Dinimizi yaşamakta özgürüz

Latin Amerikalı Müslümanlar, geçtiğimiz hafta İstanbul’daydı. Coğrafi olarak Müslüman ülkelere uzaklık sorunu yaşayan Latin Amerikalılar, ülkelerinde dini yaşamak konusunda son derece özgür olduklarını söylüyorlar.
Dinimizi yaşamakta özgürüz

Geçtiğimiz haftanın en çok konuşulan konularından biriydi 1. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın düzenlediği zirvenin kapanış konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleri büyük yankı buldu. 40 ülkeden 70 temsilcinin katıldığı zirvede Cumhurbaşkanı Erdoğan “Latin Amerika’nın İslam’la tanışması, 12. yüzyıla kadar dayanır. Amerika kıtasının 1492’de Kolomb tarafından keşfedildiği iddia edilir. Oysa Kolomb’tan 314 sene önce 1178’de Müslüman denizciler Amerika kıtasına ulaşmışlardır. Kristof Kolomb’un hatıralarında Küba kıyılarında dağın tepesinde bir caminin varlığından bahsedilmektedir. Kübalı kardeşimle bunu konuşuruz. O dağın tepesine bir cami bugün de yakışır. Yeter ki böyle bir şeye müsaade etsinler. Kolomb daha Amerika kıtasını keşfetmeden İslam dini kıtada inkişaf etmiş, yayılmıştı” cümlelerini kullandı. Bunun üzerine biz de Latin Amerika Müslümanlarına ülkelerindeki durumu sorduk. İslamiyet hakkındaki genel algıya dair bir çerçeve çıkardık. 

TÜRKİYE’NİN KÜBA’YA DESTEĞİ MÜHİM

Yahya Pedro Lazo Torres, Küba İslam Birliği Başkanı. Erdoğan’ın cami düşüncesini istişare ettiği Torres, “Havana’da bir cami açılışı kısa süre içerisinde yapılacak. Ama Küba’da hemen hemen her şey devlete ait. Özel mülkiyet yok. Dolayısıyla izin alarak ve kiralayarak mekânları kullanıyoruz. 20 yıl önce hiçbir İslami organizasyonumuz yoktu. İslam dini öne çıkan bir din değildi. Suriye, Mısır ve Filistin’den gelen Müslümanlar var. Bir merkez veya cami oluşturamadılar. Sorunlu bir ülkedeyiz. Özgürlükler kısıtlı” diyor. Latin Amerika’da yaşayan Müslümanların en büyük sorunlarından biri cami, diğeri İslami eğitim verilen okullar ve en son da İspanyolca bilen vaizler. 600 civarında Müslüman öğrencileri olduğunu söyleyen Torres, daha yolun başında olduklarının da altını çiziyor: “Kütüphaneye ihtiyacımız var. Mevcut devlet kütüphanelerine eser desteği yapılmalı.  1980’lerin sonunda ortaya çıkan bir grubuz biz. Ufaktık, büyüdük. 2007’de devlet tarafından resmi olarak tanındık. Şu anda 3 bin kadar sonradan Müslüman olan Kübalı var.” Torres, sonradan Müslüman olan Kübalılardan biri. Küba’nın Müslümanları onu manevi lider olarak görüyorlar. Onların sorunlarını uluslararası arenaya taşıyan Torres “Arapların Küba’da Müslümanlığa bir katkısı olmadı. Ne yaptıysak biz sonradan Müslüman olanlar yaptık. Türkiye’nin bizi destekler duruşu çok mühim. Yanımızdalar ve bizi destekliyorlar. Erdoğan’ın dünyadaki azınlık Müslümanlara destek çıkması çok mühim. Cami meselesinde de ne demek istediğimizi gayet iyi anlamışlar. Biz size değer veriyoruz, sizler de bize” diyerek bir çırpıda son dönemi özetliyor. Torres’in Türkiye’den en büyük talebi ise Müslüman Kübalı gençleri ülkelerinde eğitmeleri.

Mesafe en büyük sorun

Şeyh Halid, 28 yıldır Brezilya’da yaşayan bir Mısırlı. Brezilya Müslüman Alimler Meclisi Başkanlığını yapıyor. 60 alimden oluşan bu meclis, Brezilya’daki Müslümanların tarihi konusunda özel çalışmalar yapıyor. Bilindiği gibi Brezilya’ya ilk giden Müslümanları anlatan Abdurrahman Bağdadi’nin kitabı Brezilya Seyahatnamesi, bu ülkede yaşayan Müslümanlar için çok mühim. Buradan yola çıkarak Brezilya’daki İslam’ın ilk yıllarına dair araştırmalar yapılıyor. Halid, Latin Amerika Müslümanlarının din özgürlüğü konusunda bir sıkıntılarının olmadığını söylüyor. 4 milyon Müslüman’ın olduğu Latin Amerika’daki sorunları ise şöyle sıralıyor: “Müslüman ülkelerden uzak oluşumuz en büyük sorun. İspanyolca bilen vaizlerin sayısının az olması. Müslüman okullarının ve camilerin yetersizliği diğer sıkıntılar.” Brezilya halkı Müslümanlara gönülden saygı duyuyorlar. Çünkü, Brezilyada Müslümanların köklü bir tarihi var. Halid, her yıl 25 Mart’ta Arap azınlıklara ikram günü, 12 Mayıs’ta da Müslümanlara ikram gününün parlamentoda resmi gün olarak kutlandığını söylüyor. Öte yandan kadınların başörtüleriyle kamusal alanda rahatça çalışabildiğini ve pasaport çıkarabildiğini de eklemeden edemiyor. 

