“FETÖ yüzde 25 fabrika hissemizi elimizden aldı. Sesimizi duyun”

FETÖ/PDY'nin mağdurlarından biri daha Mersin'de ortaya çıktı.
“FETÖ yüzde 25 fabrika hissemizi elimizden aldı. Sesimizi duyun”

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) baskıları, tehditleri, entrikaları ve sahte imzalarla Şanlıurfa'daki Zümrüt Tekstil'in yüzde 25 hissesi, FETÖ'nün finans kaynaklarından biri olduğu kanıtlanan ve 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde tutuklanan amca oğulları Mehmet Naci Toplu tarafından ellerinden alınan Özlem Toplu Tuna, FETÖ'nün en büyük mağdurlarından biri olduklarını söyledi. Tuna, devlet yetkililerinden seslerini duymalarını istedi.

FETÖ/PDY'nin mağdurlarından biri daha Mersin'de ortaya çıktı. 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde başlatılan FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında, terör örgütünün finans kaynaklarından biri olduğu ve ABD'ye yaklaşık 77 milyon dolarlık para transferi yapıldığı kanıtlanan Şanlıurfa'daki Zümrüt Tekstil San. Tic. A.Ş.'deki hisselerinin, sahte imzalarla 1997 yılında ellerinden alındığını öne süren Özlem Toplu Tuna, 12 yıldır sürdürdüğü hukuk savaşında yaşadıklarını ve amcasının oğlunun, örgütün finans kaynaklarından biri olduğunu nasıl öğrendiğini İHA'ya anlattı.

"Babamın yüzde 25 hissesi usulsüz yollarla satıldı"

"FETÖ'nün en büyük mağdurlarından biriyiz. Sadece kendim değil, bütün ailem bu yapı tarafından maalesef mağdur edilmiştir" diyen Özlem Toplu Tuna, her şeyin 1997 yılında babası Fahrettin Toplu'nun vefatının ardından başladığını söyledi. Babasının kanser hastası olduğunu ve 1997'de vefat ettiğini belirten Tuna, "Babam, vefatından önce amcam ve amcamın oğullarıyla beraber Şanlıurfa'da Zümrüt Tekstil San. Tic. A.Ş. adında bir şirket kurdu. Babam bu şirketin yüzde 25 ortağıydı. Maalesef babam kanser hastasıyken, vefatından önceki bir tarih atılarak sahte belge düzenlenmiş ve usulsüz yollarla bu fabrikadaki hissesi cemaatin bugün 8. adamı olarak bildiğimiz Mehmet Naci Toplu tarafından usulsüz yollarla satılmış. Biz bunu 2004 yılında öğrendik ve mahkemeye başvurduk. 12 yıldır süren bir hukuk mücadelemiz var. Bu kişi amcamızın oğluydu. Babam da akrabası olduğu için güvenmiş, tüm işlemleri yürütmesi için vekalet vermiş amcamın oğluna" dedi.

"Amcamızın oğlu cemaatin para transferi kaynağı"

2004 yılında amcası ve amca çocukları tarafından kendilerine, "Sizin hiçbir hakkınız, hukukunuz yoktur. Biz kızlara hak vermeyiz, vermeyeceğiz" denildiğini dile getiren Tuna, bu durumu kabul etmediklerini, araştırma yaptıklarında da usulsüz yollarla usulsüz imzalarla yönetim kurulu kararlarıyla hisselerinin satıldığını öğrendiklerini anlattı. "Babamızın adına o dönemde sahte imzayla satış yapıldığına dair belge elimizde. Biz o tarihlerde babamızın hastanede olduğunu mahkemelerde ispatladık" diyen Tuna, karşı tarafın mahkemede kendilerini suçlaması üzerine Şanlıurfa Ticaret Odası'ndan sahte imzayla yapılan işlemi destekleyen 1997 yılına ait ticaret sicil gazetesini aldıklarını ifade etti. Şanlıurfa Ticaret Odası'nın da işin içinde olduğunu iddia eden Tuna, "Zaten olayların sonunda Ticaret Odası Başkanı da tutuklandı. 39 kişi Urfa'da cemaat yapısından dolayı tutuklanmıştı. Bu kişiler şu anda cezaevinde. Bu kişilerden zaten amcamızın oğlu cemaatin para transferi kaynağı olarak bizim Zümrüt Tekstil A.Ş. üzerinden 1,5 milyar TL para akışı yapıldığı belgelerle delillerle ortaya çıkmıştı. Bunun çıkma sebebi de gene biziz. Biz hiçbir zaman bu terör örgütünün yanında olmadık ve bizler şikayetçiyiz de. Çünkü bu ülkede 200'den fazla insan öldü ve bizim haklarımız cemaate aktarıldı. Biz bunu kabul etmedik. Yıllarca CİMER'e, BİMER'e yazdık şikayetlerimizi bildirdik" diye konuştu.

