Devlet Bahçeli: "MHP’yi Kürt düşmanı gösterenler alçaktır, haindir"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "MHP'yi kim Kürt düşmanı gösteriyorsa, bilinmelidir ki, alçaktır, haindir, sütünde haram,...
Devlet Bahçeli: "MHP’yi Kürt düşmanı gösterenler alçaktır, haindir"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "MHP'yi kim Kürt düşmanı gösteriyorsa, bilinmelidir ki, alçaktır, haindir, sütünde haram, kanında irin vardır. Kürt kökenli kardeşlerimiz bizdir, bizim eşit ve saygın vatandaşımız, kardeşimiz, kader ortağımızdır. Kalleşlere ise buradan ekmek çıkmayacaktır" dedi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, TBMM Grup Toplantısında açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin önünde mutlaka aşması ve sonuçlandırması gereken üçayaklı bir terör sorunu olduğunu belirten Bahçeli, "Bunun birinci ayağını FETÖ'yle mücadele oluşturmaktadır. Teröristbaşı Gülen halen Pensilvanya'daki inindedir, ABD tarafından açıkça korunmakta, kollanmaktadır. Türkiye'nin tüm müracaat ve mücadelelerine rağmen bu hain Türkiye'ye iade edilmemiş, edilmesi dahi gündeme gelmemiş, getirilmemiştir. Çünkü FETÖ'nün arkasında sıraya geçen ülkeleri gizleyen esrar perdesi aralanmış, muhasım yüzler ve kötürüm niyetler deşifre edilmiştir. FETÖ'yü ABD'den ayrı düşünmek, ABD'yi FETÖ'ten bağımsız yorumlamak geldiğimiz bu aşamada makul ve mantıklı bir izah tarzı olmayacaktır. Kaçak güreşmeye lüzum yoktur. Kıvırmaya hiç gerek yoktur. Suç ve suçluların saklanmasına imkan da yoktur. Türkiye'nin varlığını yok etmeye çalışan herkesle, gücü ve kuvveti ne olursa olsun, kapanmamış bir hesabımız vardır, er ya da geç bu hesap görülecektir" ifadelerini kullandı.