Latin Amerika’da Arap ülkelerinden gelmiş bir çok Müslüman da bulunuyor. Ahmed Ould Khaoua, bunlardan biri. Cezayir asıllı Khaoua, Kolombiya’da yaşıyor. Bir üniversitede matematik profesörü. 6 aylığına gittiği ülkeden 16 yıldır ayrılamamış. Kolombiya’nın İslam konusunda çok bakir olduğunu söyleyen Khaoua sözlerine şöyle devam ediyor: “Kolombiyalılar geçmişe dair bir bilgileri olmadığı için İslam konusunda meraklılar. Son zamanlarda medyada çıkan haberler orada da ön plana çıkıyor. İslam’ı şiddet eğilimli bir din gibi görüyorlar. Buna rağmen yine de dinimizi yaşamak konusunda bize bir sıkıntı çıkarmıyorlar.”

ÜÇ CAMİMİZ VAR

Şimdilerde başkent Bogoto’da ortalama 2 bin Müslüman yaşıyor. 3 tane yerleşik camileri var.
Bir tanesi bin kişilik cami olarak inşa edilmiş, diğer 2’si evden camiye dönüştürülmüş. Bunların sadece birinde tamamen İspanyolca konuşuluyor. Diğerinde hutbe önce Arapça sonra İspanyolca veriliyor. Khaoua bu noktada önemli bir noktaya dikkat çekiyor: “İspanyolca bilecek, kültürü tanıyacak ve Müslüman olacak vaizlere ihtiyacımız var. Bunu bulmak o kadar da kolay değil. Dışarıdan getirmek değil de orada olan insanlara eğitim vermek gerek. Sonradan Müslüman olan gençleri İslam ülkelerine gönderip eğitim almalarını sağlamak gerek. Çok fazla genç var Müslüman olmak isteyen, camiye gelen. Onlarla ilgilenmek gerek.” Khaoua, ülkesindeki özgürlüğü tanımlamak için “Bazen derslerime sarıkla gidiyorum, kesinlikle de problem yaşamıyorum” cümlelerini kuruyor. 

HAİTİ’DE İLK CAMİ

1980’li yıllarda Haiti’de diktatörlük dönemine tanıklık eden Jean Jacob Chanpagne, sürülüp Amerika’ya giden Haitililer arasında. Sürgünde İslam dinini tanıma fırsatı bulan Chanpagne, İslam’a geçiş sürecini şöyle anlatıyor:  “O dönemde Amerika’da Siyah  Müslümanların önemli hareketlerinden biri Farrakhan’dı. Malcom X’in hayatını inceledim. Farrakhan’ın ve Malcom X’in hayatını ve İslam dininin felsefesini araştırmaya başladığım da kendimi İslam'a yakın hissettim ve İslam dinini seçtim. 1986 yılında Küba’ya taşındım ve 15 yıl Küba’da yaşadım. Küba’daki Müslümanlarla tanışma imkanı buldum.” Küba’da ev mescitlerinde namaz kıldıklarını söyleyen Chanpagne, 2002 yılında geri döndüğü Haiti’de Bilal adında bir vakıf kurmuş. Arkasından da ilk camiyi oradaki Müslümanlarla birlikte inşa etmişler. Orada yaşayan Müslümanlar olarak bir çok farklı sıkıntı yaşadıklarını söyleyen Chanpagne, Türkiye’ye gelen eşi ve çocuklarının da dini burada daha iyi öğrendiklerini söylüyor. 

Uzaklık bazen avantaj

Latin Amerika ve Karayipler Müslüman Birlikler Cemiyeti Başkanı Mohama Hallar, Arjantin’de 150 yıldır yaşayan Müslümanların yaşadığını söylüyor. 750 bin civarında Müslüman var Arjantin’de. Bu sayının her geçen gün arttığını söyleyen Hallar “Sadece Arjantin’de değil dünyanın her yerinde İslam yayılıyor. İtalyanlar, Brezilyalılar, Arjantinliler irtiha ediyorlar. Biz de dünyanın bizi tanımasını istiyoruz sadece. Para talebimiz yok. Sadece bizim gibi inananlarla birbirimizi tanımak, anlamak istiyoruz.” Coğrafi olarak Müslüman ülkelere uzak olmanın bazen avantaja dönüştüğünü söyleyen Hallar, bunu şöyle açıklıyor: “İslam dünyasının kendi içerisindeki problemler bize gelmeden bitebiliyor. Bu da sevindirici. Çünkü biz birliğin bozulmasını istemiyoruz. Zaten sayımız çok az. Bizim baz almamız gereken tek şey İslam. İslam bir.”