İki yıl geciken hutbe!

İki yıl geciken hutbe!

Tam iki yıl önce “Diyanet Yayınevinde FETÖ’nün kitaplarının ne işi var diye” haber yaptığımızda, suçlama ve hakaretten başka bir şey görmediğimiz ve ‘Ne var ki canım bunda’ yanıtını aldığımız Diyanet, bugünkü Cuma Hutbesinde “Herhangi bir kimsenin sözlerine, eserlerine ve davranışlarına hikmetli olduğu düşüncesiyle kutsiyet atfetmeyin” diyerek bu toplumdan iki yıl gecikmeli özür diledi.

Bundan tam iki yıl önce, yani FETÖ örgütünün bu topraklar ve bu topraklarda yaşayan milyonlarca masum için ne denli büyük tehlike arz ettiği noktasında yetkili, yetkisiz, etkili etkisiz herkesi uyardığımız bir dönemde Diyanet hakkında yaptığımız bir haber yüzünden neredeyse tüm Diyanet caiması bizi tefe koyup çaldılar. Fetullah Gülen kitaplarının Diyanetin Yayınevinde ne işi var diye sorduğumuz haberde, uyarımız için teşekkür edileceğine hakaret, dışlanma ve ötekileştirmeden başka bir şey görmedik.

hutbe--(1).jpg

Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

CUMHURBAŞKANI O GÜN DAHA BÜYÜK BİR SAVAŞ VERİYORDU

Ki o gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her konuşmasında, milletle her buluşmasında bu yapılanmanın Türkiye için ne denli büyük bir tehlike olduğunu bugünden daha fazla bir eforla anlatmaya çalışıyordu. Çünkü o gün bu yapı anlatılmaya çok daha fazla ihtiyaç duyuyordu. Bugün yani 15 Temmuzdan sonra yapının ihanette çıtayı ne denli yüksek bir yere koyabileceğini herkes gördü. Haberi yaptığımızda ‘Kitapların satışından bir beis görmüyoruz’ yanıtını aldığımız Diyanetin bugünkü Hutbesinin ana fikri bizim o günkü haberimizle aynı çizgide. Yani o eserlerin bu toplum için ne denli büyük tehlike olduğu noktasında yapılan uyarıla içeren bir Cuma Hutbesi hazırladı Diyanet işleri Başkanlığı… Hutbeyi dinlediğimiz de Demek ki Diyanetin uyanışı için bir darbe, karanlık bir gece, yüzlerce şehit ve binlerce yaralı olması gerekiyormuş!      Ancak iki yıl gecikmeli de olsa böyle bir hutbe verilmiş olması kamuoyu tarafından sevinçle karşılandı ve ‘Diyanet şimdi asli görevini yerine getiriyor” yorumlarına neden oldu.

Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Lokman Koyuncuoğlu iki yıl önce konuyla ilgili olarak "Diyanet’in TOP 10’unda bilin bakalım kim var?" başlıklı bir yazı yazmıştı.
Okumak için tıklayın

İşte gazetemizin iki yıl önceki manşeti

manset-haber.jpg

İŞTE BUGÜNKÜ CUMA HUTBESİNDEN SATIRBAŞLARI;

SIRÂT-I MÜSTAKİM

Kardeşlerim!

Peygamberimiz (s.a.s), bazı sahabileriyle birlikte bulunduğu bir esnada Kerim Kitabımızdan bir âyet okumuştu. Bu âyet, İslam’dan önceki din mensuplarının, Allah’ın dinini nasıl tahrif ettiklerini şöyle haber veriyordu: “Onlar, Allah’ı bırakıp, hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh’irab edindiler. Oysa onlara sadece bir olan Allah’a kulluk etmeleri emredilmişti. Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O, yüceler yücesidir; onların ortak koştuklarından münezzehtir.”

Efendimizin âyet-i okumasını müteakip daha önce Hıristiyan iken Müslüman olmuş bir sahabe,“Yâ Resûlellah! Biz onlara kulluk etmiyorduk ki!” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz, “Onlar size istediklerini helâl, istediklerini haram kılıyorlardı. Siz de onlara uyuyordunuz öyle değil mi?” diye sordu. Sorusuna “Evet!” cevabını alınca da, “İşte ayette sözü edilen durum budur.” Buyurdu.

Kıymetli Kardeşlerim!

Yüce Allah’ın dosdoğru yolunda, Peygamberler dışında ismet sıfatına sahip “masum ve tartışılmaz” herhangi bir şahsiyet yoktur. Sırât-ı müstakimde Peygamberler dışında hiç kimsenin özel, seçilmiş ve yanılmaz olduğu düşünülemez. Herhangi bir kimsenin sözlerine, eserlerine ve davranışlarına mahza hikmetli olduğu düşüncesiyle kutsiyet atfedilemez. Sırât-ı müstakimde Allah’a isyan hususunda hiçbir varlığa itaat edilemez. Hâsılı, mutlak itaat ve bağlılık, çerçevesi Kur’an ve sünnet tarafından belirlenen ilkeleredir.

Resmi büyütmek için tıklayın

İSMAİL POÇAN / YENİ HABER GAZETESİ