Erdoğan: AB müzakereleri için referanduma gidebiliriz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz kalkarız, İngilizlerin yaptığı gibi biz de bir kamuoyu araştırmasına milletimizle gideriz, 'Avrupa Birliği ile müzakerelere devam mı tamam mı' diye sorarız." dedi.
Erdoğan: AB müzakereleri için referanduma gidebiliriz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi'nin Haliç Kongre Merkezi'ndeki mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada mezunlara bundan sonraki hayatlarında başarılar diledi.

Erdoğan, öğrencilerin uzun eğitim serüveninde elde ettikleri birikimi pratik, gayret ve çalışkanlıkla hayata geçirecekleri yeni bir sürece adım attıklarını aktararak, öğrencilerden beklentilerini şöyle sıraladı:

"İş hayatınızda ve akademik çalışmalarınızda ülkenize, milletinize ve ideallerinize olan sadakatinizi asla kaybetmeyin. Kalpsiz bir beden nasıl bir cesetten ibaretse değerlerinden ve köklerinden kopma pahasına elde edilen kariyer de aynı şekilde anlamsız, soğuk ve ruhsuzdur. Aynı şekilde ne pahasına olursa olsun kazanmanın değil, hayırlısıyla kazanmanın çabası içinde olacağınıza inanıyorum. Türkiye'nin size ve birikiminize ihtiyacı var. Devir hayat boyu öğrenme ve hayat boyu eğitimi sürdürme devridir. Eğitim kademelerinde elde ettiğiniz bilgileri, sürekli güncelleyerek bunun yanında sürekli daha ileriye taşıyarak ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma hedefine katkı vermek mecburiyetindesiniz."

"Ey Başkan, sen Türk milletini tanımadın. Bu millet, oradan gelecek vizeymiş, geri kabulmüş, bunların peşinde değil. Siz, siz şu anda tam manasıyla Türkiye'nin peşindesiniz. 'Eğer Türkiye kapıları açar da bu mülteciler Avrupa'ya doğru yürürse bizim halimiz ne olacak' diye düşünüyorsunuz."

"Siz verdiğiniz sözde durmuyorsunuz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Tutuştular, işte bir Edirne'de 60 bin kişi toplandı, tutuştular. 'Acaba bunlar oradan Bulgaristan'a, Yunanistan'a doğru gidecekler mi' diye ama biz 3 milyona ev sahipliği yapıyoruz. Niye? Biz insana değer veriyoruz, Yaradandan ötürü. Sizin böyle bir derdiniz yok. Geri kabul vesaire, bütün bunlar sizin ne kadar sözünüzde durmaz insanlar olduğunuzu gösteriyor. Çünkü bu anlaşmaları sizle yaptık. Bunlar yazılı kayıtlarda var. Siz verdiğiniz sözde durmuyorsunuz. İşte sizin çirkin yüzünüz bu. Erdoğan bu çirkin yüzünüzü ortaya koyduğu için çılgına dönüyorsunuz. Onun için de 'Erdoğan'dan nasıl kurtuluruz' diye bunun çalışmaları içindesiniz. Alıyorsunuz bölücü terör örgütünün arkasında olduğu örgüt elemanlarını, parlamento binanız içerisine duvarlara astığınız o terör örgütünün paçavraları önünde resim çektiriyorsunuz ama biz o değiliz. Biz, 'teröre karşıyız' dediysek sonuna kadar karşıyız ama siz samimi değilsiniz. İşte biz bütün bu gelişmeleri, milletimizle zaten her gün paylaşıyoruz. Biz İngiltere gibi de değiliz onu da söyleyeyim."

"Siz bizi halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman olduğu için kabul etmiyorsunuz"

