Hakan Çandır

Hakan Çandır

İbrahimi bir duruş...

İbrahimi bir duruş...

Evet tam da bu.

O bizatihi PUTLARI KIRAN BİR İBRAHİM...

Hem de HANİF bir İBRAHİM.

Üstelik Rabbinin karşısında aciz, zaafla malul, eksiğiyle insan, amma velâkin SAMİMİ ve YÜREKLİ BİR MÜSLÜMAN...

Üstelik bu yürekliliğiyle, tıpkı Hz. İbrahim gibi, yüzyıllardır oluşan putları tek tek kırıp, sonunda baltayı en büyük putun eline vererek, muhataplarına: "ONA SORUN, BELKİ EN BÜYÜKLERİ KIRMIŞTIR; KİM BİLİR" demek kaydıyla, en etkili ironisini de, tüm Müstekbirlerin ve Aristokratların suratına çarpmaktadır.

put.jpeg

Hz. İbrahim TEK BAŞINA BİR ÜMMETTİ.

 

Bizim İbrahim'imiz ise, TEK BAŞINA koskoca bir ÜMMETİ CEM ETTİ, bir araya getirdi.

Topladı tüm mazlum yürekleri, Dar'ul İslamlılığı kesintisiz süren bu VATAN TOPRAKLARINDA.

 

Ensar oldu; Suriye'nin mazlum muhacirlerine. Kapımızı, gönlümüzü açtı onlara. Ekmeğimizi paylaştı.

Bize paylaşmayı anımsattı ve ENSAR-MUHACİR kardeşliğini yaşattı; iliklerimize kadar.

Daha ne olacaktı ki, bize ait olmayan şu yaşamı mazlumlarla paylaşmaktan başka?

Kim neye sahipti?

Kim, kimin malını paylaşıyordu?

Bize mi aitti ki bu yaşam?

Emanetçisi değil miydik bütün sahip olduklarımızın?

 

Sahip olduğumuz imkânlar konusunda, müslümanca duruş nasıl olmalıydı?

 

"BUYUR KARDEŞİM; AL EKMEĞİMİN YARISI SENİN. O ZATEN SENİN HAKKINDI."

"BU EKMEĞİN SAHİBİ BEN DEĞİLİM Kİ!"

"BUNU BANA SUNAN YARADAN, SENİN DE PAYINI İÇERİSİNE KOYMUŞ." diyebilen kaç insan var acaba?

 

Bakın Allah ne buyuruyor bu konuda:

"Ve fi emvalihim hakkul lis saili vel mahrum"

"ve sahip oldukları her şeyden,

mahrum/sıkıntı içinde bulunanlara bir pay (ayırırlardı)." Zariyat Suresi

 

Peki, kimlerdi bu ekmeğinde bir pay bulunduğunun İDRAKİNDE olanlar?

Ne tür bir özelliğe sahiptiler ki, 'abd' olmanın gereğini iyi kavramış ve gerçek İBADETİN maksadına vakıf olmuş o insanları bu noktaya getiren.

İşte yine aynı surede bildiriyor Rabbimiz bize; o abide insanları.

 

ZARİYAT SURESİ

 

"İnnel muttekiyne fi cennativ ve uyun

Allah´a karşı sorumluluk bilinci duyanlar,

kendilerini bahçeler ve pınarlar arasında bulacaklar,

 

Ahizıne ma atahum rabbuhum innehum kanu kable zalike muhsinin

Rablerinin bağışlayacağı her şeyden istedikleri gibi yararlanarak;

(çünkü) onlar geçmişte iyi şeyler yapan (insan)lardı;

 

Kanu kalilem minel leyli ma yehceun

Onlar geceleyin pek az uyurlardı.

Ve bil eshari hum yestağfirun

Seher vakitlerinde bağışlanmak için

kalplerinin derinliğinden gelerek yalvarırlardı;

 

"Ve fi emvalihim hakkul lis saili vel mahrum"

ve sahip oldukları her şeyden, mahrum/sıkıntı içinde bulunanlara

bir pay (ayırırlardı).

 

Ve fil erdi ayatul lil mukınin

İkân sahiplerine arzda ayetler/işaretler vardır!

 

Ve fi enfusikum e fe la tubrirun

tıpkı kendi kişiliğiniz üzerinde de (O´nun işaretleri bulunduğu) gibi.

(Bunları) görmüyor musunuz?

 

Ve fis semai rizkukum ve ma tuadun

(Yeryüzündeki) azığınızın ve (ölümden sonraki hayatınız için)

vaad edilen her şeyin (kaynağı) göktedir;

 

Fe ve rabbis semai vel erdi innehu lehakkum misle ma ennekum tentıkun

yerin ve göğün Rabbine andolsun ki

bu (ölümden sonraki hayat) gerçektir;

konuşma (yeteneği)ne sahip olmanız kadar gerçek!

 

****

Evet; biz, bütün bu söylediklerimizden, asıl vurgulamak istediğimiz meseleye odaklanalım.

 

Erdoğan'ın put kıran bir İbrahim olduğunu söylemiştik. Şunun tekrar altını çizelim ki, bizler, yine kendimizde de olduğu gibi, her türlü insani zaafla malul olan birini Reis tayin ettik ve samimiyetine inandık, güvendik ona. Biz ondan fazla bir şey beklemedik. Sadece Türkiye'nin değil, tüm mazlum coğrafyanın da beklentisi olan tek istek, DAR'UN NEDVE'ye karşı DİK DURMASI ve HAKİKATİ HAYKIRMASINDAN öte bir şey değildir.

 

Öyleyse şimdi yapılması gereken tek şey var; o da;

 

MÜHİM OLAN HER ŞEYİ BİR KENARA BIRAKARAK;

EHEM OLANA ODAKLANIP, OLMASI GEREKEN YERDE SAF TUTMAKTIR.

 

O SAF, TÜM DÜŞMAN OKLARININ ÇEVRİLİ OLDUĞU ERDOĞAN'IN ARKASINDA DİZİLMEKTİR.

BİRER KURŞUN GİBİ ve ÖLÜMÜNE...  

 

ŞU HAKİKAT UNUTULMAMALIDIR Kİ, ALLAH HAYATIMIZA MÜDAHİLDİR VE İSTERSE HER ŞEYİ KENDİ İSTEĞİ DOĞRULTUSUNDA ANINDA GERÇEKLEŞTİRİR.

 

Lakin yapmıyor;

Keza, O, BİZİM NASIL BİR TAVIR ALACAĞIMIZI SINIYOR.

AK İLE KARA ORTAYA ÇIKSIN İSTİYOR.

 

"Belki de, Rabbiniz düşmanınızı yok edip yeryüzüne sizi varis kılacak:

Ve sonra sizin nasıl (ve neler) yaptığınıza bakacak!" A'RÂF Suresi

 

Vesselam. 

Blog adresim: kaanbilgekutadgu.blogspot.com.tr

https://twitter.com/kaanbilgekutadg

https://www.facebook.com/kaanbilgekutadgu

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Çandır Arşivi
SON YAZILAR