Dünya'da eşi benzeri yok! İnsan ömrü uzayacak

Prof. Dr. Ercüment Ovalı ile 3D yazıcı üreticileri Savaş Balaban ve Selim Öztunç’un ortak çalışmasıyla dünyada başarı anlamında bir eşine rastlanmayan 3D kulak geliştirildi.
Dünya'da eşi benzeri yok! İnsan ömrü uzayacak

6 ay sonra ilk insan uygulaması için Sağlık Bakanlığı’na başvurulacak. Sırada 3D deri modellemesi var. Ardından da 3D karaciğer taslakları üzerine çalışılacak...

3 boyutlu yazıcı teknolojisinde yalnızca mühendislik bilgisi yeterli olmuyor. Elde edilen üründen en yüksek faydanın sağlanması için farklı disiplinlerin buluşması gerekiyor. Türkiye’de üretilen 3 boyutlu kulağın yaratılma süreci bunun en güzel örneği. Yazıcı üreticileri Savaş Balaban ve Selim Öztunç’un, Prof. Dr. Ercüment Ovalı ile ortak hareket etmesiyle gerçek kıkırdak dokusuna çok benzer kulak üretildi.

Prof. Dr. Ovalı, “Dünyada böyle otolog hazırlanan bir örnek yok. Bundan sonraki hedefimiz deri ve sonra karaciğer modellemesi. İşin en zor kısmı buydu ve bundan sonrası çok hızlı gelişecek. Çünkü biz bu noktaya beş senede gelememiştik. Edison, ampul içinde yanmadan, uzun süre akkor halinde kalabilecek flamanı bulabilmek için her şeyi denemiş, sonunda ampul içindeki havayı çekince akkor olarak ışık veren ama kendini yakmayan o günkü ampulü icat edebilmeyi başarmış. Biz de Edison gibi yaptığımız matriksi uygun hale getirebilmek için birçok çeşit malzeme denedik. Savaş Balaban da bizim için o ampulün içindeki havayı çeken kişi oldu” diye konuştu.

‘KIVAMI TUTTURMAK ZOR’

Kıkırdak üretiminde ve kulak implantlarında yaşanan sorunları da anlatan Prof. Dr. Ovalı, “Kıkırdak laboratuvarda üretimi yapılabilen en kolay dokulardandır. Ancak amaca yönelik olarak laboratuvarda şekillendirilmiş ve vücuda yerleştirildiğinde yapısı ve fonksiyonelliğini koruyan kıkırdak dokusunu yapabilmek henüz başarılabilmiş değil. Bugün şekillendirilmiş bir kıkırdak dokusu yapmak için sentetik matriksler üzerinde üretilmiş kıkırdak dokularında yapılmış 3D kulak yapmak mümkün. Ama bu yöntemin üç önemli dezavantajı var. Birincisi doku ile uyumu, ikincisi fonksiyonelliği, üçüncüsü ise devamlılıkları. Bu tarz üretilmiş kıkırdaklara istediğiniz şekli verebiliyorsunuz ancak kişiye özel dizayn edebilmek zor. Vücuda yerleştirdiğiniz ve deriyle kapladığınızda devamlılığı gelmiyor ve bozuluyordu” dedi.

‘DOKULARINDAN TOPLANIYOR’

Çin’de yapılan bir ameliyatı da örnek gösteren Prof. Dr. Ovalı, “Bir doktor hastanın kendi kaburgalarından parça alıp ona kulak şekli veriyor, birbirine dikerek derinin altına gömüyor. Sonrasında çıkarıp hastanın kulağına implant ediyor. Tıpta bu yöntem aslında yeni bir şey değil. Hastanın diğer dokularından kıkırdak toplarken donör sahaya hasar verirsiniz, sonra topladığınız kıkırdak dokularını bir araya getirerek dikip şekillendirirsiniz ama bu da orijinali kadar iyi olmaz. Son aşamada ise bu kulak benzeri kıkırdak yamayı vaskülerize olması ve deri ile kaplanması için hastanın cildi altında protezin olgunlaşması beklenir. Ve sonuçta elde edilen kulak benzeri doku yerine implante edilir. Ama zaman içinde bu yapı çoğu kez deforme olur ve tekrar tekrar bu işlemi yapmak için hastadan yerterli kıkırdağı toplamak sonunda imkânsız hale gelir” diye konuştu.

