Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal

Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal

FED dünyayla dalgasını geçiyor

FED dünyayla dalgasını geçiyor

Yaklaşık iki haftadır küresel ekonomiyi etkisi altına alan ECB ve FED kararlarından başta gelişmiş ülkeler olmak kaydıyla tüm ekonomiler, bundan sonrası için reel ve finansal açıdan kendilerine uygun ekonomik master planı belirlemeye çalışmaktadırlar. Her ekonomi Avrupa ve Amerika Merkez Bankası kararlarının etkilerine göre olası zararlarını minimize, karlarını ise maksimize etmek amacıyla yapısal reformlar yaparak ekonomik istikrarsızlıklara yakalanmak istememektedirler. Bu nedenle ECB ve FED kararları didik didik edilerek, çıkabilecek her türlü sonuç karşısında çözüm üretmek, tüm ülkelerin temel hedeflerini meydana getirmektedir. Olaya bu açıdan bakılınca, yapılan açıklamalara göre ekonomik önlem politikaları geliştirerek ilk aşamada çözüm sağlayabilecek sonuçlar vereceği arzu edilmesine rağmen, pratikte işin aslı böyle değildir. Çünkü J. Yellen gibi FED’in en yetkili ağzından yapılan açıklamalardan bir iki gün bile geçmeden bölgesel FED yetkilileri tarafından bir yandan Yellen’in konuşmalarını boşa çıkaran, diğer yandan destekleyen açıklamalar yapılarak, dünya ekonomilerini adeta stres testine tabi tutuyorlar. Bundan sonra karşılıklı etkileşimler domino etkisi ortaya çıkararak, dünya ekonomisi türbülansa sokuluyor. Bu açıklamaların yansımaları, ekonomilerin gösterdiği tepkiler derken her kırk beş günde bir yapılan yeni FED toplantısı sürecine girildiği için, sil baştan aynı senaryolar yeniden bir kez daha yaşanıyor. Yaklaşık bir yıl geriye gidip FED toplantıların öncesi ve sonrası günümüze kadar incelendiğinde yukarıda kısaca anlattığım sürecin, küresel ekonomiye hakim kılındığı, hepimizin kabul edeceği bir gerçektir. Brezilya, Şili, Venezüella, Peru, Rusya, Arap yarımadasındaki emtia (ham petrol, altın, kurşun, bakır, platin) bakımından zengin ülkeler başta olmak üzere, Japonya, Almanya, Çin gibi dünya ticaret hacminde önemli paylara sahip ülkelerin bile, bu vakitten sonra kırkayakların sevişmesi misali birbiriyle kenetlendiği gibi, FED ve ECB kararlarının küresel etkisinden kaçmaları olanaklı görünmemektedir. FED ve ECB başkanlarıyla diğer önde gelen yetkililerin birbirileriyle zıt anlama bile gelecek her türlü açıklamalar yapmalarının önüne de geçilemeyeceğine göre, ne yapılması gerektiği ülkelerin çözmesi gereken sorunlarının başında gelmektedir.

          FED kararları sonrası yetkililer tarafından yapılan her anlama gelebilecek geniş zamanlı ve ucu açık açıklamaların, özellikle ülkelere giydirilmeye çalışılan bir proje olduğunu iddia ediyorum. Her FED toplantısı sürecinde faiz artırımı uygulamasına geçilmesi veya geçilmemesine yönelik kararlar alınması için, ekonomik verilerin farklı anlamlara gelecek nitelikte yorumlanarak dünyaya servis edilmeleri sürekli tekrarlanarak alışkanlık haline getirilmeye çalışılmakta, dünyayı bu duruma alıştırmada da başarıya ulaşıldığını gözlemlemekteyiz. Her FED toplantısından sonraki birkaç gün içerisinde on iki FED başkanından en az iki üç tanesi, benim kasıtlı ve bilerek yapıldığını düşündüğümü belirtmek kaydıyla, alınan kararların lehine ve aleyhine görüşler ortaya artarak dünyanın tepkisini test ediyorlar. Nasıl ki kimyasal ve nükleer silah kullanacağını iddia ederek Irak’ı yerle bir eden, sonrasında ise bir şey çıkmayınca da demokrasi yerleştirme bahanesine sığınıp, hiçbir şey olmamış gibi politik hedeflerini pişkince uygulamaya devam eden ABD’nin ülke olarak yaptığı işlevi, günümüzde FED yerine getirmektedir. Üstelik FED’in ABD ekonomisi ile ilgili önceki açıklanan verileri göz önüne alındığında; PMI, genel ve tarım dışı işsizlik oranları, konut satışları, enflasyon oranı, büyüme rakamları gibi içsel ekonomi verileri yanı sıra AB (Eurozone), Almanya, Çin, Japonya, Rusya gibi dünya ekonomisinde diğer söz sahibi ülkelerin ekonomi verilerinin bir türlü stabil süreç göstermemesi nedeniyle, bundan sonraki kısa, orta ve uzun dönemde ABD’nin bahaneler üreterek sığınacağı bir çok faktör olduğu ortadadır. Bu duruma tüm ülkelerin şimdiden kendilerini hazırlamaları gerekmektedir. Çözüm ise genel değil, her ülkenin göstereceği ekonomik tepkiyle yüksek derecede bağlantılıdır. BRICS ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin yapması gereken, reel ve finansal istikrarı sağlayıp uyumlu bir şekilde ekonomik yapısal reformları siyasi çıkarlar uğruna heba etmeden uygulamaya koymalarıdır. Reel ekonomilerinin ağırlıkta ve finansal sektörle senkronizesinin sağlandığı, inovasyon ve AR-GE temelli yüksek teknolojiye dayanan ülkelerin, FED, ECB gibi kurumların küresel boyutta sonuçlar doğuracak açıklamalara olumsuz vererek enflasyon, deflasyon, işsizlik, resesyon, stagnasyon, slumpflasyon gibi ekonomik istikrarsızlıklara yakalanma olasılığı sınırlı düzeyde kalacaktır. Değilse tüm dünya ekonomileri çok önemli bir kesimi, Draghi ve Yellen başta olmak üzere diğer FED başkanlarının ortaya atacağı görüşler karşısında, ne gibi tepkiler vereceklerini şimdiden düşünmeye başlasınlar.   

 

          Soru: Enflasyonist ortamda Baz Para artırılır mı? Neden?...

          Sözün Gözü: Malın değeri fiyat, kişinin değeri sözünün arkasında durmasıyla ölçülür.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal Arşivi
SON YAZILAR