Sezai Keskin

Sezai Keskin

GECE KELEBEKLERİ

GECE KELEBEKLERİ

“Zinaya yaklaşmayın! Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (Sure-i İsra 32)İlk Müslümanlar Resullullah’a biat edecekleri zaman kendilerinden "zina etmeyeceklerine" dair de söz alınmış ve on¬dan sonra biatları kabul edilmiştir. İslâm'da ve önceki bütün semâvî dinlerde haram ve çok çir¬kin bir fiil olduğu bildirilmiş ve şiddetle yasaklanmıştır. Zina eden erkeğe "zânî" kadına ise "zâniye" denir. Türkiye’nin kokuşmuş içten kanayan yarası, fuhuş ve zina ahlaki perişanlığa paralel olarak katlanarak artıyor. Fuhuş sektörü artık sanayileşmeye başladı. Tutması imkansız bir kartopu haline geldi. Şimdi tut tutabilirsen…Ahlâk-ı hamîdesini kaybetmiş kızların süslenerek açılıp saçılması, bakışları sakınmamak ve harama bakmak yaygınlaşmıştır. Canlı kadın eti pazarları kurulmuş, yurtdışı fuhuş turları, ırza tecavüz, kürtaj, veled-i zina sayısı ve homoseksüellik artmıştır. Şeytan fuhşa giden yolu kolaylaştırmış, facirler de bu yola koyulmuşlardır. Televizyon dizileri en kutsal ve sarsılmaz kale olan namuslu Türk ailesinin içine her gece müstehcenliği sokmakta, fuhşu çeşitli yollarla özendirmektedir. Zinanın adını ‘’aşk’’ koydular. Fazilet, iffet insanlarda sadece isim olarak kaldı. Namus, utanma gibi değerler ayaklar altında...Kepazelik aldı başını gidiyor. Sapıklık gün geçtikçe yayılıyor. Çocuklara, sakatlara, tecavüz ediliyor, umumhanelerde kayıtlı binlerce hayat kadını çalışıyor, binlercesi vesika bekliyor, binlercesi de gizli fuhuş yapıyor. Ülke genelindeki yaşanan yozlaşmadan ezan kokan Konya’da nasibini almış durumda. En işlek kaldırımlarında zaniyelerin isim ve telefon numarası saçılmış kağıt parçaları dolaşıyor. Mirasına sahip çıkmayan şehir oldu burası. Akşam karanlığının ağı, günün ipliklerinde dokunurken, şehvet sarıyor dört bir yanı. Zinanın suç olmaktan çıkartılması, batı toplumlarında aileyi yok etti. Ayni ahlaksız batı Türkiye’ye kıyısız bir hayat sundu. Sistemin dayatmasıyla çağdaş hayat! safsatası ilericilik olarak gösterildi, ayni sınıfta kız-erkek okutulup etkileşim içerisine sokulması sonucunda ahlaki yapı giderek çöküşe geçti. Geleceğin anneleri olacak kızlar sistemli ve sinsice ahlaksızlığın girdabına itildi. ‘’Kara kelebekler düştü.’’Bazı kızlar evleninceye kadar onlarca erkekle deneme arkadaşlık yaptı. Dokunmak, koklaşmak, öpüşmek, el ele tutuşmak meşru görülmeye başlandı. Ümmül Kitap ne emretmişti:‘’Fuhşun açığına da kapalısına yaklaşmayın.’’ (En’am, 151) Kendi bedenini satan kadın, gece yarısı semanın kapıları açıldığında duasının kabulünden yoksundur. İhtiyaç sahibi ve fakir olmak Allah’ın kanunlarını çiğnemek için kesinlikle geçerli bir bahane değildir. Allah katında zina, çok büyük bir günahtır.(Nur, 15) Kazançların en kötüsü fahişenin zina karşılığında kazandığıdır. ‘’Zinâ eden, kıyâmet günü iki kat azâba uğrar ve cehennemde hor ve hakîr olarak ebediyyen kalır.’’(Furkân, 68-69). Başkalarının namusunu çalan, kendi namusunu kaybeder. Kendi resminden utanmak istemeyen seyredilecek bir hayat yaşamalıdır. Türkiye, fuhuş köleliği ve umumhanelerle ne zaman yüzleşecek? Kadın bedeninin sömürülmesine, satılmasına göz yumulmaz. Çaresizliklerinden, dışlandıklarından, kendilerine iş ve aş kapıları kapalı tutulduğundan ötürü bataklığa düşmüş ya da düşürülmüş kurbanlar için devletin kurtarma projeleri nelerdir? Mazeretlere yer bırakılmayacak çözümler üretip, ‘’ateşe koşan bu gece kelebeklerinin’’, karanlıkta akıp giden ve kaybolan bir kuyruklu yıldız olmak yerine, topluma faydalı olması sağlanamaz mı? ‘’Şüphesiz müminler arasında fuhşiyatın yayılmasını sevenler için dünyada rezillik, ahirette çetin bir azap vardır.’’ (En-Nur, 19) Cehennemde tek azap şekli yakıcı ateş değildir. Cehennemde bir yere “Zemherir” denir, yani, soğuk Cehennemdir. Soğukluğu pek şiddetlidir. Bir an dayanılmaz. Bir soğuk bir sıcak, sonra soğuk sonra sıcak Cehenneme atılarak, azap yapılacaktır. Yazın sıcaklığı sıcak Cehennemin nefesinden, kışın soğukluğu da zemherir Cehennemin nefesindendir.   Hz. Peygamber(sav), miraca çıkarken, Cebrail (as) ile bir yere gelirler. Peygamber(sav) der ki: “Fırın gibi bir yere geldik, içerden gürültü ve sesler geliyordu. Gördük ki, içerde avret yerlerinde bir yama ile hayvan gibi otlayan bir topluluk var. Aşağıdan yükselen bir alev onları yakıyordu.Alev değdiğinde çığlık koparıyorlardı. Bunlar kimdir” dedim. Cebrail: 

