FETÖ elebaşı Gülen'in akrabasının KPSS itirafları

FETÖ elebaşı Gülen'in akrabası Muhammet Sait Gülen, iptal edilen 10 Temmuz 2010'daki KPSS sorularının ve cevaplarının sınavdan 5 gün ya da 1 hafta önce cemaat evinde kendisine verildiğini itiraf etti.
FETÖ elebaşı Gülen'in akrabasının KPSS itirafları

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in akrabası Muhammet Sait Gülen, "Fetullah Gülen'in babası ile benim babamın dedesinin kardeş olduklarını biliyorum. Kendisi ile bu şekilde akrabalık ilişkimiz var. Fetullah Gülen'i yaklaşık 6-7 yaşlarındayken, Korucuk köyümüze cami ziyaretine geldiği sırada gördüm. Ondan sonra hiç görmedim. Kendisiyle hiçbir irtibatım olmadı." ifadelerini kullandı.

Muhammet Sait Gülen, soruşturmayı yürüten savcılara verdiği ifadeye, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirterek başladı. 1987'de Erzurum'da doğduğunu, ilk, orta ve lise tahsilini bu ilde tamamladığını anlatan Gülen, 2001'de Nevzat Karabağ Anadolu Öğretmen Lisesi hazırlık sınıfında okurken Fetullah Gülen cemaatine ait öğrenci evlerine ders çalışmak için gitmeye başladığını, liseden mezun olana kadar bu evlere gittiğini ifade etti.

Gülen, "2005'te kazandığım Erzurum Atatürk Üniversitesi Matematik Öğretmenliği Bölümünden 2010'da mezun oldum. Bu süreçte ve üniversiteden mezun olduktan sonra Fetullah Gülen cemaatini 'hizmet hareketi' olarak biliyor ve o niyetle gönüllü olarak ilimize başka illerden gelen öğrencilere yardım amaçlı cemaate ait evlerde sorumlu olarak görev yapıyordum. Murat (kod adı) ismini kullanıyordum." dedi.

"Kendisi gibi öğrencilerle yardım amaçlı ilgilenen" ve "Tahir" kod ismini kullanan Süleyman Yörük'ün, iptal edilen 10 Temmuz 2010'daki KPSS'den 5 gün ya da 1 hafta önce telefonla arayarak, kendisini sorumluluğunda bulunan cemaat evine çağırdığını aktaran Gülen, Yörük'ün kendisini araması için yönlendirenin Muharrem Var olduğunu söyledi.

Gittiği evde Süleyman Yörük ve yanında adını bilmediği ancak daha önce Erzurum'da 3-5 kez yine cemaate ait evlerde görüştüğü ve kod adı "Sait" olarak bildiği kişinin bulunduğunu anlatan Gülen, emniyette gösterilen fotoğraflardan bu kişinin isminin Özcan Solmaz olduğunu öğrendiğini belirtip, beyanını şöyle sürdürdü:

"Ben içeri girdikten sonra bir müddet üçümüz oturduk. Sonra Süleyman Yörük odadan çıktı. Odada Sait isimli şahısla kaldık. Sait bana 'Sana bir şeyler göstereceğim ama bunu kimseye söylemeyeceğine dair yemin edeceksin' dedi. Ben yemin ettikten sonra, yanında bulunan siyah renkli çantanın içinden kağıtlar çıkardı. Kağıtlardaki soruların yaklaşık 1 hafta sonra yapılacak 2010 KPSS-Lisans sınavına ait Genel Yetenek ve Genel Kültür ile Eğitim Bilimleri testine ait sorular olduğunu ve bunları ezberlememi söyledi. Ben de soruları alıp incelemeye başladım. Sorular bilgisayar ortamında hazırlanmıştı ve sınavda çıkacak haldeydi. Cevaplar arasında doğru olan cevap şıkkı yuvarlak içerisine alınarak işaretlenmişti.