"BİMER'e de CİMER'e de şikayet ettik"

Zümrüt Tekstil üzerindeki haklarını alabilmek için hukuki alanda çok mücadele verdiklerini söyleyen Tuna, "Amcamın oğlunun FETÖ ile bağlantılı olduğunu, bu yapının 8. adamı olduğunu, Urfa'da cemaatin okullarının, arazilerinin bizim fabrikanın çekleriyle satın alındığını duyuyorduk ve araştırıyorduk, gerçekten bazı şeyler çıkıyordu ortaya. Biz Muşluyuz, orada kendi evlerini cemaatin kızlarına vermişlerdi, bunları gördük gözlerimizle. Bizim ailemizin de hak ve hukuku vardı ve bunların yapılmasına izin vermedik. 3 yıl önce şikayetimizi BİMER'e de CİMER'e de yazdık, bu insanlar terör örgütüyle beraber bir bağlantı içindelerse bunun bulunup çıkarılmasını istedik" ifadelerini kullandı.

"1,5 milyar liralık para akışı yapılmış"

Şikayetleri üzerine devletin üst düzey yöneticileri tarafından kendilerine dönüş yapıldığını aktaran Tuna, "Beraber çalıştık onlarla, beraber bu olayı ortaya çıkardık, 1,5 milyar liralık bir para akışı yapılmış. Zaten bu basında da yer aldı. Üç yıl önce bizim şikayetimizle deliller ortaya çıkarıldı. 12 yıl boyunca bizim mahkemelerimize de kesinlikle müdahale edilmiş. Bunu bize birlikte çalıştığımız devletin üst düzey görevlileri söylediler, "sizin mahkemelerinize müdahale edilmiş" dediler. Biz iki kez Yargıtay'a gittik, iki kez döndük. AİHM'e göndermeye çalıştık, avukatımız o esnada satın alındı, bize dosyanın kaybolduğunu söyledi. 12 yıl boyunca öyle olaylarla karşılaştık ki, bizim hayatımız bir film olabilir. Bütün bunlar darbe girişimi öncesinde yaşandı. Bilmiyorduk bu yapının bu kadar güçlü olduğunu. Bunlar alışmışlar zaten sahte imzaya, hiçbir işlem yapılmıyor, her şey kendilerinin, notere gidiyorsunuz noter onların, avukata gidiyorsunuz avukat onların, yargıya gidiyorsunuz yargı onların. Biz o kadar çok kıskaç altına alındık ki o dönemde, amcamın oğlu bütün mahkemeleri satın almış. Biz nereye gidiyorsak yüzde 100 haklı olduğumuz davada bir adım ilerleyemiyorduk" şeklinde konuştu.

"Darbe başarılı olsaymış Merkez Bankası yönetimine getirilecekmiş"

Soruşturmalar başlayınca Naci Toplu'nun yurt dışına kaçtığını belirten Tuna, şöyle devam etti:

"Amcamın oğlu Naci Toplu, öyle tahmin ediyoruz ki, büyük bir olasılıkla 15 Temmuz'da yapılacak darbe girişimini bilerek, darbe girişiminden önce Nisan ayında yurt dışından geldi ve isteyerek teslim oldu. Çünkü duyumlarımıza göre, eğer darbe girişimi başarılı olsaydı amcamın oğlu içeriden çıkıp Merkez Bankası yönetimine getirilecekmiş. Tabi bu ne kadar doğru ne kadar yalan onu da bilmiyoruz ama muhtemelen bu kadar şey doğruysa o da doğrudur diye düşünüyoruz. Çünkü çok büyük bir özgüvenle gelip teslim olmuştu. Nisan ayında tutuklandı ve şu anda cezaevinde."