İngiltere'deki referanduma değinen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Yarın referandum yapıyorlar, 'Avrupa Birliğinden çıkalım mı çıkmayalım mı? Bize de sinyal gönderiyorlar, '3 bin yılına kadar Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmesi mümkün değil'. Hani biz bir araya geldiğimiz zaman sen böyle konuşmuyordun Cameron... Öyle demiyordun bize. Hep bize söylediği şuydu, 'Her zaman yanınızdayız, bir an önce Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmesi için her türlü gayreti gösteriyoruz'. Ne oldu şimdi? İşte bu. Bunların yapısı bu. Şimdi yarın bizi gerekçe göstererek, -kampanyayı öyle sürdürüyorlar görüyorsunuz- oradan Avrupa Birliğinden çekilmeme kararı çıkacak. Ben şimdiden size söylüyorum. Ondan sonra da diyecekler ki 'ne yapalım, İngilizler böyle istedi ve Avrupa Biriliği'nden çekilmedik yola devam ediyoruz.' Hayırlı olsun, devam edin zaten oradasınız ama Türkiye bu değil. Türkiye'ye resmen sene 1963 söz verdiniz, sene 2016, 53 yıl geçti hala oyalıyorsunuz. Niye oyalıyorsunuz? Söyleyeyim bugüne kadar bunu pek telaffuz etmiyordum sadece özel görüşmeler, oralarda konuşuyordum. Ey Avrupa Birliği, siz bizi halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman olduğu için kabul etmiyorsunuz. Evet... Bunun aksini ispat edemezsiniz ve bunu Fransa'nın eski Dışişleri Bakanlarından bir tanesi bana zaten açık açık söyledi. Sayın Davutoğlu da yanımda, üçlü olarak görüşüyoruz ve açık açık söyledi 'Sizi almazlar' dedi Avrupa Birliğine, boşuna uğraşıyorsunuz'. 'Niye?' dedim, 'Müslümansınız' dedi. Biz de bunu biliyoruz aslında dedim ama biz yine de bakalım bir samimiyet testidir diye bu yola girdik ve işte 1963, şimdi 2016..."

"Türkiye'yi NATO'ya almakla yanlış yaptık" diyenlerin olduğunu belirten Erdoğan, "Yani, ayrımcılık bunlarda var. Şimdi sıkıntı farklı yerlerde. Avrupa Birliği bize verdiği sözü yerine getirmeyip, terör tanımı gibi kesinlikle iyi niyeti olmayan bir konu üzerinden vize serbestisinden imtina ederse biz, meseleyi milletimize rahat anlatırız. Sayın Komisyon Başkanı o bakımdan rahat olsun. Biz kalkarız, İngilizlerin yaptığı gibi biz de bir kamuoyu araştırmasına milletimizle gideriz, 'Avrupa Birliği ile müzakerelere devam mı tamam mı' diye sorarız. Milletim 'devam' derse biz de devam ederiz, çünkü ben kendilerine hep dedim, 'ya bizi almayacaksanız söyleyin, alacaksanız da bu işi bitirin.' Ne 'evet' ne 'hayır' dediler bugüne kadar, hep bizi oyaladılar. Asıl böyle bir durumda düzenli göç imkanından mahkum kaldıkları için yeniden harekete geçecek milyonlarca mülteci Avrupa kapılarına dayandığında Sayın Komisyon Başkanı bu durumu kime nasıl anlatacak onu düşünsün. Biz, vize serbestisi olmadan bugüne kadar olduğu gibi hayatımızı yine sürdürürüz ama Avrupa ülkeleri, geri kabul anlaşmasının getirdiği imkanlara umudunu bağlamış milyonlarca mültecinin yaşayacakları hayal kırıklığının ardından ortaya çıkacak tabloyu aynı rahatlık ve soğukkanlılıkla karşılayabilir mi onu bilmiyorum. Yaşayıp göreceğiz."

"Önce millete saygı duyacaksın"

Bir kesim her ne kadar aksini ispat etmek için çalışsa da bu milletin sıradan olmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Dün yine birileri, güya bize ihtar vermek için bildiri yayınlamışlar. Bakıyorsunuz, kendi milletine söven sözde profesörü, terör örgütüne militanlık eden sözde akademisyenleri, gazetecileri savunuyorlar. Ben buradaki profesörlerimizi, doçentlerimizi, hocalarımı tenzih ederim ama içimizdeki, çuvalın içindeki çürükleri de herhalde görmeyi, onları ifade etmeyi zannediyorum hakkımız olarak görebiliriz. Paralel ihanet çetesinin pençesindeki üniversitelere kayyum atanmasına karşı çıkıyorlar, üniversitelerle yetinmeyip liseleri kaşıyorlar. Orayı halledemediler, şimdi liselere indiler. Orada 'liselere kulak ver.' Önce sen kulak ver ya. Millete kulak ver, millete. Millet ne diyor. Çıkmış bir tanesi kalkıyor diyor ki 'bu muhtarların seçilmesini yanlış buluyorum, herkesin oyu geçerli olmamalıdır.' Milletin içinde de böyle tefrike gidenler var. Bunlar ne cins adamlar. Sen sanatçı olsan ne olur, profesör olsan ne olur, doçent olsan ne olur? Önce millete saygı duyacaksın, saygı. Bu milletin hiçbirini küçümseyemezsin."