"FETÖ'yle mücadelenin tavsaması, tavını ve mukavemetini kaybetmesi çok sakıncalıdır ve bedeli ağır olacaktır" diyerek sözlerini sürdüren Bahçeli, "15 Temmuz 2016'dan sonra toplam 159 bin 506 kişi gözaltına alınmış, 47 bin 523 kişi tutuklanmıştır. 2017 yılında da 50 bine yakın kişiye gözaltı işlemi uygulanmış, 48 bin 305 kişi ise tutuklanma tedbiriyle karşılaşmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerinde FETÖ/PDY kapsamında 9 bin 236 personel hakkında ihraç kararı verilmiş, 5 bin 399 personel de tutuklanarak ceza evine gönderilmiştir. 10 Ocak 2018 itibariyle, OHAL Komisyonu'na yapılan başvuru sayısı 104 bin 398, kamudan toplam ihraç sayısı da 108 bin 736 olmuştur. OHAL şartları gereğince; 2016 yılında 12, 2017'de 18, 2018'de de 1 olmak üzere toplam 31 Kanun Hükmünde Kararname yayımlanmıştır. Nihayetinde FETÖ operasyonları aralıksız devam etmektedir. Sadece geçen hafta içinde 15'e yakın ilimizde FETÖ'ye üyeliği, mensubiyeti, iltisakı yahut bu örgütle irtibatı olduğu iddia edilenlerle ilgili operasyon düzenlenmiştir. Mücadelenin elbette azim ve heyecanla devamı elzem ve acildir. Bu arada, Mor Beyin yazılımıyla hiç haberleri olmadan, hiçbir bilgi ve iradeleri bulunmadan Bylock programına yönlendirildiği saptanan 11 bin 480 kişinin masum olduğu da anlaşılmıştır. 697 sayılı KHK, bu kategoride bulunanları dikkate alıp mağduriyetleri gidermek amacıyla çıkarılmıştır. Mor Beyin karmaşası tartışmaları alevlendirmiştir. Görülüyor ki, örgüt her yolu denemekte, her tezgah ve tertipten medet ummakta, asıl suçluları, kripto yüzleri perdelemek için oyun kurmaktadır. Çünkü köşeye sıkışmış, ipliği pazara çıkmıştır. FETÖ iblisi son kozuyla, son komplolarıyla sürdürülen tarihi mücadeleye gölge düşürmenin hesabındadır. Mağdur sayısının artışı, yargı süreçlerinin tıkanarak uzaması, dahası toplum nezdindeki inandırıcılığının sakatlanması hedeflenmektedir. FETÖ'nün askeri yapılanmasına ilişkin davada, yargılanan eski bir askeri hakime ait taşınır bellekte bulunan "nasıl ifade vermeliyiz" başlıklı talimat notunda, örgüt üyelerinin inkara, yalana ve mahkemeleri oyalama taktiğinin yer aldığı tespit edilmiştir. Her şey ortadadır, davaları kurnazlıkla sulandırma ve saptırma girişimleri bellidir. Bu suretle, suçlu ile suçsuz birbirine karışmakta, doğru ile yanlış iç içe geçmektedir. Böylesi bir durum FETÖ'yle mücadele sürecine kast eden bir aymazlık, akılsızlık ve savrulma halidir. Devletin temel direği adalettir. Adalet mülkün temelidir. Mülk ise millete emanettir. Adalet olmadan devletin varlık göstermesi, egemenlik haklarını meşru zeminlerde müdafaa ihtimali yoktur. Adalet devlet için ne kadar önemli ise, insan onurunu, insan şerefini yaşatmak için de bir o kadar önemlidir. Eğer suçu günahı olmayan bir masum şu anda FETÖ iftirasıyla pençeleşiyorsa, kendini temize çıkarmak için çırpınıyorsa bundan sadece bir kişi değil, insanım diyen, insanlık değerlerine hürmet eden herkes zarar görecektir. Mağdurların mahkumiyet yaşaması, at iziyle it izinin karışması adalet duygularını köreltecek, devlete güveni zedeleyecektir. Nitekim yüksek risk ve belirsizlik karşımızdadır. Unutulmasın ki, Türkiye bir hukuk devletidir. Ne yapacaksak, neyi amaçlıyorsak bunları hukuk içinde kalarak, hukukun sınır ve çerçevesine tutunarak gerçekleştirmek durumundayız. Öyle ki hukukun üstünlüğü herkes için bağlayıcıdır. Mahkeme kararı olmadan bir kişiye suçlu muamelesi yapmak kuşkusuz felakettir ve hukuken de anlamsızdır" dedi.

"FETÖ, düşmandır, haindir, üzerinden silindir gibi geçilmeli ve nihai olarak yok edilmelidir"

