Doğu Akdeniz’in anahtarı: Kıbrıs

Bulunduğu konum sebebiyle devamlı suretle istilalara uğrayan Kıbrıs’ta, geçmişten günümüze Perslerden tutun da Romalılardan Venediklilere kadar birçok millet hâkimiyet kurdu.
Doğu Akdeniz’in  anahtarı: Kıbrıs

Bulunduğu konum sebebiyle devamlı suretle istilalara uğrayan Kıbrıs’ta, geçmişten günümüze Perslerden tutun da Romalılardan Venediklilere kadar birçok millet hâkimiyet kurdu. 1571 yılında II. Selim Han tarafından fethedilen Kıbrıs Adası’nda, 1878 yılına kadar huzur hâkim oldu

Venediklerin 1571 yılına kadar hâkim olduğu Kıbrıs Adası, Osmanlı tüccarları için zaman zaman tehlike arz ediyordu. Venedikli korsanlar Türk ticaret gemilerine saldırınca Osmanlı Devleti harekete geçti ve 01 Ağustos 1571'de Lala Mustafa Paşa öncülüğünde, Venedik Cumhuriyeti’ne ait Kıbrıs’ı fethetti.

OSMANLI DÖNEMİNDE ADADA SÜKÛNET VARDI

Osmanlı hoşgörülü bir şekilde Kıbrıs’taki Ortodokslara ibadet özgürlüğü tanıdı. Venedik döneminde baskılar sonucu azalan nüfusu ve ekonomiyi diriltmek için 21 Eylül 1571 tarihli “Sürgün Hükmü” çıkarıldı. Bu şekilde huzur ve refah içinde yaşayan Kıbrıslı Türkler ve Rumlar 1878’e kadar sıkıntı yaşamadı. Fakat o dönemde çıkan Osmanlı-Rus savaşı vaziyeti değiştirerek iki halkın ayrışmasına yol açacaktı. Kapitülasyonlar sebebiyle, Osmanlı iktisadi ve idari yapısında ortaya çıkan bozulma ve bütün Osmanlı topraklarını sarmaya başlayan zayıflık belirtileri Kıbrıs’ta da kendini gösterdi. 1821’de Yunan Milliyetçileri Mora’da ayaklanınca bu durum Kıbrıs’a da sıçradı. Rum isyancıların elebaşları Osmanlı yönetimi tarafında bastırıldı.

kibris-2.jpg

KIBRIS’TA İNGİLİZ DÖNEMİ

İngiltere Stratejik anlamda öneme sahip Kıbrıs adasını istiyordu. İngiliz büyükelçi Henry Layord 25 Mayıs 1878 günü, Osmanlı Devletine Ruslara karşı bir ittifak teklifi sundu. İngiltere Başbakanı Lord Salisbury’nin “Kıbrıs’ı silah kullanarak zorla işgal edebileceklerini” ifade etmesine rağmen 4 Haziran 1878’de imzalanan “Savunma Paktı”  ile adanın yönetimi, doksan iki bin altın karşılığında İngiltere’ye devredildi. İngilizler 1878 yılında Kıbrıs’ın yönetimini devraldıklarında, karşılarında temsil yetkisiyle donatılmış zengin bir kilise, güçlenmeye başlamış bir Rum burjuvazisi ve bunların önderliğinde 19. yy’ın ilk çeyreğinden beri Yunanistan’daki Yunan milliyetçiliğinden etkilenmiş Ortodoks bir Rum çoğunluk ile Osmanlı devletine bağlı yönetici olmayı benimsemiş ve tarımla uğraşan bir Müslüman-Türk toplumu buldular. Türkiye, Lozan Antlaşması’nın 20. Maddesi ile adanın İngiltere’ye ilhakını kabul etti. Maddenin bu haliyle kabul edilmesi Enosis yani Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama girişimlerinin başlamasıyla birlikte, Türkiye’nin Kıbrıs konusunda ilgili taraf olma hakkının hukuki temelini ve altyapısını oluşturacaktı. Yunan Hükümeti de Lozan Antlaşmasının 16. 20. maddeleri ile adanın İngiltere egemenliğinde olduğunu tanıdı. Fakat Yunan halkı olarak Enosis için çalışmaya devam ettiler.

kibrisss.jpg

KIBRIS’TA KAOS ORTAMI OLUŞTURULDU

Kıbrıs’ta İngiliz egemenliği ile Rumlar ve Türkler belirli ve sınırlı bir temsil gücüne kavuşmuş ama Kıbrıslı Rumların Enosis düşüncesine bağlı talepleri hiçbir zaman son bulmadı. Türkler de İngilizlerle birlikte bir siyasi varlık oluşturabilmekteydi. Kıbrıslı Rumların Enosis amacına dayalı artan siyasi güç ve temsil talepleri geneli itibariyle İngiliz Yüksek Komiserliği ve İngiliz Sömürgeler Bakanlığı nezdinde karşılık görmedi ve reddedildi. Bunlara dayalı olarak Rumlar yönetimi tıkamak için toplu istifalara başvurdu. Yine bununla birlikte protestoları ve sokak gösterilerini arttı. 1931 yılındaki vergi yükünün artması sonucu meydana gelen ayaklanma ile İngiliz Hükümeti otorite ve denetimi kaybetti. Bunu takiben Eoka adlı bir gizli örgüt kuran Rumlar bunun başına da Anadolu’da Türklere karşı savaşan Grivas’ı getirecekti. Grivas Anadolu’da gördüğü gerilla tipi savaşı burada uygulamaya sokacak ve adadaki çatışmaların hızlanmasına katkı koyacaktı. Türkler de Rum hareketlerine karşı partileşme ve gizli savunma teşkilatlarını kurdular. Tüm bu olaylar sonrasında Kıbrıs’taki İngiliz egemenliği Yunanistan ve Türkiye’nin ama özellikle Yunanistan’ın adadaki sorunları Birleşmiş Milletler nezdinde tartışılmasına karşı koyamadı ve Kıbrıs’ın bağımsızlığına gidecek olan yoldaki önemli sayılacak Zürih ve Londra antlaşmaları gerçekleşti ve kısa süreli hayat bulacak Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.

kiobrisss.jpg

GÜNEY KIBRIS BİRLEŞMEYİ REDDETTİ

Ada, 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla bağımsızlık kazandı. 1974'te Yunan darbesinin ardından Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerçekleştirdiği harekât sonucu adanın kuzeyinde de facto olarak tek yanlı Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu, bu devlet sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adını aldı. 24 Nisan 2004 tarihinde Birleşmiş Milletler genel sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanan birleşme planı adada referanduma sunuldu. Kuzey Kıbrıs plana yüzde 35'e karşı yüzde 65'le “evet” deyip kabul ederken, Güney Kıbrıs yüzde 25'e karşı yüzde 75 ile “hayır” deyip kabul etmedi. 1 Mayıs 2004 tarihinde adanın Rumlar tarafından yönetilen güney kesimi adanın tamamını temsilen, “Kıbrıs Cumhuriyeti” adıyla Avrupa Birliği'ne katıldı.

GÜLŞEN YILMAZ/ YENİ HABER GAZETESİ