Haydi Konya! Göster bakalım amcalarına ışıkları nasıl yakıp söndürdüğünü

Spor kenti Konya. Kültür kenti Konya. Turizm şehri Konya… Ve son olarak; “Akıllı kent Konya”... Eskiden Akılsızdı ya! programı indirince akıllandık. Oysa akıl yorumlayabilmektir, insan yorumlar, şehirler yorumlayamaz...
Haydi Konya! Göster bakalım amcalarına ışıkları nasıl yakıp söndürdüğünü

Bir bu eksikti!

Tamam, hepsine kabul…

Spor kenti Konya…  Kültür kenti Konya… Turizm şehri Konya… Eğitim şehri Konya… Yeşil kent Konya… Tarım kenti Konya…. Karım kenti Konya (yok böyle bir slogan, Konya’nın enişteleri için ben uydurdum şimdi)

Yeni sloganımız ; “Akıllı kent Konya”

Belediyenin bu sloganla çıktığı billboard reklamlarından söz ediyorum…   

İnsan, şehrini, İngilizceden bire bir yapılan bir çevirinin kurbanı eder mi? diye sorarak başlatıyorum bugünkü tartışmayı...

Aslında mesele tercüme meselesi değil sadece, biliyoruz. Her şey akıllı ya son çeyrek yüzyıldır; Evimiz, arabamız, telefonumuz, mutfak robotumuz, masamız, sandalyemiz…

‘Şehrimiz de illa akıllı olacak!’

 Biri de çıkıp ‘Konya eskiden akılsız mıydı? diye sorsa verebileceğimiz yanıt yok…? Kalacağız öyle, far tutulmuş tavşan gibi…

Yok pardon! vereceğimiz tek yanıt var;  

“Yok öyle değil, şimdi otobüsün durağa geliş dakikasını biliyorsun ya! Ondan akıllı şehiriz”

Tam o esnada biri oradan çıkıp “Aferin Konya! Şimdi de amcalara trafik ışıklarını nasıl yakıp söndürdüğünü göster” diyecekmiş gibi geliyor…  Allah'tan çıkmıyor... “Çok akıllı amcası ama çook!”   

Yaşasın ne kadar da akıllı bir şehrimiz var!    

O zaman ‘Durak’ akıllı olur, otobüsün geliş saatini biliyor diye… Şehrin ne kabahati var ki şimdi?

…  

Akıl yorumlayabilmektir. Şehirler yorumlayamaz…

Bilmek zekadır, kıyaslamak, yorumlamak, akıl işi… Görmek zeka işidir, farketmek akıl…

… 

Yok şimdi ‘Konya akıllı değil’ kavgası vermeyeceğim bu yazıyla…

“Biz bir zamanlar üç kıtayı atlarına atlayıp fetheden bir milletin ahfadıyız” diye de başlamayacağım söze… Ve bu şehir zaten tarih boyunca hep akıllıydı bu ne böyle de demeyeceğim…

Sadece şunu söylemeyeceğim;

İnsan kendi kendine hakaret eder mi bu kadar? Ya da şehrine…

Mesela 10 yıl sonra teknoloji çok ilerlediğinde yeni sıfatlar mı kazandıracağız şehrimize; ‘Akıllı şehir, daha akıllı şehir, çok akıllı şehir, acayip akıllı şehir, süper akıllı…’

“Akıl akıldan üstündür” atasözünün başka bir şekil almasına günler var…  

Şehre karakter ve kişilik kazandırmak bu ‘sıfatlarla’ mümkün değil. Özellikle 

akıl kelimesiyle…

Karakter ve kişilik, ‘Ruh ve kalp’ meselesi…  Akıllı ama ruhunu yitirmek üzere kent…

Savaşı ‘kelimeler’ üzerinden sürdürdüler. Kültür üzerinden. Katlederek. İki yüzyıldır süregelen…  Bizde omuz veriyoruz karşı tarafa, bu savaşta…

Akıl kelimesi yerine kullanılabilecek birçok kelime bulunabilirdi oysa… Dijital gibi…

Akıl Arapça. Yani bize ait bir kelime…

Dijital İngilizce…

Demek ki; Sadece bize ait diye bir kelimeyi kullanmak doğru değil,

Batı’ya ait diye her kelimeyi atmaya çalışmamızın doğru olmadığı gibi…

Ha! Son bir tehlike daha ; Haylaz bir genç çıkıp o slogandaki ‘A’ harfini sprey boya ile falan silerse, sokaklarda gülmemek için kendini sıkan insanlarla karşılaşabilirsiniz bundan sonra…

Benden söylemesi… 

Şaka tabiî ki …

Harika bir haber;

Konya’ya Kur’an Müzesi yapılacakmış…

Hayatımızdan çıkardığımız günden bu yana koyacağımız bir yer arıyorduk, nihayet bulduk o zaman!

Duvara astık olmadı, camiye hapsettik olmadı, kütüphane rafına kaldırdık olmadı!

Bari müzede saklayalım.

Ki gelecek nesillerin, Kur’an-ı Kerim diye bir hayat nizamının varlığından en azından haberleri olsun…