"Tehditler, baskılar sağlığımı bozdu, malulen emekli olmak zorunda kaldım"

Ailece bu yapı tarafından 12 yıl boyunca çok mağdur edildiklerini vurgulayan Tuna, Zümrüt Tekstil'in değerinin 150 milyar TL civarında olduğunu, milyarlık mal varlıklarına rağmen, kız kardeşlerinden birinin sosyal hizmetlerden çocukları için yardım aldığını dile getirdi. Bu süreçte, erkek kardeşlerinden birinin işten attırıldığını, gazeteci bir kardeşine FETÖ terör örgütü mensupları tarafından haksız yere operasyon yapıldığını, diğer kardeşinin araba plakasının çenç edilerek kullanıldığını ve kaza sonucunda bir teröristin arabasında öldüğünün kendilerine iletildiğini, annesinin telefonundan usulsüz yollarla para talebi yapıldığı gerekçesiyle emniyete çağrıldıklarını anlatan Tuna, şunları söyledi:

"7 Haziran seçimlerinde AK Parti Muş milletvekili aday adayıydım. Adaylığım yine bu yapı tarafından bizzat engellendi. 12 yıllık mahkeme aşamasında ben de "arabana bir bomba yerleştirmeye bakar, ortadan kaldırırız seni, çocuklarını öldürürüz" gibi birçok tehditle karşılaştım. 12 yıllık hukuk mücadelesiyle uğraşmaktan, bunların bu planları, entrikaları, oyunlarıyla uğraşmaktan büyük rahatsızlıklar geçirdim ve en sonunda maliyeden malulen emekli olmak zorunda kaldım. Bu terör örgütü mensuplarından o gün de şikayetçiydik, bugün de şikayetçiyiz. Bunu yapan benim amcamın oğlu Naci Toplu. Maalesef böyle bir akrabalık bağımız var ama çok üzülerek söylüyoruz bunu. Biz onlarla hiçbir zaman aynı platformda olmadık, olmayacağız da. Mücadele ettik. 15 Temmuz gecesi zaten eğer darbe başarılı olsaydı, ben en baş gidicilerden olurdum, beni kesinlikle infaz ederlerdi, ondan eminim. Çünkü bu yapının çok büyük para transferini ortaya çıkarmış kişiydim ben. Bütün şikayetlerim zaten mevcut."

"Yetkililer tarafından sesimizin duyulmasını istiyoruz"

Zümrüt Tekstil A.Ş.'nin Türkiye'nin en iyi fabrikalarından biri olduğuna vurgu yapan Tuna, fabrikanın TMSF'ye devredildiğini ve kayyum atandığını ifade ederek, "Ama bizim mahkememizde de en son satış iptali kararı verildi ve değer tespitine gitti Ankara'ya. Biz kanuna güveniyoruz, hükümetimize güveniyoruz. Bizim mağduriyetimiz var, bu mağduriyetimizin giderilmesini, sesimizin duyurulmasını istiyoruz. Biz bu yapıyla mücadele etmiş insanlarız. Bu terör örgütü bize çok büyük zarar vermiş. Biz bu zararımızın devlet tarafından bilinmesini istiyoruz. Yetkililer tarafından sesimizin duyulmasını istiyoruz. Gerçekten bizim ailemizle çok uğraştılar. 12 yıldır süren bir hukuk mücadelemiz var. Bu insanlar arkalarına cemaati alarak bizleri inanılmaz derecede mağdur ettiler. Biz o taraftan zaten yeterince mağdur edilmiş insanlarız. Sesimizi yetkililere duyurmak istiyoruz, biz dün de onların yanındaydık. Zaten incelediklerinde, araştırdıklarında bizim onların yanında ne kadar olduğumuzu kendileri görecekler. Biz onlarla beraber çalıştık, onlarla beraber bu yapıyı ortaya çıkardık, bu yapının para transferini biz bildirdik. Biz bir kez daha mağdur olmak istemiyoruz. Biz bilinelim, ayırt edilelim, bizim akrabalık bağımız var ama biz o tarafta değiliz. Biz bu insanlardan şikayetçiyiz" dedi.

Kaynak: