''Herkes gelsin çözümü bulalım''

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Suriye'deki bu karışıklıktan güç elde etmek yarışı yerine, doğusu, batısı, bölge ülkeleri gelsin, 'Suriye'deki sorunu nasıl çözeriz' onun çözümünü bulalım" dedi.
''Herkes gelsin çözümü bulalım''

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Suriye'deki bu karışıklıktan bir türlü güç elde etmek yarışı yerine, doğusu, batısı, bölge ülkeleri, herkes gelsin, 'Suriye'deki sorunu nasıl çözeriz, Kobani gibi bir problem bir daha nasıl ortaya çıkmaz, IŞİD diye bir sorunla bir daha nasıl karşılaşmayız' onun çözümünü bulalım" dedi.

Beylikdüzü Kaya Ramada Otel'de düzenlenen "6. İslam Ülkeleri Kanaat Önderleri Forumu"na katılan Kurtulmuş, burada gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"Bu akşam Kobani'ye peşmerge geçişi gerçekleşeceği söyleniyor, bu nasıl gerçekleşecek?" sorusu üzerine, Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bunlarla ilgili detay söyleyecek durumda değiliz. Kobani meselesinin ne kadar önemli olduğunu hep beraber görüyoruz. Kobani'de uzunca süredir devam eden iç çatışma Türkiye'yi de etkiliyor. Sadece Türkiye'yi etkilemiyor, uluslararası sistemi de etkiliyor. Biz Türkiye olarak bu bölgede ilişkilerimizin iyi olduğu dostça, kardeşçe ilişkiler içinde olduğumuz Kuzey Irak yönetiminin bu bölgede konuşlanmasını istiyoruz.

Eğer orada bir şey olacaksa bunların Kuzey Irak yönetimi tarafından, Irak'ın anayasası bakımından legal bir yapı olan Kuzey Irak güçlerinin orada bulunmasını tercih ediyoruz. Dolayısıyla bu nasıl olur, ne şekilde olur, bunların hepsi detaytır. Bunlar kamuoyuyla paylaşılacak olan şeyler değildir. Mühim olan Kobani'de devam etmekte olan bu son derece vahim durumun sona erdirilmesidir. Ümit ediyoruz ki en kısa süre içerisinde bu durum sona ermiş olsun."

Kobani'ye yapılan insani yardımlar

Bakan Kurtulmuş, "Türkiye Kobani'ye yardım yapmıyor diye söyleyenler var, Türkiye Kobani'ye ne gibi insanı yardım yapıyor?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Bunu diyenler gelsin şurada karşımızda konuşsun. El insaf diye Türkçe'de güzel bir laf var. 19 Eylül günü saat 12.50'den itibaren Türkiye 18 saat içerisinde 70 bin Kobanili kardeşimizi Türkiye sınırlarına aldı. 3 gün içerisinde 200 bin kişiyi aldı. Ben 20 Eylül günü oradaydım sabah saatlerinde. Ben 20 Eylül günü gördüm ki zaten Türkiye çadırlarını, kamplarını hazırlamış, birisi yatılı bölge okulunda birisi Süleyman Şah Parkı'nda gelecek olan herkesi kabul etmeye hazır bir vaziyetteydi. Kendileri Kobani için kılını kıpardatmayanlar, Kobani için bir kuruş yardım yapmayanlar insani yardım konusunda en ufak bir gayret göstermeyenlerin 'Türkiye Kobani'ye yardım yapmıyor' demelerini anlamak mümkün değildir. Bu insafsızlıktır, böyle bir şey olmaz."

Kurtulmuş ayrıca, Kobani'deki insani trajediyi önlemek bakımından Türkiye'den daha fazla dünyadaki hiçbir gücün mücadele etmediğine de dikkati çekti.

Başka bir gazetecinin, "Kobani'ye dün apar topar silahlar ve birtakım yardım malzemeleri atıldı. Biliyorsunuz sayın Cumhurbaşkanımızın bir açıklaması oldu 'bu silahların bir kısmı farklı kesimlerin eline geçiyor, biz buna taraftar değiliz' dedi. Suriye'de dün bir Kürt devleti kuruluyor diye haberler vardı" sözleri üzerine Kurtulmuş, şunları konuştu:

"Dünyanın anlaması gereken bir şey var. Şu anda Kobani'de yaşanan trajedi ya da uzunca bir süredir 300 bin insanın hayatına mal olan Suriye'deki bu ağır insanlık trajedisi ve bunun sonucu olarak ortaya çıkmış olan bu mesele tek başına ele alınacak bir mesele değildir. Kobani'yi tek başına ele alalım ve çözelim bu mümkün değil. IŞİD'i tek başına ele alalım ve çözelim, bu da mümkün değil."