"FETÖ'yle mücadelede cevabını aradığımız sorular vardır" diyen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"FETÖ'yle mücadelede devlet aklı topyekun devrede midir? Yoksa sınırlı sayıda kişinin, kısıtlı sayıda devlet ve siyaset adamının gayret ve çabasıyla mı süreç ilerlemektedir? FETÖ'yle mücadelenin bir stratejisi var mıdır? Bir konsept hazırlanmış mıdır? Siyasi ve hukuki bir eylem planı kurgulanmış mıdır? Fikri temelleri, milli hedefleri, hukuki sınırları berrak bir zihin ve siyasi kavrayışla belirlenmiş midir? Bu terör örgütüyle mücadelenin öncelikleri nedir? Neler olmalıdır? FETÖ'cülüğün standart bir tanım ve tasviri yapılmış mıdır? Biriken sosyal maliyeti, devlete karşı yükselen önyargıları, toplumsal tabana yayılan mağduriyetleri nasıl ve hangi tedbir zinciriyle bertaraf edeceğiz? İnanıyorum ki, Sayın Cumhurbaşkanı da bunları düşünüyor ve üzerinde kafa yoruyordur. Aylardır mahkemeler sürmektedir. Mesela TRT baskınıyla ilgili dava, Kocaeli'deki Donanma Komutanlığı Davası, Akıncı Üssü Davası, Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesiyle ilgili dava süreci hala devam etmektedir. Buna karşılık açılan bazı davalar ve yapılan yargılamalar sonuçlanmış, kararlar peyderpey açıklanmıştır. Diğer taraftan, yargı organları arasında karmaşa, çekişme, birbirinin kararlarını tanımama eğilimi hakimdir. Birisinin verdiği kararı diğeri bozmaktadır. Beka mücadelemizde adalet kurumlarının tartışmalarla kan kaybetmesi, fikir ve yorum farklılıklarıyla boğulması çarpıklıktır. Bu tablo yanlıştır, şüphe ve endişeleri artıracaktır. Üstelik FETÖ hıyanetinin kökünün kazınma seferberliğinde yargı organları arasındaki anlaşmazlık ve kutuplaşma kabul edilir, millet vicdanında normal görülür şeyler değildir. Toplum ve devlet hayatına korku sinmiştir. Bunu süratle gidermek ve adaleti tam manasıyla tesis etmek geleceğimiz için hayati niteliktedir."

FETÖ davalarının süratle karara bağlanması, süregelen mahkeme safahatlarının nihai hükmününün açıklaması gerektiğine dikkat çeken Bahçeli, "Görülmelidir ki, kripto damarın aktif müdahalesiyle Türkiye'nin önü kesilmeye çalışılmakta, millet adalet kurumlarına inanç ve desteğini sorgulamaya başlamaktadır. Bu vahim bir durumdur. Kaldı ki muhakkak surette engellenmelidir. Bir gün kahraman ilan edilen, diğer gün hain olmaktadır. Kara Kuvvetleri eski Komutanı'nın koruma müdürüyken 15 Temmuz gecesi vurulan ve ardından kahraman diye madalya ile ödüllendirilen bir yüzbaşı, dönmüş dolaşmış, sıkıyı görünce FETÖ'cüyüm diyerek 29 Aralık 2017'de teslim olmuştur. 10 Ocak 2018'de, Kara Kuvvetleri Komutanlığından 1 binbaşı ve 1 yarbay, Deniz Kuvvetleri Komutanlığından ise 2 yarbay kendilerini ele vermişlerdir. 11 Ocak 2018'de, Gölcük Donanma Komutanlığında görevli 1 yarbay ve 2 astsubay itirafçı olmak istediklerini söylemişlerdir. Bu itirafçılık yarışının kuşkulu yanları oldukça fazladır. Bugüne kadar saklanan FETÖ'cülerin birden bire ortaya çıkmaları oldukça manidardır. Ayrıca garibanla uğraşıldığı, arkası ve hatırlı tanıdığı olmayanların peşine düşüldüğü intibaı maalesef güçlenmekledir. FETÖ, Türkiye'ye saldırmış, işgale kalkışmıştır. FETÖ, düşmandır, haindir, üzerinden silindir gibi geçilmeli ve nihai olarak yok edilmelidir. Bunun arası, ortası, başı, sonu, şurası, burası, aması, ancağı yoktur. Acziyet gösterilirse acınacak hale geliriz. Ağırdan alırsak yüksek bedel öderiz. Haine hoşgörü, insan haysiyetine darbedir, bunu da aklımızdan çıkaramayız. Bunları yaparken, haksız ve hukuksuz yere sosyal enkaz ve beşeri yıkım yaratmaktan, adaletsizlikleri beslemekten, rövanşist eğilimleri bilemekten kaçınmalıyız. Mazlumların ahını almak, bir insan hak ve hukukunu hiçe saymak büyük bir vebaldir. Devlet umuru, devlet gururu, devlet şuuru, milli vakar böyle bir vebale ortak olmaz, asla olmamalıdır. Türk devlet felsefesinin dayandığı yegane sağlam temel adalettir. Dinimiz adaleti emretmektedir. Ecdadımız adaleti öğütlemektedir. Hepsini geçtik Allah adaletle yönetmeyi, adaletsizlikten kaçınmayı buyurmaktadır. FETÖ'yü tümüyle imha edecek adaletin yaptırım ve caydırıcılığı, devlet ve siyaset adamlarının cesur tutumudur. Bu cesaret vardır, ümidim odur ki, FETÖ'nün mağdurlar üzerinden kurduğu istismar oyunu tutmayacak, Türk milleti varlığına kast etmiş namussuzları asla affetmeyecektir. Milliyetçi Hareket Partisi; FETÖ'yle mücadelede devlet ve hükümetin yanındadır, milli bekanın bekçisi, adalet ve hukukun destekçisidir. Bu işi bitirelim, bu rezilleri artık tamamen hayat ve gündemimizden kuyumcu titizliğiyle ayıklayarak çıkaralım, hak ettikleri cezayı bulmaları için gereği neyse yapalım" açıklamasında bulundu.