Yaklaşık 3-4 saat süresince 2010 KPSS-Lisans sınavına ait Genel Yetenek ve Genel Kültür ile Eğitim Bilimleri testine ait soruları ve cevap şıklarını inceleyerek ezberledim. Sait hiç ayrılmadığından herhangi bir yere not almadım. Eğitim Bilimleri testinden yaklaşık 100'den fazla, 120'den az soru ve cevabı vardı. Genel Yetenek testinden 40-45 arasında soru ve cevabı vardı. Genel Kültür testinden de yine 40-45 arasında soru ve cevabı vardı. Genel Yetenek ve Genel Kültür testi sorularının bazılarında cevap şıkları eksik ya da sadece doğru olan tek şık vardı. Ben soruları ezberledikten sonra akşama doğru cemaat evinden ayrıldım."

"Gösterilen sorularla birebir aynıydı"

Gülen, KPSS'den birkaç gün önce, Erzurum'daki cemaat faaliyetleri dolayısıyla tanıdığı, ilde 209 öğrenci evinden sorumlu olan ve "il abisi" konumunda bulunan "Ahmet" kod adlı Muharrem Var'ın kendisini çağırdığını anlatarak, şunları söyledi:

"Bana, bir odadaki laptop üzerinde 2010 KPSS Eğitim Bilimleri, Genel Kültür ve Genel Yetenek testlerine ait soru ve cevapların bulunduğu birtakım soruları gösterdi. Bu soruların 2010 KPSS'de çıkacak sorular olduğunu söyledi ve kimseye söylemememi istedi. Soruların altında bulunan doğru cevaplar bu kez yuvarlak içerisine alınmayıp, kırmızı renkli olarak işaretlenmişti. Bu soru ve cevaplara da bir iki saat baktım. Daha önceden de gördüğüm için kolayca ezberledim. Daha sonra bu evden ayrıldım. 10 Temmuz 2010'da yapılan sınava Erzurum Atatürk Üniversitesinde girdim. Sınavda çıkan sorular, bahsettiğim üzere gerek Sait, gerekse Muharrem Var isimli şahısların bana sınav öncesi göstermiş olduğu soru ve cevaplarla birebir aynıydı. Bu nedenle kolayca cevaplandırdım. Her iki şahsın bana gösterdiği sorular içerisinde bulunmayan soruları da sınava kendi imkanlarımla hazırlandığım için yaptım."

Muhammet Sait Gülen, KPSS'deki usulsüzlük iddialarının gündeme gelmesinin ardından Eğitim Bilimleri testi iptal edilirken, Genel Yetenek ve Genel Kültür testlerinin iptal edilmediğini anımsatarak, "Halbuki Genel Yetenek ve Genel Kültür testi soruları da bana anlattığım şekilde gösterilmiş ve ben de ezberlemiştim." dedi.

Sınavın iptal edilmesi üzerine yenilenen sınava sadece kendi imkanlarıyla hazırlanarak, 120 sorudan 87'sini doğru yanıtladığını anlatan Gülen, "Sonuçlar açıklandığında, Genel Yetenek ve Genel Kültür testlerinde aldığım puan sonucuna göre düz memur olarak devlet kademelerine yerleşme durumum vardı. Ancak sınava giren diğer adaylara haksızlık olacağını düşündüğümden ve vicdanen rahatsız olduğumdan, devlet memurluğunu tercih etmedim." ifadelerini kullandı.

"Yanlış şık üzerinde birleşme, kopyanın delili"

İfade tutanağına göre Gülen'e, iptal edilen sınav sorularına ilişkin bilirkişilerin inceleme raporundan bazı değerlendirmeler gösterildi ve kendisinin de arasında bulunduğu bin 211 kişinin, bir soruda "yanlış şık üzerinde birleştiği" belirtildi. İnceleme raporunda, bu konuda, "bu adayların soruyu çabalarıyla çözme girişimi içine girmeyip, daha önceden görüp, ezberlediği seçeneği işaretlemeyi tercih ettiği şeklinde kuvvetli kanaat olduğuna" yer verildiği aktarılarak, savunması soruldu.

