Dünya 'beş'ten büyüktür: BM'de reform gerekliliği

Beş daimi üyenin veto hakkı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ve genelde BM’nin işlevsizleşmesinin, etkisizleşmesinin en önemli nedenlerinin başında geliyor.
Dünya 'beş'ten büyüktür: BM'de reform gerekliliği

İkinci Dünya Savaşı sonrası yeni dünya düzeninin kurulmasının parametrelerinin tartışıldığı Bretton Woods Konferansı’nın en önemli sonuçlarından biri de, Birleşmiş Milletler’in (BM) 1945 yılında kurulmasıydı. Finans’ta Uluslararası Para Fonu (IMF), Kalkınma’da Dünya Bankası’nın kurulmasının yanı sıra, BM de, barışa yönelik tehditleri önlemek, güvenliğe katkı vermek ve barışın sürdürülebilir olmasının öncülü görülen uluslararası ekonomik ve sosyal işbirliğini oluşturmak amacıyla kuruldu.

Barış ve güvenlik, ekonomik ve toplumsal kalkınma, çevre, uluslararası hukuk, insani yardım ve sağlık alanlarında faaliyet gösteren BM’nin, bugün 193 üyesi bulunuyor. BM, ana organları olan Genel Kurul, Güvenlik Konseyi (BMGK), Ekonomik ve Sosyal Konsey (EKOSOK) ve diğer komiteleriyle üye ülkelere görüş sunabilecekleri, uluslararası işbirliği ve diyalogu artırıcı forumlar sunuyor. Bu yapıların yanı sıra Yönetim Konseyi, Uluslararası Adalet Divanı ve Genel Sekreterlik BM’nin diğer ana organları olarak işlev görüyorlar.

Daimi üyelerin veto hakkı BM'yi işlevsizleştiriyor

Bununla birlikte, BM’nin en fazla tartışılan organının, Güvenlik Konseyi olduğunu vurgulayalım. Uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması ve sürdürülmesinde en önemli uluslararası forum olma niteliği taşıyan Güvenlik Konseyi, İkinci Dünya Savaşı'nın galipleri olan beş daimi (ABD, Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, Birleşik Krallık ve Fransa) ve 2 yıllık dönemler için seçilen 10 ülke olmak üzere 15 üyeden oluşuyor. Kurulduğu yıl BM’ye katılan Türkiye 1951-52, 1954-55, 1961 ve 2009-2010 yıllarında BMGK geçici üyeliğini yürüttü. Konsey’in karar alabilmesi için beş daimi üyenin oy kullanması şartı ile 9/15 oranı gerekiyor ve daimi üyeler mutlak veto yetkisine sahip.

Beş daimi üyenin veto hakkıGüvenlik Konseyi’nin ve genelde BM’nin işlevsizleşmesinin, etkisizleşmesinin en önemli nedenlerinin başında geliyor. Bir üyenin vetosunun karar alma sürecini kilitlemesi, işlevsizleşme ve etkisizleşme sürecinin önemli bir nedeni. Hatta, beş üyeden üçünün (ABD, Britanya, Fransa) Batı’yı, ikisinin (Rusya, Çin) Avrasya’yı temsil etmesi, ya da bu alanlarda olması ve Batı-Avrasya arasında farklı, hatta zıt görüşlerin değişen koşullar içinde giderek artması, Güvenlik Konseyi’nin, beş üye değil, aslında birbirlerine zıt fikirde ve çıkarda olan “üç+iki üye”den oluştuğu fikrinin güç kazanmasını sağlıyor.

İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya, hızla değişen, dönüşen, küreselleşen bir dünya. Batı’dan Doğu’ya (Asya’ya) “gücün ve kapasitesinin kaydığı ve yaygınlaştığı”; Türkiye’nin de dahil olduğu “kilit ülke ve bölgesel güçler”in öneminin giderek arttığı; güvenlik ve ekonomik krizlerden açlık ve iklim değişikliğine kadar çok ciddi sorunların yaşandığı küreselleşen dünyada, güvenlik ve barış alanının beş ülkenin veto hakkına bırakılması kabul edilemez bir hatayı ortaya çıkartıyor.