Hasip Kaplan'ın, twitter üzerinden, "Demirtaş'ın yerine sakın bir Türk göz dikmesin" sözlerine de değinen Bahçeli, "Sabıkalı bir bölücü, "HDP'nin başına hiçbir Türk göz dikmesin" sözleriyle ırkçılığın damgalı faili olduğunu itiraf etmiştir. Kürt kökenli kardeşlerimiz canımız, ciğerparemiz, civan mert kardeşlerimizdir. Ayrımız, gayrımız yoktur, biz Türk milletiyiz. Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine büyük ve ebedi bir aileyiz. Bu aileyi birbirine düşürmek, Türk-Kürt ayrımını kaşımak ve kanatmak kanlı bir cinayet, kara bir cehalettir. İçeride kaplan, dışarıda kedileşenlerin kuyruklarını kıstıracakları, kabaran nefislerinin kesilen nefesleriyle balon gibi patlayacağı günler yakındır" dedi.

"Ahlaklarının çivisi çıkmış bu eyyam ağaları milli ittifakı yıpratmak, yaralamak için gözlerini fal taşı gibi açmaya, kalemlerini silah gibi kullanmaya başlamışlardır"

Bahçeli, "2019 yılı için samimiyetle ve dürüst bir vicdanla tesis edilen milli ittifakı çekemeyenler Kürt kökenli kardeşlerimizi dürterek, tahrik ederek hem nalına hem de mıhına vurmaya başlamışlardır" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi ifade edeceğim bazı makale başlıklarına lütfen dikkat ediniz; "Kürtler Adalet ve Kalkınma Partisi'ne küser mi?, 2019'un anahtarı da Kürt Seçmeni" Bunların Kürt kökenli kardeşlerimizi falan umursadığı zaten yoktur. Maksat farklı, uyandırılmak istenen fesat bildiktir. Güya AKP-MHP ittifakının Kürt kökenli kardeşlerimizi ürküteceği ima ve dolambaçlı yollardan ifşa edilmeye çalışılmaktadır. Ahlaklarının çivisi çıkmış bu eyyam ağaları milli ittifakı yıpratmak, yaralamak için gözlerini fal taşı gibi açmaya, kalemlerini silah gibi kullanmaya başlamışlardır. Korku dağları sarmıştır. Bunların vicdan tezkiyesi bozuk, sicilleri lekeli ve karanlıktır. MHP'yi kim Kürt düşmanı gösteriyorsa, bilinmelidir ki, alçaktır, haindir, sütünde haram, kanında irin vardır. Kürt kökenli kardeşlerimiz bizdir, bizim eşit ve saygın vatandaşımız, kardeşimiz, kader ortağımızdır. Kalleşlere ise buradan ekmek çıkmayacaktır. Ayrıca MHP'yle yatıp MHP'yle kalkanları özenle ve dikkatle izliyorum. Hatta CHP sözcülerini bile gülümseyerek takip ediyorum. Bazı kalem sahiplerine, televizyon yorumcularına, ipsiz sapsızlara, FETÖ kalıntılarına, CHP'li tetikçilere diyeceğim odur ki, elbette sözünde ölçü bilmeyen, edepsizlikte eşik ve sınır tanımaz. Anahtarı teslim etmişiz. Dükkanı kapatmışız. Saraydan kadro almışız. Havlu atmışız, eriyormuşuz. Yüzde bilmem kaça