‘İSTEDİĞİMİZ GİBİ SABİT DEĞİLDİ’

Bu yöntemin diğer bir alternatifinin ise yapay kulak protezleri olduğunu belirten Ovalı, “Ancak bu protezler canlı değildir; hastalarda estetik sorunlara kısa vadeli çözümler sunabilse de fonksiyonel değildir. Bizim elimizde de bütün bu sorunu çözebilecek, kıkırdak dokusunun çok iyi gelişebileceği, doku ile çok iyi uyum gösterebilecek, hastanın kendisinden hazırladığımız ve tekrar gereksinim duyulduğunda her zaman donörden kolaylıkla hazırlanabilen bir matriksimiz vardı. Ama o matriksin de en önemli sorunu istediğimiz kıvamı tutmamasıydı. Hafif olanı sert jöle gibiydi. Şekil verdiğinizde sarkıyor, istediğimiz şekilde sabit kalamıyordu” dedi

‘DÜŞÜK ÜCRETE SATIN ALACAĞIZ’

Savaş Balaban “3D yazıcı teknolojisi ilerleyip yaygınlaştıkça pek çok şeyi çöpe atmayacaksınız ve beğendiğiniz nesneyi değil onun modelini satın alacaksınız. Bir fincan beğendiniz misal; daha düşük ücrete modeli satın alacaksınız” diye konuştu. 3 boyutlu yazıcı ile üretilen parçaların düşük maliyetine de dikkat çeken Balaban, “Bir dişli örneğinden ilerlersek, üretimde kullandığımız PLA’nın kilosu 50 lira civarında. Yaptığımız parça için kullandığımızda 50 kuruş. Bunun içine elektriği, malzemeyi katın olsun olsun 5 lira” dedi. Balaban bu teknoloji sayesinde stok maliyetlerinin değişeceğini ve stok sisteminin dijitalleşeceğini belirtti.

‘DÜNYADA HENÜZ BİR ÖRNEĞİ YOK’

Prof. Dr. Ovalı’nın hayalini kurduğu matriksi, uygun şekilde sabit tutabilecek iskeleti ise üniversitede biyomedikal eğitimi alan 3D yazıcı üreticisi Savaş Balaban üretti. Ovalı, “Savaş birkaç model çalıştı ve son yaptığı model çok güzel bir modeldi. O modeli bizim matriksimizle birleştirdik. Bu yeni dizaynın 3 temel özelliği mevcut. Bir tarafı bütün dünyada da kullanılan zaman içinde vücutta eriyerek, yerini sağlıklı kıkıdak dokusuna terk edebilecek bizim ana matriksimizi güçlendiren çatıyı yapan organik plastik, diğeri de hastanın kendisinden elde edilen doğal bir matriks ile yine hastanın kendisinden elde edilen ama laboratuvar ortamında defalarca çoğaltılabilecek kıkırdak hücrelerinin amaca ve hastaya özgün olarak bir araya getirildiği yaşayan bir yapıdır” dedi. Peki bundan sonra ne olacak? Yanıtı yine Prof. Dr. Ovalı veriyor: “Çeşitli hazırlıkların tamamlanmasını takiben geliştirdiğimiz bu kulak taslağını önce farelerde test edeceğiz. İlk aşamada hayalimiz bir kulağı doğal fare kulağı diğeri insan kulağı modeli olan fareleri oluşturabilmek. Planlarımızda bir sorun olmaz ise 6 ay sonra her şey bitmiş ve bakanlığa ilk insan uygulaması için başvurmuş olacağız. Şu ana kadar dünyada henüz böyle bir örnek yok. Bizim neyi kullandığımızı söyleyemiyorum. Asıl işin sırrı insanın kendisinden hazırladığımız matriks ile organik plastik matriksin doğru bir şeklide bir araya getirilmesidir.”

% 20 Plastik cerrahideki rinoplastiden sonra yüzde 20-40 oranında yaşanır burun çökmesi. şimdi hastanın burnunu 3 boyutlu görüntülemesi ile o bölgenin şeklini içeren bu şekilde üretilmiş kıkırdak dokusu implant edilecek.

