Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Biz samimiyetimizi kaybettik"

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Biz samimiyetimizi kaybettik"
- Diyanet İşleri Başkanı Görmez: 
- "Biz samimiyetimizi kaybettik. Üzerinde en çok durduğumuz husus, yüreklerimizdeki kardeşliği yeniden inşa etmeliyiz. Ve kardeşliği gergef gergef örerken, samimiyet üzerine bina etmeliyiz. Asla birbirimize karşı ikili olmamalıyız"
- " 'Neden din samimiyettir' diyoruz. Çünkü dünya yapaylaştı, her yerde bir yapaylık hakim. İmaj, reklam, propaganda hayatımızı kuşattı"
 

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Biz samimiyetimizi kaybettik. Üzerinde en çok durduğumuz husus, yüreklerimizdeki kardeşliği yeniden inşa etmeliyiz. Ve kardeşliği gergef gergef örerken, samimiyet üzerine bina etmeliyiz. Asla birbirimize karşı ikili olmamalıyız" dedi.

Erzurum Müftülüğü tarafından, Kazım Karabekir Spor Salonu'nda düzenlenen "Kutlu Doğum" konferansına, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Vali Ahmet Altıparmak, Ağrı Valisi Mehmet Tekinarslan, Kars Valisi Eyüp Tepe, Ardahan Valisi Seyfettin Azizoğlu, Bayburt Valisi Mükerrem Ünlüer, İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok ile çok sayıda vatandaş katıldı.

Solakzade Camisi imamı Ali Turhan'ın Kuran tilaveti okumasıyla başlayan programda, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan, "Hz. Peygamber, Din ve Samimiyet" konulu sinevizyon gösterisi yapıldı.

İlahi ve kasidelerin de okunduğu etkinlikte konuşan Görmez, tüm yurtta, gönül coğrafyasında, Avrupa'daki millet varlığıyla Efendimizi öğrenmenin, anlamanın ve O'nun örnek hayatını birlikte konuşmanın bahtiyarlığını yaşadıklarını söyledi.

"Bizim millet olarak sevgi merkezli bir peygamber tasavvurumuz var. Biz kitap okuyarak, iman etmiş bir toplum değiliz. Biz, bize kitabı getiren yüce peygamberi ve onun ashabını severek Müslüman olmuş bir toplumuz. Onun için bizim çok farklı bir peygamber sevgimiz, sevdamız vardı" diyen Görmez, o sevginin bilgiye dönüştürülmesi gerektiğini ifade etti.

- "Tren raylarına, keçe döşenirdi"

Asırlarca Mescid-i Nebevi'nin lambalarında başka yakıtlar kullanılmasın diye Isparta'dan gül yağı gönderildiğini anlatan Görmez, "Bu sevgiye bir de zarafet katmışız. Gül yağı göndermek için vakıflar kurmuşuz. İstanbul'dan, Mescid-i Nebevi'ye tren rayları döşenir, 30 kilometre kala bütün tren raylarına keçe döşenirdi. Ravza’daki ve Cennet-ül Baki’de yatan ruhlar o sesten incinmesin diye" dedi.

Sevmenin yeterli olmadığının altını çizen Görmez, "O'nu sevmenin yolu sadece O'na mevlitler okumak değil, O'nu sevmenin yolu sadece O'na kasideler, naatlar yazmak, ilahiler yazmak değil. O'nu sevmenin yolu sadece 'sevdim, yandım ya Resulullah' demekle olmaz. O'nu sevmenin yolu, O'nun gibi yaşamak, O'nun gibi dürüst olmak, O'nun gibi çocukları sevmek, O'nun gibi anneye, babaya istirham etmek, O'nun gibi dost olmaktır" ifadelerini kullandı.

Görmez, "Bu Kutlu Doğum haftalarımızın asıl gayesi, sevgili peygamberimizi anmaktan anlamaya doğru hareket etmeliyiz. Sadece bu salonlarda anmak değil, bu haftadan başlayarak O'nun hayatını okumalıyız" diye konuştu.

Dinin, içten ve gönülden bağlanmak demek olduğunu belirten Görmez, şöyle devam etti:

" 'Neden din samimiyettir' diyoruz. Çünkü dünya yapaylaştı, her yerde bir yapaylık hakim. İmaj, reklam, propaganda hayatımızı kuşattı. Artık Erzurum'da gezerken, ağaçların, ormanların arasından gezmiyoruz. Reklam panolarının arasından, ışıklı reklamların arasından geçiyoruz. Hakikatle aramıza perdeler gerildi. Onun için sevgili peygamberimizin, 14 asır öncesinde dediği, 'din samimiyettir' sözüne her zamankinden daha fazla muhtacız." 

"Biz samimiyetimizi kaybettik. Üzerinde en çok durduğumuz husus, yüreklerimizdeki kardeşliği yeniden inşa etmeliyiz. Ve kardeşliği gergef gergef örerken, samimiyet üzerine bina etmeliyiz. Asla birbirimize karşı ikili olmamalıyız" diyen Görmez, insanın topraktan yaratıldığını anımsattı.

Samimiyeti gölgeleyen bazı önemli başlıkların olduğuna işaret eden Görmez, şöyle konuştu:

"Müminler arasındaki kardeşliği yok eden, samimiyetimizi ortadan kaldıran ana hastalıklar, yüreklerinizde açılan kara delikler. Bunları sıralayacağım. Yüreğin inceliğini, rikkatini ortadan kaldıran sinedeki en büyük yük olan, dindar insan, kindar insan olmaz. Mümin, mümine karşı asla kin beslemez. Kalbin arılığını, duruluğunu, saflığını ortadan kaldıran öfke. Yürekleri işgal eden intikam. Kalbin yüceliğini alıp götüren kibir. Mümin kibirli olmaz. Fevkinde kudret tanımayan güç tutkusu. Yığınla mal tüketmekle övünen servet tutkusu. Her şeyi mübah gören acımasız rekabetler. Merhametsizlikler üzerine kurulu saadetler. Ahlakın gücüne inanmayı, terk edip, gücün ahlakına teslim olmak. Kendisinden başkasını yok sayan sorumsuzluk. Ahireti yok sayan dünyevileşme. Bütün bunlar, samimiyetlerimizi ortadan kaldıran kötülüklerdir."

İçişleri Bakanı Ala da elinde hazırlanmış bir konuşma metni olduğunu ancak konu samimiyet olduğu için yüreğinden kopanı söyleyeceğini belirterek, hayatında iki hususun derinlemesine etki ettiğini söyledi.

Söz konusu hususları anlatan Ala, "Bizim dinimizden haberdar olmayanların ya da bizim dinimizi yeterince idrak etmeyenlerin dünyevi değerlendirmeleriyle koydukları yere bakınız, insanı. Bir de Allah'u Teala’nın o insanı koyduğu yere bakınız. Bütün o zamanki firavunlardan herkesten üstündü çünkü samimi Müslüman'dı. Samimiyetle inanıyordu. Biz böyle bir dinin mensuplarıyız. Ne mutlu bu dini idrak edene, ne mutlu bu dini anlayana, ne mutlu bu dinin mensuplarına bu mesajı yeryüzünde insanlara da iletmekle kendini görevli addedene."

Konuşmaların ardından protokol üyeleri, katılımcılara gül dağıttı.