inmişiz. Daha neler neler, saymakla bitmez, bu iftira ve kara çalmaların anlatmakla sonu gelmez. Çıldırmış gibi bağırış çağırışları duyunca, taşı doğru yere attığımızdan emin oluyor, huzur doluyorum. İttifak diyorum, PKK kıvranıyor, Sözcü gazetesinin ayağa düşmüş soytarıları meddahlığa özenip püskevitin işaretine merak sala sala kuduruyor. Varsın kudursunlar, aşıları inşallah 2019'da sandıkta yapılacaktır. CHP'nin marazi sözcüleri binmişler bir alamete, gidiyorlar kıyamete. Verimsiz topraktan farksızlar, ne ekseniz çürüyor, ne atsanız kuruyor, ne koysanız kokuyor. Bazen acıyayım diyorum, sevinsin fukaralar istiyorum, biraz oynasınlar diye düşünüyorum; ama abartıyorlar, birbirlerini ayartıyorlar, film çevirip, iftira tekeri döndürüp sabrı zorluyorlar. Bardağı taşırdıklarında, gaza geldiklerinde dala konmuş papağana dönüyorlar. Aynı ezber, aynı nakarat, dinleyen ve duyanlar bıkıyor, bunlar bıkmıyor. Kalabalıkta yiğitlik yapıp tenhada siniyor, pısıyorlar. Gerçi hep böyleydiler, hep aynı havadaydılar. Biraz adam olmalarını isteyeceğim, gelin görün ki zor durumda kalacaklarını, bunalıma gireceklerini bildiğimden vazgeçiyorum. Sonuna gelinmiş bir kitabın mevta olmuş karakterini andırıyorlar, yazık ediyorlar kendilerine, heba oluyorlar, onlar yarım da olsa insan olduklarını herhalde bilmiyorlar. Kullanım hatası desem değil, kul hatası desem, kime kulluk ettikleri belli değil. FETÖ ve PKK'nın avucuna düşmüş CHP'ye, HDP'ye, İP'e ve diğer yedeklere sesleniyorum; Milliyetçi Hareket Partisi'nin hayal ve hedefleri sizlere büyük gelir, nitekim ucuz bedende pahalı kumaş durmaz, duramaz, yakışmaz, yakışamaz. Stajını Kandil'de yapıp, kariyerini FETÖ'yle sürdürmeye çalışanları, Türk düşmanlarının muavini olmaya çabalayanları 3 Kasım 2019'da Türk milleti silkeleyecek, alayını birden cüruf niyetine süpürüp atacaktır. PKK'nın CHP'ye umut bağlaması, el sallaması pahalıya mal olacaktır. Bunları uyarıyorum, az bekleyin, az sabredin; çünkü sonunuz yakın, bahtınız yanık, siyasi bağrınız delik deşiktir. Milli ittifak Türk milletinin karar ve iradesidir; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türk milletinin tercih ve takdiridir, meşale yanmış, gelecek hamd olsun aydınlanmıştır. CHP'li sözcüler, yardakçı közcüler, düşmana gözcülük yapanlar, hepinize geçmiş olsun, hepinize uğurlar olsun. Alan almış, bu defter burada kapanmıştır."

TBMM Grup Toplantısının ardından Devlet Bahçeli, MHP Grup Amiri Hüsnü Uğur'a emekli olması nedeniyle bir plaket verdi.

İHA