Eğitimci olarak, yanlış şıkka yoğun şekilde yığılmanın kopyada önemli bir delil olduğunu bildiğini söyleyen Gülen, bunun, kopyanın göstergesi olduğuna dikkati çekti. Gülen, üzerinden uzun zaman geçmesi nedeniyle bu soruyu tam hatırlamadığını, ancak kendisinin de yanlış şıkka yöneldiğini anladığını bildirdi.

Gülen, iptal edilen sınava Süleyman Yörük ve Muharrem Var'ın da girdiklerini belirterek, soruların kendisine verilmesi için kimseden talepte bulunmadığını, kimseye maddi veya manevi karşılık vermediğini, soruları kimseye iletmediğini ifade etti.

Muhammet Sait Gülen, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle herhangi bir aidiyetinin olmadığını" savunarak, "Fetullah Gülen'in babası ile benim babamın dedesinin kardeş olduklarını biliyorum. Kendisi ile bu şekilde akrabalık ilişkimiz var. Fetullah Gülen'i yaklaşık 6-7 yaşlarındayken, Korucuk Köyümüze cami ziyaretine geldiği sırada gördüm. Ondan sonra hiç görmedim. Kendisiyle hiçbir irtibatım olmadı. Beni de zaten tanımaz. Ekonomik açıdan da birlikteliğimiz yok, kendisinden bu zamana kadar herhangi bir yardım almadım" dedi.

"FETÖ/PDY terör örgütüne himmet ya da başka ad altında hiç maddi yardımda bulunmadığını, para transferine aracılık etmediğini" ileri süren Gülen, devlet memuru ya da esnaflardan her ay belli bir miktarın cemaate himmet olarak verildiğini anlattı. Gülen, "Ancak ben özel okul öğretmeni olduğum için maaşım da çok düşüktü. Bu nedenle düzenli bir şekilde himmet vermedim. Çok küçük miktarda, 50-100 lira civarında, düzensiz bir şekilde, yardım amaçlı elden para verdim. Kime verdiğimi hatırlamıyorum." beyanında bulundu.

Volkan Usta, Özkan Pulıhozluoğlu ve Doğan Dündar isimleri soruldu

Soruşturma kapsamında tutuklanan Muhammet Sait Gülen'e, savcılıkça alınan ifadesinde, Volkan UstaÖzkan Pulıhozluoğlu ve Doğan Dündar adlı kişileri tanıyıp tanımadığı soruldu. Usta ile 2009'da tanıştığını aktaran Gülen, o dönemde "Koray" adını kullanan bu kişinin 2013'e kadar Gülen örgütünün Erzurum'daki yapılanmasında ortaokul talebelerinden sorumlu olduğunu söyledi.

Pulıhozluoğlu'nu da 2008-2009 yıllarında tanıdığını aktaran Gülen, bu kişinin "Gökhan" kod adını kullandığını belirterek, "Hatırladığım kadarıyla, 2013'e kadar Fetullah Gülen cemaatinin Erzurum yapılanmasında lise talebelerinden sorumluydu. Daha sonra Giresun'a cemaat tarafından gönderildiğini biliyorum, ancak ne maksatla gönderildiğini bilmiyorum." diye konuştu. 

Doğan Dündar'ı ise 2005'te tanıdığını aktaran Gülen, üniversiteden 2006 ya da 2007'de mezun olan bu kişinin Erzurum Yenişehir Anafen Dershanesinde İlköğretim Matematik Öğretmeni olarak göreve başladığını, geçen sene de başka bir Anafen Dershanesine gönderildiğini bildirdi. 

