Necmettin Şimşek

Necmettin Şimşek

Emeklilikte Yaşa, Başa, Taşa Takılanlar...

Emeklilikte Yaşa, Başa, Taşa Takılanlar...

Son günlerin en popüler tartışması emeklilikte yaş mevzuu. Her yönüyle her açısıyla her birimizi doğrudan etkileyen böyle bir konu hakkında yazmadan olmaz elbet. Doğan her çocuğun hatta anne karnındaki her çocuğun önemli bir davası bu.

Konuyu ve tartışan tarafları üçe ayırıyorum ben.

Birinci grup malum; yaşa takılanlar. Yani hepimiz…

            İkinci grup taşa takılanlar. Yani erken emeklilik gibi Türkiye ekonomisine kurulan tuzağı görüp buna karşı çıkan, taşa takılma yani oy kaybetme pahasına, geleceğimiz ve ekonomimiz adına cesurca davranan başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve onun gibi düşünenler…

            Üçüncüsü ise bu millet için, bu milletin geleceği için ve bu milletin zenginliği için tek bir proje dahi üretmekten aciz, popülist ve günlük politikalarla ne yaptıklarını dahi bilmeyenler. Yani bu konudaki tavırlarıyla tabi ki Türk Muhalefeti. Hangi gruba girdiklerini söylememe gerek yok. Sanırım anlaşılmıştır…

Konuya böyle bir girizgah yaptıktan sonra emeklilik mevzuda modern ülkelerin durumuna bir bakarak işe başlamakta yarar var;

            AB 15 ülkede, genel emeklilik yaşı 65 yıldır. Çoğu yeni üye devlette, emeklilik yaşı önümüzdeki on yıl içinde aynı seviyeye yükseltilecektir. Danimarka, Fransa, Almanya ve İspanya emeklilik yaşını 65'ten 67'ye çıkarmaya karar verirken, İngiltere ve İrlanda'da 68 yıldır. Emeklilik yaşlarındaki değişiklikler 2020'ler için planlanıyor.

 

            Finlandiya, Kıbrıs, Danimarka, Yunanistan, İtalya, Hollanda, Portekiz ve Slovakya'da, emeklilik yaşı beklenen yaşam beklentisinin gelişimiyle bağlantılı olacaktır. İngiltere'de emeklilik yaşı, yaşam beklentisini dikkate alarak artacaktır. Çek Cumhuriyeti'nde emeklilik yaşı, üst sınır olmaksızın yılda iki aylık sabit bir artışla artacaktır.

 

            Ülkemizde 28 milyon çalışan ve 12 milyon emekli var.Yaşlılık bir durum, emeklilik bu durumun olması gereken sonucudur. Emeklilik yaşı her ülkenin demografik, sosyo-ekonomik durumuna, istihdam politikasına ve insanların yaşam beklentisine göre farklılık gösterir. Son yıllarda başta zengin ülkeler olmak üzere yaşam beklentisi tüm dünyada artmaktadır. Her on yılda bir dünyada yaşam beklentisi 2-3 yıl yükselmektedir. Bu nedenle de emeklilik yaşı yükselmektedir. Ancak emeklilik süresi aktüel dengeler açısından aktif yaşamın 1/3’ünü geçmemelidir. Pek çok ülkede zorunlu emeklilik bulunmamaktadır.

           

            Emeklilik yükümlülük değil bir haktır. Bununla beraber işsizliğin azaltılması, gençlere iş olanağı yaratılması, işletmelerin esnek çalışma şartlarına kavuşması ve rekabet gücünü artırması açısından işçi ve işverenin anlaşmasıyla (toplu iş sözleşmesi veya iç yönetmeliklerle) belli bir kıdem süresinin doldurulması veya yasal emeklilik yaşına ulaşılması halinde işverene işçiyi işten çıkarma hakkı tanınması yerinde olur. Bunun ayrımcılıkla da ilgisi yoktur. Yeter ki, bu uygulama herkese eşitlikle yapılsın.

            İslâmî sistem içerisinde emeklilik müessesesine yer yoktur. İnsan, çalışabildiği müddetçe çalışmalı, elden-ayaktan düştüğünde de, varsa çocukları, yoksa akrabaları, onlar da yoksa, devlet kendisine yardım elini uzatmalıdır.

            Hz. Ömer, çarşıda dilenen bir zimmîyi görünce canı sıkılır ve “bunları genç iken çalıştırıyor, çalışamayacak hale gelince de, dilenmeğe mahkûm ediyorsunuz” diyerek, kendisine Beytü’l-malden maaş bağlar.

            İslâm’ın sosyal güvenlik sistemi, kendi değerleri içinde bir bütündür. Bu sebeple, bugün ülkemizde uygulanan şekilleriyle SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı gibi emeklilik sistemlerini İslâmiyet’le te’lif etmek oldukça zordur. Zordur ama, bu müesseselerin sağladığı her türlü imkânı islâm, daha güzel ve daha doyurucu biçimde, hem de hiç karşılık beklemeden, prim almadan ve ‘5000 iş günü’ devlette çalışma mecbûriyeti getirmeden sağlayacak bir içtimâî yapıya sahiptir.

            Bu kaideler çerçevesinde, devlet müesseselerinde çalışarak emekli olmuş ve emekli maaşı almaya hak kazanmış müslümanlar, eğer geçimleri emekli maaşına bağlı ise, bu maaşı almalı ve herhangi bir hayır müessesesinde hiç karşılık beklemeden dine-imâna hizmet etmelidirler. Şâyet, emekli maaşına ihtiyaçları yoksa ve geçimlerini başka kanallardan temin edebiliyorlarsa, bu takdirde, emeklilik maaşlarını muhtaç kimselere, talebelere veya hayır kurumlarına bağışlamalıdırlar.

            Milletvekili olan kişiler de aynı şekilde Hizmet + Yaş = Emeklilik koşuluna tabi olmaktadırlar.Hizmet ve emeklilik yaş grubunu tamamlamayan milletvekiline emekli aylığı bağlanması mümkün değildir. Ne zaman, hizmetini ve emeklilik yaş grubunu tamamlarlarsa o zaman emekli aylığı bağlanabiliyor.

            Siyasilerin insanlar için ayağı yere basan programlar üretmelidirler. 90'lı Yıllarda herkese 2 anahtar, 100 günde her problem  düzelecek tarzında sözler artık geçerli değildir.

            Sonuç olarak, Japonları, Çinlileri , Korelilerinasıl karıştırıyorsak, ayırt edemiyorsak fiziki özelliklerinden dolayı hepsi aynı gibi olsa da yaşam şekilleri, davranışları, çalışma prensipleri çok farklıdır.

38 yaşında, 48 yaşında emekli olarak asla zengin ve gelişmiş bir ülke olamayız. Bunun için profesör olmaya falan da gerek yok sanırım.

Peki mezarda mı emekli olalım?

Cevap; “Çağdaş muasır medeniyet seviyesini yakalamak için gerekirse evet”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Necmettin Şimşek Arşivi
SON YAZILAR