BM krizlere yanıt veremiyor

1995’te Bosna krizinde yaşanan trajediye yanıt vermede BM işlevsiz kaldı. 11 Eylül sonrası dünyada, işgal edilen ülkelerde yalana, sorunlara yanıt vermemesiyle bu durumun daha da derinleştiğini gördük. Bugün Suriye’de yaşanan ölümlere, mülteci akınına, yıkıma BM bir yanıt veremiyor. Ortadoğu ve Afrika’da yaşanan iç savaşlar ve çökmüş devlet sorunlarında, terör ve şiddet nedeniyle yaşanan insan trajedilerinde, BM’nin ve Güvenlik Konseyi’nin etkin ve etkili yanıtları ortaya çıkartamadığını görüyoruz.

Yaklaşık yirmi yıldır, BM, yaşanan insan trajedilerine çözüm olmada işlevsiz ve etkisiz bir örgüte dönüşmüş durumda. BM ve Güvenlik Konseyi’nin reform edilmesi, ertelenemez bir gereklilik, ama bu reform, BM’nin idari ve politik yapısı nedeniyle bir türlü hayata geçirilemiyor. İç savaşlar, terör, şiddet, bugün Suriye’de ve dünyanın farklı yerlerinde büyük katliamlara ve dramlara yol açıyor, insani güvenlik yerini “varlıksal güvensizliğe” (ontological/existantial insecurity) bırakıyor, ama BM ve Güvenlik Konseyi, vetolarla, karar vermedeki tıkanıklıklarla uğraşıyor.

Küresel güvenlik rejimi ihtiyacı

Bugünün küresel dünyası ve bu dünyanın yaşadığı kriz ve çalkantı ile BM ve Güvenlik Konseyi’nin yapısı arasındaki makas giderek açılıyor. Bu nedenle, Türkiye’nin, “Dünya Beşten Büyüktür” mesajı ve çağrısı, doğru ve yerinde bir çağrı. Beş ülkenin yanı sıra, bugünün küresel dünyasının,Türkiye de dahil, kilit aktörlerinin karar alma süreçlerinde daha etkin olduğu BM ve Güvenlik Konseyi’ne gereksinim içindeyiz. BM ve Güvenlik Konseyi reformu, bugünün küresel dünyasının içerdiği güvenlik sorunları içinde artık kaçınılmaz bir gereklilik.

Artık Soğuk Savaş’ın “iki kutuplu” ve bu savaşın temel aktörleri ve güç merkezleri olan ABD ve SSCB arasındaki “güç dengesi”ne dayalı bir dünyada yaşamıyoruz. Küreselleşen dünya çok kutuplu bir dünya; tek bir dünya liderinin olmadığı bir dünya; doğru, Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi hala güçlü ve kapasiteli aktörler, ama onların dışındaki güçlü ve kilit aktörlerin de karar alma süreçlerinde etkin olduğu “küresel güvenlik rejimini”ne gereksinim içindeyiz. Devlet güvenliği kadar insan ve çevre güvenliğinin de önemli olduğu, farklı aktörlerin içinde etkin hareket ettiği ve katılımcı, hızlı karar alabilen bir güvenlik rejimi kurulmadıkça, barış ve güvenliğin sağlanması olanaklı gözükmüyor.

Risklerin ve belirsizliğin yüksek olduğu küresel dünyamızın güvenliği, aktörlerin çıkarlarına ve vetolarına bırakılmamalı. Her vetonun daha fazla insan katliamı ve trajedisi anlamına geldiği bugün, BM ve Güvenlik Konseyini reform etmek, ancak çoğulculuk, katılım ve ahlaki benlik ile mümkün olabilir.