KULAK BEKLEYEN ÇOK SAYIDA HASTA VAR

Kulak için bekleyen çok hasta olduğuna dikkat çeken Ovalı, “Doğuştan kulağı olmayan ya da trafik kazası geçirenlere implant edilebilir. Ayrıca güreşçilerin kulaklarında çok sorun yaşanır. Kulak kıkırdağı kırıldığında yanlış kaynar ve yamuk yumuk, pancar gibi olur. Artık onların tedavileri de çok kolay olacak. Bu yöntemin çok kullanılacağı bir diğer alan ise rhinoplasti (burun estetik operasyonları) sonrası olan kıkırdak kayıpları sonucu halk arasındaki deyimi ile burnun düşmesi-çökmesidir” dedi.

‘İNSAN ÖMRÜ UZAYACAK’

“Deli Beyin” 3D Yazıcı Atölyesi’nden Savaş Balaban ve Selim Öztunç’a göre teknolojideki bu devrim insan ömrünün limitlerini değiştirecek. 3D organ yapımı tamamlandıktan sonra, organ nakli bekleyen insanların ömrüne ömür katılacak. Balaban’ın deyişi ile “‘Karaciğer bitti karaciğer yapalım. Böbrek iflas etti böbrek basalım’ dönemi hiç de uzak bir hayal değil.”

3D yazıcıların özellikle arazide görev yapan asker, polis teçhizatında da kullanılabilirliğine dikkat çeken Selim Öztunç, “Arazide görev yapan tanıdıklarımın çoğunun en büyük problemi bot. Gerçekten kötü bir bot arazide görev yapanlar için büyük bir acı haline gelebilir. Bot tabanlarının 3D’de basıldığını düşünün. Hızlı bir şekilde basılabiliyorsa kişiye özel botlar üretilebilir. Her askerin ayağının taranıp ona göre bot yapıldığını düşünün. Astronotlar için bu yapılıyor zaten çünkü çok önemli ve zor bir görev yapıyorlar. Dolayısıyla kullandıkları kıyafetlerin hepsi kişiye özel. Bu iş kolaylaştığı zaman binlerce askere de uygulanabilecek. Herkes ilk donanımı alırken ayağını taratacak ve diyelim ki botun ayak kısmı o askere göre basılacak. Belki daha sonra bütün bot o askere göre basılacak. Görevde bunun sağladığı rahatlık çok çok önemli” diye konuştu.

‘BİR DAHA AMELİYAT GEREKMİYOR’

Prof. Dr. Ovalı, söz konusu buluşun en fazla burun ameliyatlarında kullanılacağını söyledi. Estetik amaçlı yapılan burun ameliyatları sonrasında halk arasındaki ifadesiyle burunda çökmeler olduğunu hatırlatan Ovalı, hekimlerin kıkırdak elde etmek için verdikleri zorlu uğraşı şöyle anlattı: “Plastik cerrahideki rinoplastiden sonra yüzde 20-40 oranında yaşanır burun çökmesi. İnsanların o güzelim burunları zaman içerisinde kaybolur. Bunun tedavisi için de hasta tekrar ameliyata gider. Birinci ikinci ameliyat çok sorun değildir çünkü başka dokulardan alınan kıkırdak dokuları ile sorun çözülmeye çalışılır. Fakat bir süre sonra hekim alacak kıkırdak dokusu bulamaz. Bunun tedavisi için plastik cerrahlar ya da kulak burun boğazcılar kaburga kemiklerinden parçalar alır, burna koyarlar. Ancak 6 ay - bir sene sonra o da erir. Sonra kıkırdak bulamazlar. Hatta bir hekim bana; ‘Kıkırdak için hiçbir şey bulamadım. Hasta tırnaklarını uzattı ve kesilen tırnaklardan yaptığım bir elemanı burna yerleştirdim’ dedi. Yani o kadar büyük sorundur. Ama şimdi hastanın burnunu 3 boyutlu görüntülemesi ile, o bölgenin şeklini içeren bu şekilde üretilmiş kıkırdak dokusu implant edilecek. Biz bunun eriyeceğini zannetmiyoruz ama olsa dahi bunun için hastanın bir daha ameliyat olması gerekmeyecek. Çünkü kıkırdak laboratuvarlarda bu şekilde defalarca üretilebilir.”