Erol Çimen

Erol Çimen

Dünyevileşme

Dünyevileşme

Kıymetli okurlarım Müslüman hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışmalıdır. Şimdi etrafıma bakıyorum insanlar hiç ölmeyecekmiş gibi Dünya için çalışıyorlar. Akıllarında ölüm yok, ahiret alemi yok, kul hakkı yok, tüyü bitmedik yetimin hakkı yok. Biz bunun adına dünyevileşmek diyoruz.
 
Maalesef dünyevileşme her dönem ve her devirde olduğu gibi bu çağda da baş belası çok tehlikeli bir hastalık, bundan kurtulmak da çok kolay değil. Zira çevremizde bu duyguyu besleyen etkenler o kadar çok ki hatta neredeyse tamamen bunlarla kuşatılmış vaziyetteyiz.
 
İslami hassasiyeti olmayan televizyon programları, diziler, filmler, reklamlar, eğlence kültürü, sosyal medya ve internet dünyası bu kuşatmanın baş aktörleri. Öyle ki düşünce ve yaşam özgürlüğümüz tamamen elimizden alınmış durumda.
 
İtikat ve inanç olarak biliyoruz ki biz Mü’minlere göre dünya hayatı ahiret hayatının bir tarlası hükmünde. Çünkü Mü’min olmak gerçekte böyle bir şey, öyle ki görmediğimiz halde ahirete inanmak ve buradaki hayatımızla asıl oradaki gerçek hayata hazırlık yaptığımızın bilincinde olmak.
 
Müslümanların ölümü ve ölümden sonra hesaba çekileceklerini, yargılanacaklarını unutmaları, bu gerçeği düşüncelerinden çıkarmaları dünyevileşmeye giden yolun kaldırım taşları. Hastalık böyle başlıyor ve zihniyet olarak kişide kalıcı hale geliyor.
 
Dünya hayatı gözümüzün önünde capcanlı, kıpır, kıpır ve zevkleri hemen hazır, ahreti ise veresiye görmek basiret ve akıl istiyor. Bu nedenle manevi büyükler gözün görmesinden ziyade aklın görünüşünü önemsemişler “göz aldatır ama akıl aldatmaz” demişler.
 
Göz, dünya nimetleri ne kadar güzel der ama akıl, orada biraz dur bu güzelliklerden ne kadar ve ne ölçüde faydalanmalısın, bunun hesabını iyi yap der. Zira su güzel bir nimettir. Bir bardağı hayat verir. Ama tsunami olarak gelirse bir şehri yıkar, bağları bahçeleri harap eder, sayısız can alır.
 
En çok tükettiğimiz ve en çok sevdiğimiz (un,tuz,şeker) üç beyaza şimdi doktorlar üç zehir demeye başladılar. Yerken çok güzel yemeğe lezzet veren bu beyazlar şimdi her hastalığa davet çıkarıyor deniliyor.
 
Peki ,  Dünyayı hepten terk mi edelim? Hayır, o da ayrı bir yanlış. Kantarın topunu kaçırmazsak, imkân ölçülerinde bunlardan faydalanmak gerekir. Din buna bir yasak koymamış. Yeter ki zenginliğimiz bize kulluğumuzu unutturmasın, kazanırken de harcarken de İslam dairesinden çıkarmasın. Bedenimizi beslerken, ruhumuzu da imanla, ibadetle besleyelim.  
 
ALLAH hepimizi dünyevileşme hastalığından korusun. Amin. Selam ve Dua İle             

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erol Çimen Arşivi
SON YAZILAR