Erdoğan, Mavi Marmara'yı sattı mı?

Geçtiğimiz yıllarda AK Parti'de gençlik teşkilatlarında görev alan Abdulkadir Karagöz, son gelişmeler ışığında "Erdoğan ve Filistin Davası"nı gündemine aldığı yazısında Erdoğan'ın omurgalı duruşuna vurgu yaptı ve bakın neler yazdı.
Erdoğan, Mavi Marmara'yı sattı mı?

Mavi Marmara konusunda şu hatırayı paylaşmanın zamanı geldi sanırım. Sene 2010, AK Parti İstanbul İl Gençlik Kolları Yönetim Kurulunda toplantıdayız. İHH'nın organizasyonu ile Gazze'ye bir gemi gideceği bilgisi var. Bu bilgi üzerinden değerlendirmeler yapıyoruz. Biz de bu gemiyi uğurlamaya onlarca tekne ile katılıp destek vermeyi düşünüyoruz. Bu düşüncemiz genel başkanımız ve başbakanımıza taşındığında, "Bir takım riskleri var, olumlu bakmıyorum, teşkilat uğurlamaya bir organizasyon dahilinde katılmasın" cevabını alıyoruz

Gemi yola çıkıyor ve o talihsiz hadiseler yaşanıyor. İsrail askerlerinin tacizi başladığında gemiden canlı yayında "ateş açılıyor" feryadını duyuyoruz. O geceyi hiç unutamıyorum; Boğaziçi Üniversitesi'nin hemen yanında, okul arkadaşlarımla bir evde kalıyorum. Hemen kendimizi sokağa atıyoruz. Teşkilattaki arkadaşlarla yoğun bir sms trafiği yapıyoruz. Levent'teki konsolosluğun önüne gidiyoruz. Oraya belki de ilk gidenlerdendik. Sabah aydınlanana kadar AK Parti teşkilatlarıakın akın gelmeye devam ettiler. Dualar, protestolar..

Gazze acımız, Mavi Marmara onurumuz olmuştu. Evet uğurlamaya gitmedik, rızamız yoktu ama karşılamada en ön safta "biz" vardık.

Şimdi Erdoğan'ın "bana danışmadınız" demesinin okuması da bu olsa gerek. Kimse yok yere "savunduğu şeyden döndü" suçlaması yapmasın. Biliyoruz ki o, davasında kararlıdır ve sözünün eridir. 

Rızası yoktu, milletvekillerinin de gitmesine rıza göstermedi.. Ama engel de olmadı geminin gitmesine.. Fakat gemiye hunharca saldırı gelince sahiplendi, tıpkı bizler gibi.. Mavi Marmara, Mavi Marmara şehidleri bizim ortak değerimiz, ortak acımız, ortak gururumuz. 

İHH'daki arkadaşlar şimdi eleştirebilir, kızabilir, razı olmayabilir ama tıpkı o dönemin başbakanı gibi "aynı geminin yolcuları" olduğumuzu unutmamalı. Gemiye taciz ateşi açıldı mı, öfkesinden havaya zıplamalı. Gemi su alırken "ben sizi uyarmıştım" demek yerine sahiplenmeli, kol kanat germeli. 

Beyler Türkiye artık bizim "mavi marmara"mız. Farkında değilmisiniz; etrafımız kuşatılmış ve taciz ateşleri yaylım gibi. "Yükümüz İnsani Yardım, Rotamız Özgürlük." Gemimizde milyonlarca Suriyeli.. Bir PKK sıkıyor, bir DAEŞ; birAlmanya çelme takıyor bir PYD armalı Amerikan askeri.. 

Şimdi bu "mavi marmaraya" sahip çıkma zamanı. Hissi ve kırılgan değil; cesur, kararlı ve inançlı şekilde bu gemiyi yüzdürme zamanı..

Erdoğan'ın samimiyet testinden geçmeye ihtiyacı yok, gizli ajandası yok, siyasi hesapçılığı yok, bedel ödeye ödeye bugünlere getirdi Türkiye'yi. Ve biliyoruz ki hayatını vakfetti bu davaya. Onu yıpratmak isteyenlerin safında olmadık, o hata yapınca sevinenlerden olmadık, onun kavgasının, sevdasının, derdinin şahidiyiz. Allah için seviyoruz.