Para havale ettiği Pulıhozluoğlu'na sınava girip tam puan alan başka kişilerin de havale yaptığının tespit edildiği belirtilerek, bunun nedeni ve diğer kişileri tanıyıp tanımadığı sorulan Gülen, Pulıhozluoğlu ve Dündar'ı cemaatten tanıdığını söyledi. Gülen, "Hatırladığım kadarıyla Pulıhozluoğlu isimli şahsa 6 bin 400 lirayı borç olarak gönderdim. Daha sonra bana borcunu ödedi. Dündar isimli şahsa da yine aynı nedenle para göndermiş olabilirim." dedi. 

"Talebe mesulü olarak görev yaptım"

O dönem sınava girip tam puan alan Mehmet Kaya'yı da liseden itibaren tanıdığını aktaran Muhammet Sait Gülen, "Gülen cemaatindendir. Cemaat evlerine gidip geldiğim sırada kendisini tanıdım. Bize cemaat evlerinde matematik çalıştırırdı. Şu an Gaziantep'te olduğunu biliyorum ancak ne iş yaptığını bilmiyorum. Dursun Altan'ı liseden itibaren Mehmet Kaya'nın arkadaşı olmasından dolayı tanırım. Kendisi Gülen cemaatindendir. Şu an nerede, ne iş yaptığını bilmiyorum." diye konuştu. 

Gülen'e, iptal edilen sınava girip 100 ve üzeri doğru yapan 3 bin 227 şüpheliden Volkan Usta'ya 2 bin 999 lira gönderdiği, aynı şüpheliler arasında bulunan Rızvan Okumuş ve İsmail Başpınar'ın da bu kişiye para havalesi yaptıklarının belirlendiği anlatıldı ve "Dosya şüphelisine neden para havalesi yaptınız. Para gönderen diğer şüphelileri tanıyor musunuz?" sorusu yöneltildi. 

Usta'ya 2 bin 999 lirayı borç amaçlı gönderdiğini savunan Gülen, diğer kişileri hatırlamadığını söyledi ve havaleleri, FETÖ/PDY'ye verilmek üzere göndermediğini savundu. 

Gülen, lise çağından itibaren, yaklaşık 2001-2016 arasında cemaatin içerisinde, Erzurum'da yer aldığını belirterek, üniversiteden mezun olduktan sonra da yaklaşık 10-15 arasındaki cemaat evinde, talebe mesulü olarak görev yaptığını bildirdi. 

Erzurum'da FEM Dershaneleri, Anafen Dershanesi, Aziziye Koleji, Özdemir Yurdu, Osman Bektaş Yurdu ve Hedise Kız Öğrenci Yurdu'nun "bildiği kadarıyla" Fetullah Gülen cemaatine ait dershane ve yurtlar olduğunu söyleyen Gülen, cemaat evlerindeki sohbetlere katıldığını, "evlerde kalan öğrencilerin ihtiyaçlarını gidermelerine yardımcı olmaya çalıştığını, matematik dersi anlattığını" kaydetti. 

"Cemaatin gerçek yüzünü gördüm" 

Gülen, KPSS sorularının, "cemaat için yaptığı hizmetler dolayısıyla verildiğini düşündüğünü" söyleyerek, şöyle devam etti: 

"Hatta sınav sonucuna göre memur olmam mümkünken, vicdanen rahatsız olduğumdan tercihte bulunmadım. Fetullah Gülen cemaatinin ülkemize ve milletimize hizmet ettiği düşüncesiyle bir süre bu cemaat içerisinde faaliyette bulundum. Ancak 15 Temmuz 2016 akşamı, ülkemiz çapında meydana gelen darbe girişiminin arkasında Fetullah Gülen cemaatinin bulunduğunu basından öğrenince, cemaatin gerçek yüzünü gördüm. Cemaatin gerçek amacının, benim bildiğim hizmet hareketi olmadığını anladım. Elime bayrağımızı alarak, sokaklara tepki amaçlı çıktım. Halkımızın yanında yer aldım. Halkına ve polisine saldıran, silah sıkan Fetullahçı Terör Örgütü'nün bu yaptıklarını kesinlikle tasvip etmiyorum, kınıyorum. 

Vatandaşların tanklarla ezildiğini, şehit edildiğini, uçaklardan bomba atılarak, özel harekattaki 47 polisin şehit olduğunu, çoğu cenazenin perişan durumları nedeniyle boş tabutlara konulduğunu, halka ateş açılarak, şehit edildiklerini basından gördüm. Videoları da izledim. Öğrendiğime göre ordu içinde cemaat mensupları askerler tarafından böyle bir girişimde bulunulduğu belirtilmektedir. Ben cemaati, vatanına, devletine, dine hizmet eden bir cemaat olarak bilirdim. Ancak 15 Temmuz gecesi yaptıklarından sonra cemaatin, özellikle üst kademesinin bizim bildiğimiz şekilde hareket etmedikleri kanaatine vardım. Ben de elime Türk bayrağı alarak, darbe girişimini protesto için gece sokağa çıktım."​

"Fetullah Gülen'i kınıyorum" 

Muhammet Sait Gülen, "Sokağa çıkan, darbeyi protesto eden halk için Fetullah Gülen'in 'Ahmaklar başarı elde etmiş gibi güle dursun, düğün dernek kursun. O komik durumlarını birer bayram ilan etsinler' dediği basına yansımıştır. Fetullah Gülen'in darbe girişimini protesto etmek için benim gibi sokağa bayrağını alıp çıkan insanlara bu şekilde sözler sarf etmesini asla kabul etmiyorum. Fetullah Gülen'i bu sözlerinden dolayı kınıyorum." dedi. 

Gülen, 15 Temmuz'a kadar Gülen örgütünün silahlı terör örgütü olduğunu bilmediğini öne sürerek, şunları kaydetti: 

"Ben cemaat içinde vatana hizmet, fakirlere hizmet, dine hizmet amacıyla yer aldım. Silahlı bir terör örgütü olduklarını bilseydim kesinlikle uzak dururdum. 2010 KPSS sorularının sınavdan önce bana iki defa gösterilmesi ve ezberletilmesiyle ilgili gerekli açıklamaları yaptım. Bu işte yer alanları belirttim. Vicdanen çok rahatsızlık duydum. Adalete yardımcı olduğuma inanıyorum. Bu nedenle hakkımda TCK'nın ilgili maddelerinde belirtilen etkin pişmanlık hükümlerinin ve lehime olan diğer hükümlerin uygulanmasını talep ederim." 

"Ablalar aracılığıyla uygun bayan..."

Gülen, örgüt mensuplarının tedbir amacıyla yılda bir defa telefon hattı değiştirdiğini söyledi. Örgütte evlendirmeye ilişkin de bilgi veren Gülen, "Cemaat içinde evlendirmeler genelde şu şekilde olmaktadır, bir erkek cemaatteki abisine evlenmek istediğini iletir. O da cemaatteki ablalar aracılığıyla bir uygun bayan bulur. Gerek erkeğe, gerekse bayana önceden fotoğraflar gösterilir. Beğenilirse cemaat evinde buluşma gerçekleşir. Erkek ve kadın tanışır, sohbet eder. Cemaat abisi ve ablası da evde olur. Eğer evlenmekte ciddi karar çıkarsa bu şekilde evlenilmektedir." diye konuştu. 

Muhammet Sait Gülen, ifadesinin sonunda, "Şu an düşünüyorum da cemaatin insanlarına kod adı vermesi, sık sık telefonlarını değiştirtmesi, gizlilik ve tedbir içinde hareket edilmesi şu anda yaşadığımız süreci de bize anlatmaktadır. Şöyle ki ben kendi mantığımdan bu gizliliği, kod adlarını hep geçirdim. Dini yardım ve hizmet için olan bir cemaatin bizlere kod adı vermesi, bizlerin sık sık telefonlarını değiştirtmesi, gizliliğe sevk etmesi kesinlikle dini bir cemaate ait özellik olamaz." dedi.