  - “Zina edenlerdir” dedi. ‘’Başlarından aşağıya kaynar sular dökülür, bu sular karın boşluklarındaki organlarını ve derilerini eritir, ayrıca onlar için demirden kamçılar hazırlanmıştır.’’(Hac, 19-21)
"Cehennem ehline bir koku gelir şöyle derler:  "Ey Rabbimiz, biz Cehenneme girdiğimiz günden beri bundan daha kötü bir koku hissetmedik"Allah Teâlâ şöyle buyurur:  "Bu zina ehlinin cinsel organlarından gelen kokudur".  Kıyamet günü ateşe şöyle seslenilir: Ey ateş yak, ey ateş geri çekil, ey ateş pişir, ey ateş yakala".
Peki çare var mı? Elbette var. Gözün de gönlün de ilacı, tevbedir…Günahınız ne olursa olsun, umudunuz Allah olsun.
Rabbimiz buyuruyor ki; De ki: ‘’Ey günahları üzerine haddi aşmış kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak ki Allah, günahları mağfiret eder. Muhakkak ki O; Gafur’dur, Rahim’dir. (Zümer, 53)
Nebiler Sultanı’nın:‘’Günahından nedametle tevbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.’’ müjdesi merhamet tezâhürüdür.
Tûr-i Sînâ…Hz. Musa (as) sual etti: ''Yarabbi dünyanın en günahkar insanı kimdir?'' Cenab-ı Hak buyurdu ki:  ''Ey kelimim şimdi sen geri dönüp giderken bir adamcağız göreceksin yanında bir çocuk O adam dünyanın en günahkarıdır'' der. Bakıyor bir çocuk babasının elinden tutmuş gidiyor. Ertesi gün...Musa (as) tekrar soruyor: ''Ya Rabbi dünyanın en günahsız insanı kimdir?''. Allah azze ve celle: ''Ey kelimim bir adam yanında çocuğuyla geçecek sen dağdan dönerken o adamdır’’ der. Musa (as) bakmış ki aynı adam ve şaşırarak ''Ya Rabbi!'' der, bunun hikmeti nedir?’’  Allah(cc) buyurur ki: ''Dün o kulum çocuğuyla beraber deniz kenarında otururken çocuğu babasına sordu’’: 

-  Babacım, dünyada bu kum tanelerinden daha çok bir şey var mı?                                                                                             -  Babası:                                                                                                                                                                       -  Var oğlum dedi..'' 

-  Nedir baba.. 

-  Bu denizlerin dalgaları. Çocuk heyecanla bir daha sordu:

-  Peki baba bu denizlerden daha büyük bir şey var mı? Adam boynunu büküp: 

-  Babanın günahlarıdır, dedi. O zaman çocuk dedi ki:

-  Peki baba, babamın günahlarından daha çok bir şey var mı? Adam cevaben dedi ki: 

-  Var oğlum, ‘’Allah’ın rahmetidir.’’  Allah(cc) Musa (as)'a döner:                                                                                                                              

-  ''Ey Musa! O ki beni Rab bildi, rahmetime sığındı, benim şanıma yakışır mı ki; onu affetmemek, işte bugün dünyanın en günahsız insanı oldu’' buyurdu. Hiç bir günah Allah’ın rahmetinden büyük değildir. Bütün günahlara rağmen “Ey benim kullarım!” şeklindeki müşfikâne ilâhî hitâpla uçsuz bucaksız af ve kerem denizini ve ümit sâhilini önümüze sermiştir. Dua sevgiliye yazılmış mektuptur. “Gel Ey Muhammed, Bahardır!” diye hayatımıza çağırdığımız Aziz Peygamber’in Kutlu Doğum mevsimini yaşıyoruz. Sema kapılarının ardına kadar açıldığı, bu gecede Allah’ın ‘’Rahmet’’ kapısına vurmayı bilin…Ne zaman? Bilmem! ama. Siz yeter ki kapıda durmayı bilin…Allah(cc)’ın şanı pek yücedir, Habib’inin hatırına kapıyı açacak inşallah.
Haydi Tevbe’ye…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sezai Keskin Arşivi
SON YAZILAR