Doç. Dr. Erdal Arslan

Doç. Dr. Erdal Arslan

HERKES AYAĞINI DENK ALACAK

HERKES AYAĞINI DENK ALACAK

Uluslararası gündemde önemli gelişimlerin yaşandığı ve aynı zamanda ekonomik krizler, yoksulluk ve gelir dağılımındaki dengesizliklerin ayyuka çıktığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu dönem, ülkeler ve toplumlar üzerinde büyük baskılar oluştururken, uluslararası birçok siyasi ve ekonomik örgütün ise gerçek yüzünün ortaya çıkmasına ve deşifre olmasına sebep oldu.

İnsanlık için var olduğunu iddia eden bu kuruluşların, küresel sorunlar karşısında çıkar odaklı ve kayıtsız bir duruş sergilemeleri, çifte standartlı, ön yargılı ve adaletsiz tutum takınmaları özellikle İslam dünyasında bir uyanışa vesile oldu. Dileğimiz, halklarda olan bu uyanışın yöneticilere geçmesi ve bir dirilişe vesile olmasıdır.

Ülkemizin ve yöneticilerimizin bu adaletsizliği her ortamda dile getirmeleri, mazlumların ve mağdurların sesi olmaları, Liberal-Kapitalist sistemin sahiplerinin ve taşeronlarının hiç hoşuna gitmediği gibi düşmanlıklarının artmasını ve alenileşmesini de hızlandırdı.

Bugün, ülkemize hem terör hem de ekonomik olarak yapılan saldırıların altındaki sebeplerden biri de budur. Bu durumda bizim tam bir kenetlenme ile birlikte olmamız gerekir iken, sözde bizden gözükenlerin insafsız eleştirileri kabul edilebilir eleştiri boyutunu çoktan geçmiştir.

Bir kısım gazeteci çıkıyor, ülke ekonomisini ve borçlanma politikalarını acımasızca eleştirirken, bu borçlanmanın önemli bir kısmının özel kesimin borcu olduğunu ve devletin özel kesimi yönlendirmek dışında bir işlevi olmadığını da bilmiyor gibi davranıyor. Yâda, çok uluslu şirketlere yaptırılan yap-işlet-devret modelli yatırımların taahhütleri üstünden, enflasyon hesaplamalarını konuşuyor. Kimisi de, mübarek gün ve gecelerin kutlanmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirme cüretini gösteriyor.

Normal vatandaşın ayağını yorganına göre uzatması gerektiğini, geliri kadar harcaması gerekirken gelirinin çok üstünde borçlanarak harcama yapmasının yanlış olduğunu vatandaşa anlatmak gazeteci yâda ekonomistlerin asli görevi olması gerekirken, bu sözde gazeteci-ekonomistler ve bunların paylaşımcıları; vatandaşı yanlış yönlendirecek yazılar kaleme alarak, kimlere hizmet ettiklerini alenen gösteriyorlar. Ülkenin ekonomik olarak tüm bu iç ve dış düşmanlara karşı mücadele içerisinde olduğu bir dönemde, tespit edilen eksiklikleri ve alternatiflerini ortaya koymak ve bunu iyi niyetle yapmanın dışında ki tüm tavırlar, vatan ve millet düşmanlığı ile eşdeğer bir durum olarak kabul edilmelidir.

Yapılması gereken; tespiti yapılmış petrol ve doğalgaz rezervlerinin dörtte üçüne sahip olan bölge ülkeleriyle Avrupa’daki tüketici pazarları arasında önemli bir konuma sahip olan ülkemizin, bu ve buna benzer avantajlarını ortaya koymak ve bunları fırsata dönüştürecek öneriler ortaya koymak olmalı.

Bizim ticaret kültürümüzde; güçlünün zayıfı ezdiği, büyük balığın küçük balığı yuttuğu bir düzen olmamalı, Liberal-Kapitalist sistemin olmazsa olmazlarından olan, bedeli ne olursa olsun zenginleşme, bizim İslâm anlayışımızın içerisinde hayat bulmamalı, bulamamalı. Bizim dediğimiz ve hakikaten bizim olan ekonomistler de, bu doğrultuda öneri ve politikalar sunmalı, bunun için çalışmalı. Yoksa, aslı astarı olmayan, var bile olmadığını bildiğimiz sözde varsayımlar ile ahkâm kesmek, hiçbir şey ifade etmez.

Ekonomi yazarlarımız ve ekonomi hocalarımız hakikaten bu ülkenin evlatları iseler, Ahilik kültürü altında esnaf ve sanatkârlıklarımıza yeniden hayat verecek projeler ortaya koymalı, sosyal dayanışma ve adaletin ticarette yeniden hayat bulmasını sağlayacak çalışmalar yapmalıdırlar. Somut öneriler ile ekonomimize yön verecek projeleri hayat geçirecek fikirler ortaya koymalıdırlar.

Yoksa, ABD’deki ve Avrupa’daki bazı gazete ve televizyonlar ile ülkemiz içindeki malum medya kuruluşları el birliğiyle her türlü fitneyi kullanarak bizimle savaşırlarken, herkesin; yazdığına, çizdiğine, söylediğine dikkat etmesi lâzım gelir.

Hele de, bu ülkenin imkânlarını normal vatandaşının kullandığının kat kat üstünde kullanacaksın, Basın Kartın olacak, Öğretim Üyesi olacaksın, yediğin önünde yemediğin arkanda olacak, devlet imkânları ile devlete hainlik yapacaksın, ekonomiyi kullanacaksın, mezhepçiliği kullanacaksın, ırkçılığı kullanacaksın; olamaz olamaz artık, bunlara müsamaha kalmamıştır. 

 Bizim için aslolan, İslâm’dır. Gerisi, yalandır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doç. Dr. Erdal Arslan Arşivi
SON YAZILAR