Hububat Konseyinden "su transferi" önerisi

Konseyin hububat sektörünün sorunlarını içeren raporundan:- "Tarımın iklim şartlarına bağımlılığının azaltılması için boşa akan suların sulanamayan alanlara aktarılarak havzalar arasında su transferinin yapılması gerekiyor"- "Tarımsal ürün prim ve girdi d
Hububat Konseyinden "su transferi" önerisi

ANKARA (AA) - CÜNEYT KEMAL ÖZKÖK - Ulusal Hububat Konseyince 4,5 milyon hektar alanın nadasta olduğuna işaret edilerek, "Tarımın iklim şartlarına bağımlılığının azaltılması için boşa akan suların sulanamayan alanlara aktarılarak havzalar arasında su transferinin yapılması gerekiyor." önerisinde bulunuldu.

Ulusal Hububat Konseyince, sektörün sorunlarını içeren rapor hazırlandı. Raporda, sektörün bazı düzenlemeler ve alınacak önlemlerle canlanacağı görüşü aktarıldı.

Buğday ekim alanlarının son 10 yılda 9 milyon hektardan 7,6 milyon hektar civarına düştüğüne dikkat çekilen raporda, buna rağmen yeni çeşitlerin ıslahı, yetiştirme tekniklerindeki gelişmeler, ekim nöbeti ilkelerine uyulması gibi nedenlerle birim alan veriminin giderek arttığı ve üretimde düşüş yerine artış görüldüğü bildirildi. Raporda, "Gelinen noktada nüfus artışı, göçmen nüfus, artan turist sayısı, dışarıya yapılan yardımlar ve çevremizde yaşananlardan (Türkiye'den gelecek gıdalarla beslenmek durumunda olanlar, komşu ülkelerin insanları) dolayı tüketim öngörülenin çok üzerinde gerçekleşmektedir. Bu nedenle buğday ekim alanlarında sınır değerlere ulaşılmış olup, bunun altına düşen ekim alanları kurak yıllarda üretim yetersizliği sorununu beraberinde getirecektir." ifadesine yer verildi.

Buğday desteğinin, 5 kuruştan 10 kuruşa yükseltilmesinin sektörde sevinç yarattığı vurgulanan raporda, desteklemelerin, bölgesel olarak yeterli yağış altında, sulu/kurak farklılıklar ve maliyetler dikkate alınarak hissedilir düzeyde yeniden ele alınması talep edildi.

- "Havzalar arası su transferi yapılmalı"

Türkiye'de büyük kısmı İç Anadolu ve geçit bölgelerinde 4,5 milyon hektar civarında nadas alanı bulunduğuna işaret edilen raporda, "Tarım potansiyelinin önündeki en büyük engel, bu potansiyelin kullanılamıyor olmasıdır. Bunun en büyük nedeni ise sudur. Tarımın iklim şartlarına bağımlılığının azaltılması gerekir. Sürdürülebilir bir verim için belli ilkeler çerçevesinde boşa akan suların sulanamayan alanlara aktarılması için havzalar arasında su transferinin yapılması gerekir." değerlendirmesinde bulunuldu.

Raporda, tarımsal ürünlerin gümrük vergisi düzenlemelerinin, ürün hasat zamanı değil, ürünün en az olduğu zamanlarda gerçekleştirilmesi talep edilirken buğday, mısır ve çeltik hasat sezonlarında ithalat söylemlerinin piyasayı olumsuz etkilediği kaydedildi.

- "Tarımsal desteklemeler güncellenmeli"

Tarım desteklerinin 16 milyar lirayla Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinin yüzde 65'ine karşılık geldiği ve sektör açısından önemli bir miktar olduğu vurgulanan raporda, şu ifadelere yer verildi:

"Tarımsal desteklemenin sektörlere ne yönde ve derecede etki yaptığı, hedeflenen amaçlara ne ölçüde ulaşıldığı konusunda etki analizleri yapılarak, kendini yenileyen bir destekleme modeli oluşturulmalı, planlamalar yapılmalıdır. Tarımsal ürün prim destekleri ve girdi destekleri (mazot, gübre, sertifikalı tohum gibi) ülke ve dünya gerçekleri göz önüne alınarak güncellenmelidir."

- "Diğer bakanlıklarla koordineli sosyal projeler oluşturulmalı"

Raporda, tarım ve doğanın ilköğretimden itibaren okullarda anlatılması ve sevdirilmesi gerektiği belirtilerek, "Tarımın tüm sorunlarının çözümünü Tarım ve Orman Bakanlığından beklemek haksızlıktır. Tarımdan kaçışı durdurup, üretim bölgelerinde insanları doyurmak ve mutlu kılmak adına sosyal projeler oluşturulmalıdır. Üretim bölgelerinde yaşayan ve sürekli göçen insanların en büyük kaygısı sağlık ve sosyal güvencelerinin olmayışı ve bu eksiğini giderme gayretidir. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile yapılacak çalışmalarla üretim bölgelerinde yaşayan insanların sağlık ve sosyal güvenceleri devlet tarafından karşılanabilir." değerlendirmesi yer aldı.

Türkiye'nin un ve unlu mamuller ihracatında dünya lideri olduğu anımsatılan raporda, şunlar kaydedildi:

"2017'de ithal edilen 5 milyon ton buğdaya karşılık, 7 milyon ton buğday eş değeri mamul madde ihraç edilmiştir. İhracatçılar sezonda buğday alımı için piyasaya girerek buğday fiyatlarının düşük seyretmesinin önüne geçmektedir. Bu açıdan Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından oluşturulacak buğday politikalarında sektör ihracatçıları mutlaka gözetilmeli ve desteklenmelidir. Stoklar müsait olduğunda Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında ihracatçılara satış yapılmaya devam edilmelidir."

- "Lisanslı depoculuk geliştirilmeli"

Üreticinin lisanslı depoculuğu daha etkin kullanması için bilinçlendirilmesinin önemine dikkat çekilen raporda, "TMO görsel ve yazılı basın yoluyla sistemi tanıtmada daha etkin rol almalıdır. Lisanslı depoculuğun geliştirilmesi için öncelikli olarak, desteklemelerin yanında sahada tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri etkin olarak yapılmalıdır ancak bunlar yapıldığı zaman tüm sektör paydaşlarına ulaşmış, tarımsal ticareti kolaylaştırmış oluruz." ifadesine yer verildi.

Raporda, tarımda arazi toplulaştırmanın kararlılıkla ve hızla devam etmesi gerektiği de belirtildi.

Kaynak: