne kadar terör örgütlerine kucak açmıştır. PKK, FETÖ, DHKPC bu ülkede yuvalanmış, yardım görmüşlerdir. Almanya gibi aramızda derin ve tarihsel bağlantıların olduğu Türkiye alerjisi hazmedilecek, sineye çekilecek bir durum değildir. Gönül ister ki ilişkiler düzelsin, süratle gerçekleşsin. Ancak Almanya'nın geri adım atmaya niyetli olmadığı gelişmelerle sabittir. Alman Ekonomi Bakanının Türkiye ile Gümrük Birliği anlaşmasının mantıklı olup olmadığını tartıştıklarını söylemesi krize yeni bir boyut katmıştır. Diyorum ki elinizden geleni ardınıza koymayın. Almanya şunu unutmasın ki Türkiye köle, icazetli ve tutsak değildir. 16 Nisan'da yapılan anayasa değişikliklerini hala kabullenmeyen Almanya'nın politikaları yapıcı, tutarlı ve dostane değildir.

ONLARIN NÜFUZU VARSA TÜRK MİLLETİ'NİN BÖLÜNMEZ İMANI VARDIR

Almanya'nın ekonomik gücü, AB'de nüfuzu varsa Türk Milletinin çelik bileği, bölünmez imanı ve haysiyeti vardır. Türk Milleti her türlü saldırıya birlik ve beraberlik içinde karşılamaya muktedirdir. Bizim kimseden öğrenecek hiçbir şeyimiz yoktur. Bizim medeniyet ve gelişmişlik dersi almaya ihtiyacımız yoktur. İlle de iyi olacağız diye Türkiye'nin ajan, işbirlikçi ve hainlere sessiz kalması akla ve mantığa da uymayacaktır. Dün Lozan Anlaşması'nın 94. yıldönümünü idrak ettik. Lozan'da Serv yırtılmış, emperyalizm masada püskürtülmüştür. İstiklal Savaşı'na başladığı sıralarda Gazi Mustafa Kemal'e dediler ki, "Nasıl mümkün olur ordu yok". Atatürk cevap verir "Kurulur". "İyi ama para yok", Atatürk cevap verir "Bulunur". Türkiye Cumhuriyeti muazzam bir mücadele azmiyle kurulmuştur.

CANI DENİZE DÖKÜLMEK İSTEYEN VARSA SEVE SEVE DÖKERİZ

Yunanistan devlet ricalinin adalara çıkmaları karşılıksız bırakılmamalıdır. Yunanistan'ı komşuluk hukukuna uymayan tavrını kınıyor, işgal ettiği ad alardan derhal çekilmelerini istiyoruz. Tekrar denize dökülmek varsa seve seve döker, canı kovalanmak isteyen varsa kaçtıkları yere kadar kovalarız.