Kobani krizi ve IŞİD meselesinin sebep değil sonuç olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Siz, bu kadar uzun sene, 4 yıl boyunca Suriye'deki ve Irak'taki bu istikrarsız ortamın devamını sağlayacak bir sürü iş yapar ya da bunlara göz yumarsanız, Suriye'deki rejimin halkına karşı kitlesel imha silahlarıyla saldırmasını görmezden gelir ve müsaade ederseniz, Suriye'deki büyük kitlelerin, siyasi katılım süreçlerinin dışına atılmasını, Irak'taki büyük kitlelerin siyaseten dışarıya atılmasına göz yumarsanız sonuçta bugün IŞİD çıkar, yarın sabah IŞİD'i bitirseniz başka bir şey ortaya çıkar.

Dolayısıyla biz Türkiye olarak baştan beri şunu söylüyoruz; Mesele sadece bu problemleri tek tek çözmek değil, Suriye'de ve Irak'taki ve diğer bölgelerde, özellikle Suriye ve Irak'taki terörü besleyen ortamın bütünüyle ortadan kaldırılması lazım. 'Gelin uluslararası camia olarak bunu ortadan kaldıracak adımları atalım' dediğimiz zaman maalesef görüyorsunuz, sarin gazı kullanılıyor, BM Güvenlik Konseyi'nin kılı kıpırdamıyor. Canım şehirler Halep gibi, Humus gibi, Şam gibi, dünyanın en güzel şehirleri, rejimin uçakları tarafından yok ediliyor, kimsenin sesi çıkmıyor ama Kobani meselesi sadece ayrıca bir mesele olarak alınıyor ve maalesef dünyada bunu çözecek bir perspektif ortaya konulamıyor." 

Suriye'nin çok kötü bir noktaya geldiğini, şehirlerin, köylerin bölündüğünü aktaran Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bir köyde IŞİD, bir kasabada PYD, bir başka yerde rejim güçleri, bir başka yerde Hür Suriye Ordusu. Dolayısıyla bir şey çözmek istiyorsak, sorunun çözümü sadece Kobani üzerine odaklanmak değil, sadece helikopterlerle birtakım silahları atmak değil Suriye'de barışı nasıl sağlayacağız, buyurun bunun meclisini kuralım, bunun toplantılarını yapalım ve Suriye'de herkesin işin içine karıştığı, bütün kesimlerin temsil edildiği bir barış ortamını sağlayalım. IŞİD de bir sonuçtur, Kobani de bir sonuçtur.

Siz, nedenleri ortadan kaldırmadan tek başına sonuçları ortadan kaldıramazsınız. Bir kere daha görülüyor, silah atıyorlar silah IŞİD'in eline geçiyor. Öyle karışık, öyle kompleks bir ortamla karşı karşıyayız ki. Dolayısıyla burada herkesi samimi olmaya, gerçekten Suriye'deki karışık ortamdan pozisyon elde etmeye değil, samimi olarak Suriye'deki sorunu ve insanlık trajedisini çözmeye davet ediyoruz ve bunun içinde Türkiye olarak üzerimize düşecek ne varsa yapmaya hazırız. Bunu da somut olarak gösteriyoruz."

Irak ve Suriye'den kaçan Ezidileri, Kürtleri, Arapları Türkmenleri Türkiye olarak kabul ettiklerini anımsatan Kurtulmuş, "Bunun ırkı şudur, ötekinin mezhebi budur diye hiç kimseyi ayırt etmiyoruz. Bütün dünyaya insanlık dersi veriyoruz. Bundan da Türkiye'nin bir yurtdaşı olmaktan dolayı büyük memnuniyet duyuyorum. Bu ülkenin, bu medeniyetin çocuğu olmaktan dolayı büyük onur duyuyorum ama gelin, buyurun, Suriye'deki bu karışıklıktan bir türlü güç elde etmek yarışı yerine, herkes, doğusu, batısı, bölge ülkeleri herkes gelsin Suriye'deki sorunu nasıl çözeriz, Kobani gibi bir problem bir daha nasıl ortaya çıkmaz, IŞİD diye bir sorunla bir daha nasıl karşılaşmayız onun çözümünü bulalım" dedi.